16

89 10 8
                                    


Yoongi günlerce çalışma odasından çıkmamıştı. Jimin çok endişeleniyordu. Hiç konuşmamışlardı ve en son Yoongi ona çok sinirliydi. Mingi de son günlerdir huzursuzdu. Evdeki kötü enerjiden etkileniyordu. "Tamam bebeğim, bir şey yok, ağlama artık." Jimin kucağındaki bebeğini sakinleştirmeye ve uyutmaya çalışıyordu.

Kendi gözleri de dolup duruyordu. Yoongi ile arası hep böyle olursa diye korkuyordu. "Baba, baba!" Mingi ağlamayı kesip birden hareketlenmişti, kapıya doğru dönmüştü. Yoongi onlara bakıyordu. "Oğlum." Jimin'e bakmadan Mingi'yi kucağına almış ve öpmüştü. Sakinleşen bebek babasına sarılmıştı. "Yoongi sen-"

"Git uyu Jimin, onu ben uyuturum." Yoongi hâlâ ona bakmayınca lafını ikiletmemeye karar vermiş ve bebeğinin eline bir öpücük bırakıp çıkmıştı odadan. Yoongi'nin sert ses tonu korkutucu olsa da kocasından bir zarar gelmeyeceğini biliyordu. Odaya gidip yatağa yerleşmişti. Mingi'yi uyuttuktan sonra Yoongi'nin yatak odalarına gelmesini umuyordu. Beklemiş ve beklemişti ama Yoongi gelmemişti.

*

"Sen ciddi misin? Bayan Min'in bunu yaptığına inanamıyorum!" Yoongi ofise geldiği ilk anda her şeyi Hoseok'a anlatmıştı. "Evet Hobi, Jieun bana bunları anlatınca delirecek gibi hissettim, gözüm döndü resmen." Sakin kalmaya çalışan Yoongi, kapının ani açılmasıyla oraya dönmüştü. "Yoongi!" Bay Min içeri girmişti sinirle. "Annene ne yaptın sen!? Onunla ne cüretle öyle konuşursun!"

Yakasına yapışan babasını ani bir hareketle ittirmişti Yoongi, artık zayıf durmak istemiyordu. "Annem sadece hak ettiği sözleri duydu benden, fazlasını değil. Sen de o da benim aileme tehditsiniz! Bizi kabullenmeyen de sizsiniz! Sonra gelip bana hâlâ hesap mı soruyorsun baba!?"

"Seni aptal!" Eli havaya kalkmışken Yoongi onu durdurmuştu. "Bir daha bana da aileme de zarar vermene izin vermeyeceğim!" Babasının elini ittirmişti. Babasının şaşkın bakışları altında odadan çıkmıştı. Yine sinirinden eli ayağı titriyordu. Anne babasının nasıl iğrenç insanlar olduklarını aklı almıyordu.

Eve geldiğinde içeride oturan Jungkook ve Jimin'i bulmuştu. Tabii Mingi de yanlarındaydı. "Jimin!" Sesini o an kontrol edemiyordu. "Ne oldu Yoongi?"

"Annem bir daha gelmedi değil mi?" Jimin hayır anlamında başını sallamıştı. "Tanrım! Hadi o iğrenç biri, sen? Sen bana neden yalan söyledin!?" Ses tonu giderek yükselirken Jimin geriliyordu. Ya onu da annesi gibi kovarsa diye korkmuştu bir an. "Ben, ben sadece-"

"Ne sadece, ne!? Neden yalan söyledin bana!? Neden sakladın!? Sana belki yüzlerce kez sordum! Bir sorun var mı, varsa söyle diye! Sen ne yaptın!? Benden sakladın her şeyi!"

"Yoongi hayır!" Jimin ağlamaya başlamıştı. "Ben sorun çıkmasın diye-"

"Sorun çıkmasın diye mi!? Şimdi sakladın da sorun çıkmadı mı yani!? İki yıl boyunca bunu neden yaptın kendine!? Tanrı aşkına! Bana hiçbir şeyi anlatmayacaksan, her şeyi saklayacaksan neden evlendin benimle!?" Son söylediği Jimin'i çok üzmüştü o an, haklıydı ama yine de kırıcıydı. "Ben sadece seni sevdim Yoongi! Üzülüp ailenle sorun yaşamanı istemedim. Ben, ben..."

Ama ağladığı ve nefesi daraldığı için konuşamamıştı. Kalbi çok acıyordu o an, bıçak gibi saplanıyordu sızısı. "Ah! Canım acıyor!" Elini kalbine bastırıp yere çökmüştü birden. Sık nefesler alıyor ve sakinleşmeye çalışıyordu ama olmuyordu işte. "Jimin!" Jungkook hemen yanına çökmüştü. "Ne, ne oldu? İyi misin?" Yoongi de diğer yanına çökmüştü. Ne kadar kızgın olsa da onu böyle görmek istemiyordu. O hâlâ onun için en değerlisiydi.

"Hyung! Ona neden bağırdın ki!?" Jungkook da Yoongi'ye kızmış görünüyordu. Evet belki Jimin'e sakladığı için o da kızıyordu ama Yoongi'nin tepkisi fazla olmuştu ona göre. "Jungkook tamam, iyiyim." Fakat Jungkook durmayacaktı, aklına koymuştu bir kere. "Hayır Jimin! Jimin!" Jimin resmen tir tir titriyor ve nefes almakta zorlanıyordu. "Hastaneye! Çabuk!"

Yoongi eşini kucağına almıştı hemen. Mingi'yi de Jungkook almış ve hemen arabaya binmişlerdi. Jimin kocasının kolları arasında titriyor ve ayık kalmaya çalışıyordu. Yoongi ise ne olduğunu anlayamıyordu.

Hastaneye varır varmaz acile girmişlerdi. Birileri onunla ilgilenirken Jungkook, Namjoon'u çağırmıştı hemen. "Neyi var? Ne oldu!?" Namjoon da Jimin'i böyle görünce panik olmuştu. "Kavga ettik, ağlamaya başladı, sonra, sonra birden böyle oldu işte!" Yoongi'nin gerginlikten ve korkusundan eli ayağı titriyordu. "Jimin, Jimin beni duyuyor musun?" Namjoon göz bebeklerini kontrol ediyor ve bilinçli olup olmadığını anlamaya çalışıyordu. "Tamam sakin olun, düzelecek merak etmeyin."

Namjoon ona bir oksijen maskesi takarak nefes alışverişini rahatlatmayı amaçlamıştı. Birkaç iğne ve serumdan sonra Jimin sakinleşmiş ve uykuya dalmıştı. Yoongi geriden ona bakarken çok acı çekiyordu. Eşini hastane yatağında nefes almakta zorlanır bir halde görmek onu paramparça ediyordu. "İkiniz de sakin olun. Jimin iyi olacak. Şimdi odaya alacağız."

"Hyung, onun neyi var?" Namjoon söylemekten geri durmamıştı bu kez. Derin bir nefes alıp konuşmuştu. "Kalp yetmezliği var. Sana söylemek istemedi Yoongi. 'Onca derdi varken bir de bu eklenmesin' dedi. Hastamın kararına saygı duyarak saklamak zorundaydım, üzgünüm. Uyandığı zaman ve sonrasında onun üzerine gitme olur mu? Oldukça hassas ve narin bir bedene sahip. Üzülmesi onu mahvediyor, bu yüzden mutlu olmalı ve iyi hissetmeli. Artık bildiğine göre bundan geri durmayacağına inanıyorum."

"Hyung, ben, ben bilmiyordum." Yoongi'nin yanaklarından yaşlar süzülüyordu. "Ben ona bağırdım, kızdım. Benim yüzümden bu halde şu an." Namjoon onun sırtını sıvazlıyordu. "Şşş hayır Yoongi, eşler kavga edebilir, olabilir böyle şeyler. Sen sadece bundan sonra dikkat etmeye bak olur mu? Birbirinizi ne kadar sevdiğinizi ben biliyorum, merak etme her şey iyi olacak."

*

Jimin odaya alındıktan sonra Yoongi onu dışarıdan, duvardaki camın ardından izliyordu. Saatlerdir orada öylece ayakta duruyordu. Mingi de Jungkook'un kucağında uyukluyordu. "Hyung." Yoongi gözünü Jimin'den ayırmadan cevaplamıştı onu. "Hm?"

"Sana bağırdığım için özür dilerim. Ben sadece onun sarar görmesine daha fazla izin veremedim." Yoongi başını sallamıştı. "Kook, annemin yaptıklarını biliyordun değil mi?"

"Hyung, ah, evet biliyordum. Yemin ederim çok zorladım Jimin'i söylesin diye ama ikna edemedim." Yoongi yine başını sallamıştı. "Sorun yok Kook." Yoongi, Jimin'e bakmayı sürdürürken onun gözlerini yavaşça açıp kırpıştırdığını fark etmişti. "Uyandı!" Hemen içeri girmiş ve ona doğru yaklaşmıştı. "Papatyam." Jimin tavana diktiği bakışlarını ona çevirmişti yavaşça. "Özür dilerim güzelim, çok özür dilerim." Yoongi onun elini tutup yatağın yanına çökmüştü. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.

"Yoongi! Tanrım! Çıkman gerekiyor buradan hadi!" Seokjin ve Namjoon gelmişti. Namjoon, Jimin ile ilgilenirken Seokjin ve yeni gelen Taehyung, Yoongi'yi odadan çıkarmıştı. "Hyung, bırakın yanında olmalıyım! Bunca zaman olamadım! Bırakın ellerinden tutayım!" Yoongi ağlarken dizlerinin üzerine çökmüştü. Son günlerde yaşanan her şey ağır geliyordu ona.

"Yoongi biliyorum, ağır geliyor her şey. Ama Jimin için güçlü ol, olur mu? Belki sana söylemediği için yanında olamadın ama bundan sonra hep yanında ol, ellerinden tut. O seni çok seviyor. Senden biraz bile sevgi görünce iyileşiyor. İnan bana, senin sevgin ona olabilecek en güzel ilaç."

*

"İyi misin şimdi?" Saatler geçmiş ve Jimin sonunda kendine gelmişti. "İyiyim hyung. Nefesim de düzeldi gibi. Sadece halsiz hissediyorum." Namjoon gülümsemişti. "Kendine çok yük yükledin Jimin ama merak etme bundan sonra her şey daha iyi olacak. Yoongi'ye de bir şeyler anlatmaktan çekinme. O seni korumak için her şeyi yapar, seni öyle çok seviyor ki." Jimin başını sallamıştı.

"Sana bir şey olacak diye çok korktu. Bu odada yattığın zaman camın ardından saatlerce sana baktı. Öyle çok ağladı ki onu durduramayacağız sandık." Jimin gülümsemişti. "Birbirinizi bırakmayın tamam mı? İkiniz de birbirinize ihtiyaç duyarken ayrı durmayın. Bu andan sonra her şey çok önemli. Yan yana durun ve sevgiyle bakın birbirinize. Her hastalık ilaçla tedavi edilmez, bazen sadece sevgi de iyileştirir."

#######

namjoonumun ağzından bal damlıyor bir öpeyim gel

black rose | yoonmin ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin