7

74 12 19
                                    


"Bu çok güzel olur! Hem renkli renkli, eşyalarına da uyacaktır." Jimin akşama kadar onlarca mobilya beğenmişti ve nihayet bir tanesinde karar kılmıştı. "O halde bunu alıyoruz. Evimize ne kadar sürede gelir?"

"Birkaç gün içinde gelir efendim. Kurulumu için de görevlilerimizden göndereceğiz." Yoongi başını sallayıp adres ve numara verirken Jimin etrafa bakınmayı sürdürüyordu. Yerinde duramıyordu sanki ve gülümseyip duruyordu. "Tamamdır efendim, görüşmek üzere."

"İyi günler." Mobilya mağazasından çıkmalarının ardından arabaya yerleşmiş ve Mingi'yi alacakları yetimhaneye doğru ilerlemeye başlamışlardı. "Sevgilim, çok gerginim. İyi olacak her şey değil mi?" Jimin'in eli ayağı titriyordu. "Güzelim, sakinleş. Mingi seni çok sevecek. Hem ben tam yanında olacağım, korkma hiç tamam mı bebeğim?" Jimin'in elini sıkıca tutup öpücükler bırakmıştı.

Ufak öpüşmeler eşliğinde geçen yolculuk son bulmuş ve ikisi de inmişlerdi. "Hoşgeldiniz Bay Min." Şen şakrak bir kadın onları karşılamıştı. "Merhaba Bayan Cha. Mingi'yi evimize götürmeye geldik." Kadın gülümseyip ellerini çırpmıştı. "Beni takip edin lütfen." Evrak işleri önceden halledildiğinden kadın onları hemen Mingi'nin yanına götürmüştü.

"Tanrım, o çok güzel, çok tatlı." Uyuyan küçük bebeğe bakan Jimin'in gözleri dolmuştu birden. "Hadi, kucağına al onu." Yoongi'nin dediğini yapmış ve yavaşça kucağına almıştı bebeği. Mingi uyumaya devam ederken Jimin onun başını omzuna yaslamıştı. "O, o çok çok güzel." Başka bir şey söyleyemiyordu. Sadece gözyaşı döküyor ve bebeğinin kokusunu için çekiyordu.

"Bay Min, doldurmanız gereken son birkaç evrak kaldı, biz onları halledelim. Siz burada kalabilirsiniz efendim." Jimin başını sallamıştı hemen. "Hemen geleceğim güzelim." Yoongi, Jimin'in yanağına bi  öpücük bıraktıktan sonra Bayan Cha ile odadan çıkmıştı.

Jimin kucağındaki bebeği sarmıştı ve kokusunu içine çekmeye devam ediyordu. Bu sırada Mingi uyanmıştı ama sakin bir bebekti bu yüzden ağlamamış sadece olduğu yerde hareketlenmişti. "Ah, uyandın mı bebeğim?" Sesli bir şekilde ona 'bebeğim' diye hitap etmek Jimin için çok özel olmuştu. Mingi parlak, küçük gözlerle ona bakıyordu. Konuşamasa da gözlerinden pek çok duygu geçiyordu küçük bebeğin.

"Merhaba bebeğim. Ben, ben baban Jimin. Beni çok sev olur mu? Ben seni çok seveceğim." Küçük bebeğin yanaklarını okşuyordu. "Ailen seni bıraktı diye üzülme hiç tamam mı? Ben seni hiç bırakmayacağım oğlum." Her gözyaşı döküşünde Mingi elini onun yanağına doğru uzatıyordu. Sanki anlıyordu ağladığını da durdurmak istiyor gibiydi.

Onun uzattığı eline Jimin minicik bi öpücük bırakmıştı. "Geldim güzelim, hadi-" Yoongi gördüğü ikiliyle durmuştu olduğu yerde. Gülümsemesini tutmamıştı. Jimin alnını Mingi'ninkine dayamış öylece duruyor ve gözyaşı dökerek gülümsüyordu. Yoongi; Mingi ile Jimin arasında özel bir bağ olacağına o an emin olmuştu. "Güzellerim benim."

*

Mingi'yi eve getirmelerinin ardından saatler geçmişti ama tek bir kelime dahi etmemişlerdi. Jimin, koltukta uyuyan bebeği pür dikkat izliyordu öyle ki gözünü dahi kırpmıyordu. Yoongi de Jimin'e bakıyordu. Artık iki tane bebeği vardı, bu muazzamdı. Bir yandan da annesine artık bir torunu olduğuna dair haber vermek istiyordu çünkü evlat edineceklerini gizli tutmuş ve sadece en yakın arkadaşlarına söylemişlerdi. "Yoongi."

"Söyle güzel bebeğim." Jimin gözlerini Mingi'nin ayırmadan konuşmaya başlamıştı. "Ben teşekkür ederim." Gözleri dolu doluydu. Yoongi kollarını sıkıca ona sarmıştı. "Hayalimdi bu benim. Bir ailem yok diye ailesi olmayan bir bebeğe aile olmak istiyordum."

"Biliyorum güzelim, biliyorum. Bunu bana ilk sevgili olduğumuz zamanlar söylemiştin hatırlıyorsun değil mi?" Jimin gülümseyip ona dönmüştü. "Hatırlıyorum sevgilim. Seninle geçirdiğim hiçbir anı unutamam ben." Yoongi'ye sımsıkı sarılmıştı. Onu saran kollar arasında huzurlu hissediyordu. "Yemek yemedin bebeğim, hadi bir şeyler yiyelim. Daha sonra da Mingi'nin odasını düzenleyelim olur mu?"

"Olur hayatım. Onu şimdilik bizim yatağımıza yatıracağım. Ya da dur! Neden sen yapmıyorsun? Ona henüz hiç dokunmadın değil mi?" Çünkü Jimin onu yetimhaneden aldıkları andan beri kucağında tutmuş ancak eve geldiğinde koltuğa yatırmıştı. "Hayır, henüz dokunmadım."

"O çok güzel kokuyor, bebek kokusu." Yoongi onun söylediklerine gülümsemiş ve yerinden kalkıp oğlunun yanına eğilmişti. Eliyle minicik başını destekleyerek ve diğer eliyle de minik bedeni sararak kaldırmıştı bebeğini. Önce durup onu izlemişti. Mingi çok güzel bir bebekti ve Jimin gibi tatlı yanakları vardı. Yoongi ona dakikalarca öyle bakmıştı. Ama tek düşündüğü Mingi değildi, Jimin'i de düşünüyordu aynı anda. Yaşadıkları her şeyi ve tabii güzel bir aile olacaklarını da düşünüyordu, görüyordu.

*

"Tanrım! Çok yoruldum!" Jimin ve Yoongi bir şeyler atıştırdıktan sonra Mingi'ye ait olacak bebek odasını hazırlamaya başlamışlardı. Mobilyalar yakında geleceği için onlar da boya işine koyulmuşlardı. Parlak bir kırmızı çok güzel olacaktı. "Biraz dinlen bebeğim."

Jimin elindeki boya fırçasını kenara bırakıp yere oturmuştu. Milyarları da olsa oğullarının odasını kendileri hazırlamak istiyorlardı, buna boya yapmak da dahildi. Yoongi üzerine bulaşan kırmızı boyayı umursamadan devam ediyordu işine. Jimin de fırsattan istifade onun birkaç fotoğrafını çekmişti. Hepsi anı olacaktı onlara, gelecekte Mingi'ye gösterecekti.

Gece yarısına kadar bununla uğraşmışlardı ve sonunda bitmişti. "Ah belim!" Jimin belini tutarak gerinmiş ve sızlanmıştı bir yandan da. "Bitti zaten bebeğim. Kolayca kuruyacaktır ama yine de birkaç gün Mingi'yi buraya sokmayacağım. Boya kokusu iyice gitmeli." Jimin sırf şu cümleden bile onun iyi bir bana olacağına emindi. "Sen çok iyi bir baba olacaksın Min Yoongi."

"Hayır bebeğim, biz çok iyi bir aile olacağız. Sen, ben ve oğlumuz."

"Sen, ben ve oğlumuz."

*

Ertesi sabah Mingi'nin ağlamasıyla uyanmıştı Jimin. Gece boyunca bir kere bile uyanmayan Mingi şimdi uyanmıştı. "Ah ne? Ne oluyor?" Jimin uyku sersemliğiyle ne olduğunu o an kavrayamamıştı. "Sakin ol papatyam, ben hallediyorum." Yoongi zaten uyanık olduğu için hemen kalkmış ve geçici olarak kullandıkları beşikten almıştı bebeğini.

"Şşş, sorun yok bebeğim. Ağlama hadi." Onu kolları arasında pışpışlarken Jimin yerinden kalkmış ve yanlarına gelmişti. "Güzel oğlum, neden ağlıyorsun ama? Karnı mı acıktı ki? Ya da altını değiştirmeliyiz belki de?"

"Acıkmış olabilir, dün geldiğimizden beri bir şey yemedi. Altını uyumadan değiştirmiştik. Sen ona bak güzelim. Ben de ona süt getireyim." Yoongi kucağındaki bebeği, eşine verdikten sonra hızla mutfağa gitmişti. Kısa süre sonra elinde içi ılık süt dolu mor bir biberon ile gelmişti.

Sütü içtikten sonra karnı doyan Mingi ikisine de gülümsemiş ve şirinlikler yapmaya başlamıştı. Jimin de Yoongi de onun tatlılığından ölebilirlerdi. Daha ilk günden onun sayesinde daha çok vakit geçirmişlerdi. Gerçi Yoongi, Jimin'e belli etmeden şirket işlerini yapmaya devam ediyordu. Gece biraz bile uyumayıp bilgisayarıyla ilgilenmişti yatakta. Jimin yanında uyurken onun huzurlu görüntüsü güç vermişti.

"Güzelim bugün bebeğimizle gezmemize ne dersin? Hem ona biraz daha biberon ve emzik alabiliriz. Şirketteki anneler konuşurken duymuştum, emzikleri çok çabuk kayboluyor ve sürekli temiz olmaları gerektiği için bazen yetişmiyormuş." Jimin bunu söyleyenin Yoongi olduğuna inanamıyordu. Kocasının içinden böyle bir yön çıkması hoşuna gitmişti.

"Olur canım ama sen şirkete gitmeyecek misin? Baban-" Yoongi onun sözünü kesmişti. "Sorun yok güzelim. Hallediyorum ben." Jimin ve kucağındaki Mingi'yi kolları arasına alarak sıkıca sarmıştı. Sorun çoktu ama onlara hiçbir sorunu yansıtmayacaktı. İkisini mutlu etmek hayatındaki en önemli amacıydı. Biricik eşini ve güzel oğlunu mutlu yaşatacaktı. Hatta bununla ilgili bir önlem de almaya karar vermişti o an.

#######

min mingi çok şanslııı

black rose | yoonmin ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin