12

59 8 21
                                    


çok rica ediyorum lütfen yoongiye kızmayın o çok mükemmel bir karakter her şeyi ailesi için yaptı yapıyor ve yapacak

#######

"Yoongi! Hadi üçümüz sahile gidelim!" Yaz geliyordu. Geçen aylar boyunca evlilikleri minik sarsıntılar yaşamıştı. Yoongi evde de çalışsa onlarla vakit geçiremiyordu. Jimin ile uyuyamıyordu. Mingi ile ilgilenemiyordu. Babası bu işleri yetmezmiş gibi onu şirketin uluslararası dallarından da sorumlu tutmaya başlamıştı. Kat kat artan işlere zor yetişen Yoongi, ailesine vakit bulamıyordu artık.

"Sahile mi? Jungkook ve Taehyung ile gitseniz olmaz mı? Şirkete gitmem gerek." Jimin ondan red yemeye alışmıştı ama denemekten vazgeçmiyordu. "Ama beraber vakit geçiremiyoruz. Hem sen de-" Çalan telefon Jimin'i bölmüştü. Yoongi açıp hızlı hızlı konuşmuş ve kapatmıştı. "Çıkmam gerekiyor güzelim. Eğer gidecek olursanız bana haber verin tamam mı?"

"Tamam Yoongi." Jimin başını öne eğmiş çıkacakken Yoongi belinden tutup kendine çevirmişti. Dudaklarına sert bir öpücük bırakmıştı. "İyi eğlenceler size bebeğim." Ve yine öpüp gitmişti. Jimin artık katlanamıyordu bunlara. Her böyle yaptığında kalbi sızlıyordu sanki. Gerçi sadece mecazda değil; gerçekten kalbi sızlıyordu ne zaman üzülse, ağlasa.

*

"Mingi! Jimin! Hoşgeldiniz!" Seokjin onlara kocaman gülümsemişti. "Merhaba hyung. Mingi'yi rutin kontrolü için getirdim."

"Yoongi yok mu? Hep sen getiriyorsun?" Jimin burukça gülümsemişti sadece. "Hyung, galiba aramız açılıyor artık." Seokjin ile dertleşmek Jimin'e iyi geliyordu. "Anlat Jimin, dinliyorum." Seokjin bir yandan Mingi'yi muayene etmeye başlamıştı.

"Hyung, uzaklaşıyoruz sanki birbirimizden. Beni seviyor biliyorum, Mingi'yi seviyor biliyorum. Kendini işe vermesi tamamen bizim için biliyorum ama bize bir dakikasını bile ayırmıyor. Babası yüzünden ama ona neden karşı çıkmıyor anlamıyorum! Annesi gelmeyi bıraktı son zamanlarda neyse ki ama buna sevinemiyorum bile."

"Bunu onunla konuştun mu Jimin?" Jimin başını sallamıştı. "Başlarda konuşuyordum ve bir süre dediğim gibi oluyordu ama uzun sürmüyor hyung. Artık konuşmuyorum bunu onunla. Hyung başka, başka biri yoktur değil mi? Onu bizden koparacak biri, belki bir kadın ya da adam bilmiyorum!" Jimin bunu söylerken gözleri dolmuştu.

"Hyung, ne yapacağımı ne düşüneceğimi hiç bilemiyorum artık!" Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı ve yine o ağrı saplanmıştı kalbine. "Ah, hyung!"

"Jimin! İyi misin!?" Seokjin, Mingi'yi yatağa bırakıp Jimin'i tutmuştu hemen. "Hyung, kalbim acıyor." Jimin elini kalbine koyup bastırmıştı. Bıçak saplanıyor gibiydi göğüsüne. "Jimin sakinleş, sakin ol!"

"Hyung, nefesim daralıyor." Jimin'i kaldırıp odadaki sedyeye Mingi'nin yanına yatırmıştı. "Jimin, sakinleş. Söyle bana neyin var?" Jimin eliyle kalbini tutup kıyafetini sıkıyordu. "Kalbim, kalbim acıyor."

"Derin nefesler al, sakin olmaya çalış."  Elini telefonuna atıp aynı hastanede çalışan eşi ve aynı zamanda kardiyoloji doktoru olan Namjoon'u çağırmıştı. Neyse ki Namjoon o an boştaydı, koşarak gelmişti. "Ne oluyor Seokjin!?"

Aralarında konuşurlarken Jimin sakinleşiyor gibiydi. Gözlerini kapatıp derin nefesler alıyordu. "Jimin, şimdi daha iyi misin?" Jimin sadece başını sallamıştı. Yanında yatan Mingi ona merakla bakıyordu. "Seni muayene etmemi ister misin? Bir anda böyle olması normal değil. Evet, üzülebilirsin ama bayılma noktasına kadar gelmesi normal değil. Önlem olarak kontrol edelim olur mu?"

black rose | yoonmin ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin