17

59 5 3
                                    


"Güzelim." Yoongi onun yatıyor olduğu odaya girmişti nihayet. Hızla yatakta yatan eşinin yanına ulaşmış ve sıkıca tutmuştu ellerinden. Daha iyi görünüyor olması bir teselliydi onun için ama kolları arasında titrediği an aklından hiç gitmiyordu. "Yoongi, ben özür dilerim. Biliyorum sana söylemeliydim ama-"

"Şşş, sorun yok bebeğim, sorun yok. Ben özür dilerim asıl, sana bağırmamalıydım ne olursa olsun. Bundan sonra her şeyin iyi olması için çabalayacağım, söz veriyorum. Hep mutlu olacaksın ve iyi hissedeceksin. Ömrümün sonuna kadar sadece bunun için çabalayacağım." Jimin dolu gözlerle ona bakarak gülümsüyordu. "Teşekkür ederim Yoongi'm. Bana her şey olduğun için teşekkür ederim."

Yoongi onu sıkmadan sarılmış ve saçlarına öpücükler bırakmıştı. "Daha iyisin değil mi?" Jimin başını sallayıp kocasının yanaklarını okşamıştı. "İyiyim hayatım, bu kez yalan yok, gerçekten iyiyim." Yoongi onun ellerine öpücükler bırakırken içeri Jungkook ve kucağında Mingi girmişti. Mingi minicik ellerini Jimin'e uzatıyor ve ona sarılmak istiyordu. Artık büyüdüğü için onu zapt etmek de zordu. "Gel bakalım bebeğim."

Jimin yavaşça doğrulmuş ve bebeğini kucağına oturtmuştu. Mingi ona gülümsemiş ve yanaklarına dokunmuştu. "Jimin, iyisin değil mi?" Jungkook endişeyle ona bakıyordu. "İyiyim Kook, gerçekten iyiyim. Sanırım bir şeyleri saklamayınca daha rahat hissediyorum. Üzerimdeki yük kalkmış gibi."

"Ben demiştim işte!" Hepsi gülüşürken içeriye Namjoon girmiş ve elindeki sağlık raporlarını inceliyordu. "Ah hepinizi mutlu görmek çok güzel! Jimin, eğer kendini iyi hissediyorsan çıkmanda bir sakınca görmüyorum. Eve gidip tamamen iyi olana kadar dinlenmeni istiyorum ama bu tüm gün yat demek değil. Sakin aktivitelerde bulunabilirsin, kendini çok yorma ve beslenme düzenini de bozma. İlaçlarına birkaç tane daha ekledim ama bunlar sana kötü hissettirmesin. Hepsi iyi olman için. Kötü bir durum yok endişelenme."

"Tanamdır hyung!" Jimin gülümsemişti ve kısa süre içince hepsi toparlanıp çıkmıştı hastaneden. Eve vardıklarında Jungkook onları yalnız bırakmıştı. Mingi'yi de uyuttuktan sonra baş başa kalmışlardı. Salonda koltukta birbirlerine sarılarak uyukluyorlardı. Jimin o an gerçekten mutluydu. Eşinin kolları arası en güvenli yeriydi. Şöyle bir düşününce pek çok sarsıntı yaşamıştı evlilikleri ama hepsine karşı güçlü kalmışlardı. "Yoongi."

"Efendim çiçeğim?" Yoongi saçlarına bir sürü öpücük bırakmıştı. "Seni çok seviyorum." Bu cümle ne zamandır aralarında geçmiyordu. "Ben de seni çok seviyorum bebeğim, hep de seveceğim. Sonsuzluğa ve ötesine kadar."

*

Min ailesi için her şey yolunda ilerliyordu artık. Yoongi eski çalışma sistemine dönmüştü. Belli saatlerde mesai yapıyor ve iki üç işi dışında kalan tüm zamanını eşi ile bebeğine harcıyordu. Jimin de Mingi de bu durumdan memnundu. Üçü çok mutlu bir ailelerdi bu günlerde.

Ofisinde oturan Yoongi işine odaklıyken kapısı çalmıştı. "Gel!" Kapıya dönüp baktığında gördüğü kişi annesinden başkası değildi. "Ne işin var senin burada?"

"Oğlum, anneni böylece atamazsın hayatından." Yoongi sırıtmıştı. "Jimin'den özür dilemediğiniz ve o sizi affetmediği sürece benim annem de babam da yok." Annesi cevap vermeye hazırlanırken kapı çalmıştı yine. "Gel!"

"Yoongi! Biz gel-" Jimin, Bayan Min'i görünce duraksamıştı. "Hoşgeldin güzelim." Yoongi kalkıp ona bir öpücük vermiş ve kucağındaki Mingi'yi de almıştı. "Bebeğim ne tatlısın sen öyle!" Mingi'yi öpüyor ve gülüşlerine bakıp gülümsüyordu. Bayan Min ise sessizce onları izliyordu. Kendi kendine gülmüş ve bir şeyler mırıldanmıştı. "Daha sonra görüşürüz oğlum."

black rose | yoonmin ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin