25.

55 3 0
                                    

bir sonraki bölümü instagram bölümü yapalımmmm..

iyi okumalarrrr..

bilginiz olsun bu bölümü ağlayarak yazıyorum.

Hep Uygar'ın kızıyla nasıl bir anda tanışacağını düşünüyordum. Ama şimdi, bu an ya ona travma yaratırsa? Olmazdı ki. Olmamalıydı. Ama şimdi onu kesinlikle durduramazdık. Olduğum yere gelmek istiyordu. Çünkü anneannesi ve dedesiyle tanışacağını biliyordu. Benim onların yanında olduğumu da.

"Ne zamanı?" Çisem'in sorusuna cevap verememiştim.

"Çocuğum dur!" Semoşun bağırtısı ve Özün'ün çığlık çığlığa ağlayarak koşmasıyla cevap vermek yerine hızlıca kapıya ilerledim.

"Anne!" çığlığı ve eğildiğim an kucağıma atlamasıyla ona kollarımı sardım sıkıca. Emindim ki herkes şokla bu sahneyi izliyordu.

"Tamam bebeğim ağlama. Buradayım ben." Özün henüz çok küçükken benim en kötü hallerime şahit olmuştu. Onu hastalıklı bir annenin dünyaya getirdiğini bilir gibiydi. İki yaşındayken önünde kan kusmuştum. Üç yaşındayken önünde defalarca bayılmış ve fenalaşmıştım. Daha minicik bir bebekken ölümle tanıştırmıştım ben kızımı. Ve şimdi bir saniye bile benim yanımdan ayrılmıyordu çünkü ölmemden korkuyordu.

"Bir yere gitmedim anneciğim, korkma ne olur. Hemen yanına gelecektim. Ağlama, hadi bakayım gözlerine." İnatla bana sarılmayı bırakmıyordu. Zor da olsa ellerimi yanaklarına koyup göz yaşlarını öptüğümde sakinlemeye başlamıştı.

"Anne. Korktum çok korktum. Yine gittin sandım." bayılmalarımı kast ediyordu.

"Gitmedim bebeğim. Artık onlar olmayacak demiştim sana."

Bizim konuşmamızı bölen Çisem'in şok olmuş sesiydi.

"Sende mi evlenip çocuk yaptın?" şaşkın sesiyle Özün çekingen bir şekilde benim omzumun üstünden yalnızca başını çıkarıp konuşan kişiye bakmıştı.

"Çisem teyze mi?" gülümsedim ve sessizce kulağına fısıldadım.

"O senin halandı. Unuttun mu? Yalnız senden minik bir şey isteyebilir miyim?" Hevesle başını salladı.

"Masada baban oturuyor." heyecanla yerine zıpladı.

"Ama ne yazık ki şimdi onun yanına gidemeyiz. Ona baba dememen gerekiyor bebeğim." yüzü düştüğünde gözlerindeki hevesi kırdığımı fark ettim.

"Özür dilerim anneciğim ama bende bunu beklemiyordum. Sanırım baban evlenmiş." kaşları çatıldı.

"Seni seviyodu ama." başımı salladım. Beni seviyordun ama Uygar.

"Tamam anne. Ona bakmayacağım bile." Kollarını önünde bağlayıp yüzünü astığında gülümsedim. Anneannen ve dedenle tanışmak ister misin?" Dikkatini hemen çekmiş olmalıyım ki tekrar heyecanla başını sallamıştı. Yalnızca bu artık ilki kadar hevesli değildi.

Cebimden telefonu çıkartıp Ecem'i aradım.

"Neredesin?"

"Hala bekliyorum."

"İçeri gel hadi." bir şey demeden kapattı.

"Semoşum Ecem gelicek kapıyı açar mısın?" başını sallayıp kapıya gittiğinde o da çok şaşkındı.

Ayağa kalkıp Özün'e elimi uzattığımda tutmuştu. Merak ediyordum hangi ismini söyleyeceğini. Uygar'a hangi ismini söyleyecekti?

Elimi sıkı sıkı tutuyor ve çekingen adımlar atıyordu. Annem kalkıp ona sarıldığında o da minik kollarını ona sarmıştı.

TUTSAK// yarı textingWhere stories live. Discover now