Final

62 3 0
                                    

selammmmmm
evet final.

inanır mısınız bilmiyorum ama bir gecede bitiriyorum. Elimde bir sürü kullanmak istediğim fotoğraf kaldı... Ve ben bu kez bu aşkı size geçirebildim mi bilmiyorum. Aşk yazamayan biri olarak ilk kez bu kadar çok sevgi dolu bir kitap yazdım. Ay neyse bölüme geçelim bölüm sonu ağlarız shsnxjnsjzns bittiği için yani korkmayın sakın

iyi okumalaarrr...

seni unutacak ömrüm kalmadı, bir soğuk zamanın akşamında dönüp yine sana başlıyorum.
~Şükrü Erbaş


En büyük sınavımdan geçmiş miydim? Bu huzur onun ödülü müydü? Sonunda hayatımın belki de en huzurlu olduğum ilk anındaydım. Son olmayacaktı. Son olmaması için çabalayacaktım.

Ailecek ufak bir tatil yapmak istediğimizden bir sabah kalkıp kendimizi yolda bulmuştuk. Yol sabahın erken saatleri olmasına rağmen neşeli şarkılar şakalar sohbetler ve bol kahkahalarla geçmişti. Sonunda bodruma vardığımızda saat çoktan akşam onu geçmişti. Çocuk koltuğunda uyuyakalan Özün'e gülümseyerek bakıyordum.

"O bizim en büyük hediyemiz, mucizemiz Uygar. Ne hallerdeydim, yaşayamazdı ama şükürler olsun ki o bana tutundu. Ve şimdi iyi ki burada. Yanımızda."

"Sadece o değil, benim en büyük mucizem sensin. Sonra da kızımız. İyi ki sana tutundu. Çok şükür ki sen yaşıyorsun. Sen yanımızdasın." uzanıp saçlarıma bir öpücük kondurduğunda gözlerim kapanmıştı.

Çok korkmuştum, bir daha bu adamı göremeyecek olmak beni çok korkutmuştu. Ben yine ona kavuşamayacak olmama üzülüyordum, oysa o an ölüyordum. Belki de ölmüştüm. Ama tek bir isteğim vardı, bebeğimle ve sevdiğim adamla güzel uzun bir hayat sürmek. Hep mutlu olamazdık belki ama hep birlikte olsak yeterdi. Biz hallederdik. Mutsuzlukta da birlikte atlatırdık.

•••

Sabah uyandığımda Özün ortamızda bir bacağı babasının gğsünde başı ve kolu iste benim göğsümde uyuyordu. Uygar ise kolunu Özün'ün bacağının izin verdiği kadarıyla ikimize de sarmış yüzünde huzurlu bir ifadeyle uyuyordu.

Sabahları bu manzaraya şükür ederek uyanıyordum, geceleri ise yine bu manzarayla uyuyordum. İyi ki yaşıyorum diyerek.

"Günaydın sevgilim." Uygar'ın uykulu sesiyle ona gülümsedim.

"Günaydın." gözlerim dolduğunda fark etmemesi için hızlıca yataktan kalkıp banyoya ilerlediğimde Kapıyı kapatamadan göz yaşlarım yanaklarıma süzülmüştü. Mutluluktandı.

Portekiz'de geçirdiğim zamanları düşündükçe Uygar'dan nasıl ayrılmak zorunda kaldığımı düşündükçe şimdiye dönüp bakıyor ve mutluluktan ağlamaktan başka hiçbir şey yapamıyordum.

Gereksiz duygusallığım sinirlerimi bozmuştu. Ve daha çok ağlamaya başladığımda kapı tıklatıldı fakat hiç beklemeden açıldığında göz yaşlarımla olduğum yerde kalakalmıştım.

Uygar sessizce kapıyı ardından kapatıp yanıma geldi.

"Bebeğim? Ne oldu, neden ağlıyorsun?" omuzlarımı silktim. Göz yaşlarımı silip ıslak yerlere dudaklarını bastırdı.

"Çok mutluyum da ondan." Kollarımı boynuna dolayıp ona yaklaştım ve yüzünün her bir noktasına dudaklarımı değdirdim. Gözlerine yanaklarına çenesine dudaklarına alnına başına boynuna. Dudaklarımın değmediği yer kalmadığında başımı boynuna gömüp orada nefeslendim. Derin nefesler alıyor kokusunu içime çekiyordum. Bu kokudan bir daha uzak kalmak istemiyordum. Bir metre dahi uzaklaşmak istemiyordum.

TUTSAK// yarı textingWhere stories live. Discover now