bölüm 19

7 2 0
                                    

Tek destekçim babamı da kaybetmiştim. Ne yapacağımı bu tuhaf alemden nasıl kurtulacağımı bilmiyordum. Kardeşim ve annemin yanına gittim. Hayatlarına devam ediyorlardı. Annemin bakışlarında hâlâ hüzün vardı ama yaşam onlar için devam ediyordu. Peki ya ben ne olacaktım. Şeytani varlik yakında beni de bulurdu. Sonsuza kadar yok olmam an meselesiydi. Saklanmam lazımdı. Bir çare bulmam gerekiyordu. Bir soluklanma hissiyle Umut'un adını düşündüm, huzur veren gülümsemesi ve sakin bakışları aklımda canlandı. Yalnızlıkla baş başa kalmıştım, bu garip dünyada kaybolmuş gibiydim. Ancak Umut'un varlığına olan inancım beni ayakta tutuyordu. Bir karar verdim ve hastaneye doğru yola çıktım. Yolda düşüncelerim Umut'a odaklanmıştı, onun yanında olmak istiyordum. Hastaneye vardığımda Umut'un odasına girdim "Desteğine ihtiyacım var," dedim, içimdeki sıkıntıyı paylaşmak için.tabi ki beni duymuyordu.

Umut hastane odasında yalnızdı. Yıllar önce okuldayken gizlice sırama bir tek dal papatya bırakmıştı. Hiç dile getirmesek de ben onun bıraktığını hep biliyordum. Aklıma geldi onunla yeniden iletişim kurabilmek için ben de onun masasına bir papatya bıraktım.

Umut, masasındaki papatyayı görünce, eski günleri, İclal i hatırladı. Derin bir iç çekti ve yıllar önceki o masum günden hatırladığı duyguları hissetti. Masanın üzerindeki papatyayı alıp kokladı ve hafifçe gülümsedi. Bu jestle, belki de eski aşkına bir mesaj göndermiş olabilirdi. Umut, sessizce odada oturarak, geçmişin hatıralarına daldı.
Yıllar öncesini hatırladı Umut, Arkadaşı Eceyle konusuyordu İclal. Ece ye papatyaları çok sevdiğini söylüyordu. Ne kadar zarif, kırılgan ve masum olduklarından bahsediyordu. Umut bahçede bulduğu papatyada İclal in saflığını gördü. Gizlice İclal in sırasına bıraktı papatyayı.İclal sınıfa girer girmez, sırasının üzerindeki papatyayı fark etti. Şaşkınlıkla etrafına baktı, ama kimseyle göz göze gelmedi. Papatyanın yanında küçük bir not vardı: "Güneş kadar parlak, rüzgar kadar hafif bir gülümseme için." İclal, notu okurken yüzünde küçük bir tebessüm belirdi. Umut, bu anı uzaktan izlerken içinden geçenleri kimse bilemezdi. Acaba İclal, Umut'un bu sürprizinin arkasında olduğunu tahmin edebilir miydi? Yoksa bu gizemli jest, onların arasında tatlı bir merak konusu olarak mı kalacaktı? İclal, notu cebine koydu ve dersine odaklandı, ama aklının bir köşesi hep papatyanın gizemini çözmeye çalışıyordu. İclal o zamanlar bunu umut un yaptığını anlamıştı ama hiç açık etmemişti. Yıllarca o notu saklamisti.
Umut, masasındaki papatyayı kokladığı sırada, odanın bir köşesinde ansızın bir gölge belirdi. Gölgeler arasında bir siluet beliriyordu; sanki geçmişten gelen bir hayalet gibi. Umut'un kalbi hızla atmaya başladı, çünkü bu siluet, yıllar önce aşık olduğu kişinin hatıralarını canlandırıyordu. İlk aşkının hayaleti, sessizce odanın içinde dolaşıyor gibi görünüyordu, Umut'un ruhunu geçmişin derinliklerine çekmeye çalışıyordu. Bu beklenmedik karşılaşma, Umut'un içinde karmaşık duygular uyandırdı ve geçmişle yüzleşme vaktinin geldiğini hissetti. Aniden havada Umut un İclal e yıllar önce yazdığı not uçuştu ve hafifçe Umut un ayaklarının dibine düştü.
"İclal burdasın" diye haykırdı. Umut un heyecani yatıştığında, İclal gözlerindeki yaşları gördü.

İclal in ağzından;
Onu ağlarken görmek beni çok şaşırmıştı. Ona sarılmak istedim kokusunu içime cekmek. Yıllarca ben onun farkına varamamıstım. Saçma sapan insanların hayatımı mahvetmesine izin vermiştim.Bu yaşlar, benim geri dönüşüm için gerekli olan son adımdı. Umut, gözyaşlarını silerken, "Seni çok özledim ," dedi. O an, hayalet olmamın ötesinde bir bağ hissettim ve gerçek dünyaya dönmeye başladım. Etrafım aydınlanırken, umut un yüzü sevinçle parladı. Ve nihayet, uzun bir yolculuktan sonra, tekrar insan formuna büründüm. Umut ile sarılırken, bu sefer gözyaşları mutluluktan akıyordu.
Umut sessizce yanıma oturdu ve beni dinlemeye başladı. O an, yanımda olduğu için sonsuz bir minnet duydum ve onun varlığıyla yeniden güç buldum. İnsan formuna sonunda kavuştum. Umut benden korkmadı, aksine bana sımsıkı sarıldı. "Geldin" dedi yumuşacık sesiyle Öldün sandım, seni bir daha asla bırakmayacağım dedi. Çok mutluydum, gerçek sevgiyi bulmam için ölmem gerekiyormuş. Etrafimı yeniden kocaman bir aydınlık sardı ve beni büyük bir balon gibi içine aldı. O aydınlıkta kendimden geçtim. Ve duyduğum son söz umut un "İclal ne olur gitme, seni tekrar kaybedemem." diye haykırışı oldu.

Araf'ın KıyısındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin