Zarf ve Pul?

6.9K 424 2
                                    

Bir hafta olmuştu mektubu yazalı ama bir türlü postaya vermemiştim.Neden olduğu hakkında bir fikrim yoktu.Ayaklarım gitmiyordu.Düşüncelerimin ve hissettiklerimin ikinci bir kişi tarafından öğrenilmesi garip bir utanç duygusu hissettirmişti.Ya alay ederse ya ciddiye almazsa?

Kocaman herifsin,tanımadığın etmediğin birisinin sözleri seni bu kadar etkilememeli.Sonuçta ne yüzyüze gelebilme şansınız var ne de dediklerini duyabilmek.

Tüm hafta ya arka cebimde ya da ceketimin iç cebinde saklamıştım kağıdı.Buruştuğu zaman narince kağıdı düzeltmeye çalışıyordum.Kağıdın bile elimde bu kadar eskimesi şaşılacak şey değildi.

Cesaret edemiyordum.Göndermeyi başarabilsem bu seferde cevap bekleme derdine girecektim.Cevap gelmeyedebilirdi.Bunlar normal haller değildi keşke ilk başta bulaşmasaydım.

Kağıdı her gün yaptığım gibi açarak masanın üzerine koydum. Tekrar tekrar okuyarak hata olduğunu düşündüğüm yerleri karalıyor ve tekrar yazıyordum.Bu benim için saçma sapan bir rutine dönüşmüştü. İyi mi geliyordu kötü mü geliyordu emin değildim.Bu küçük evde yapabileceğim başka bir şey yoktu.

Düşüncelere dalmışken farkına varmadan kağıdın köşesine bir çiçek karalamaya başlamıştım.Elimi kaldırmadan sadece kalemi döndürerek içiçe geçmiş dairelerden oluşan bir çiçek.

Bir yandan bacağımı titretiyor diğer yandan dudağımı kemiriyordum.Kanayacaktı muhtemelen.Sağ elim farklı farklı yapraklar çizerken sol elim masanın üzerindeydi,hafif bir baskı yapıyordu masaya.Ne zaman bir duygu yoğunluğu yaşasam bir şeyleri sıkmak,üzerine baskı uygulamak istiyordum.Belkide ellerimde sürekli minik kesiklerin olmasının sebebi budur. Gerçi dövmelerden ötürü pek belli olmuyorlardı. Amaçta buydu zaten.

Sonunda kendime geldiğimde kağıdı tekrar katlayıp arka cebime yerleştirdim.Birilerinin bulma ihtimali beni sürekli rahatsız ediyordu.Artık vakti gelmişti.Ceketimi alıp hızla odadan dışarı çıktım.

"Ben bi yarım saat dışarıdayım."

Tabancasını temizleyen Kenan bana baktı bir süre.Boş gözlerle bakıyorken sanki bir şey diyecekmiş gibiydi.

"Bir şey mi isteyeceksin?" Kafasını iki yana sallayıp işine geri döndü.

"Yok,geç kalma çok."Başımla onaylayıp kapıya yöneldim.

Çok göze çarpmamaya çalışarak postaneye gelmiştim.Bir hışımla içeri daldım ve sıranın olmadığını farkedince kağıdı cebimden çıkarıp masaya vururcasına bıraktım.

"Ben mektup gönderecektim."

50'lerinde olan kadın bilgisayara bakarak sıkıntıyla iç çekti.Postanenin kapanmasına az kalmıştı.Muhtemelen erken çıkmayı planlıyordu ama bunu engellemiştim.Kafasını kaldırmadan gözlerini yüzüme dikti ve kağıdı aldı.Kağıt eline gelince yüz ifadesi değişti ve üzerinde çay lekesi olan buruşmuş kağıdı incelemeye başladı.

"Zarf ve pul?"

Ne demek istediğini anlamamıştım ve boş gözlerle yüzüne bakmayı sürdürdüm.Bir şey demeyeceğimi anlamış olacak ki yandan bir çekmece açarak karıştırmaya başladı.

"Zarfı hallederim ama pul için 2,5 lira vermelisiniz."

Ne demek istediğini şimdi anlamıştım.Doğru ya,kağıdı olduğu gibi gönderemezdim.

Zarfın üzerine adres bilgisini de yazıp kağıdı uzattım.Kağıtta yazan adresi görünce kadın gözlerini devirdi.Tek kişi ben değildim.

Postaneden çıkarken hiçbir şey hissetmiyordum.Demek ki bu kadarı yeterliymiş.

"Huh rahatladım be."

Hava kararmak üzereyken ellerimi cebime sokup keyifli bir şekilde evin yolunu tuttum.Şimdi sıra gelecek cevabı beklemekteydi.

KAN VE MÜREKKEP (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin