Taşan Sevgi

2.8K 180 48
                                    

   "Melih,Yağız beni neden sevmiyor?"

   "İhtiyacın var mı sevgisine." ekmek poşetinden ekmek çıkartıp tezgaha koydu.

   "Yok tabi ama-"

   "Uzatma Selim,lazım değilse uğraşma.Yağız kimseyi sevmiyor." zor kesen körelmiş bıçakla zar zor dilimleri keserken bende kahvaltılıkları masaya daha kolay götürebilmek için bir tepsiye yerleştiriyordum.

   "Sen ne zaman çıkacaksın Melih."

   "Nereye?" duraksadım.

   "Cezaevinden." kaşlarını kaldırdı.

   "He şey,hiçbir zaman." bir ürperti hissettim.

   Büyük bir hüzün kalbime nüksetmişti.Ama yüzüme hiçbir şeyin yansımadığına emindim.

   Burada kalıcı bir hayatı vardı.Bahçesi,yavaş yavaş eve dönen odası,bu kadar samimi olduğu bir müdür ve gardiyanlar...Hepsine mecburdu çünkü hayatının sonuna kadar buradaydı ve uyum sağlamalıydı.

   "Müdürle o yüzden mi aran iyi."

   "Hayır,bir tanıdık olduğu için."

   "Akraban mı?"

   "Sayılır."

   "Şanslısın o zaman." kısaca gülümsedi.Bende gülümseyecekken durdum.

   "Uyuşturucudan müebbet mi yenir be?"

   "Uyuşturucudan değil." yüzü sert bir ifadeye büründü.Eli daha sert hareket ediyordu.Başını tezgahtan ayırmadı.

   "Bir şeyler yolunda gitmedi ve ben bir çıkış yolu bulanan kadar müebbet yemiş sayılıyorum." kendi kendine konuşuyor gibiydi.

   "Melih bazen gerçekten buradakileri anlattıklarını anlayamıyorum.Özellikle de senin anlattıklarını." yaslandığım tezgahtan ayrıldım ve omzundan tutup kendime çevirdim.Göz gözeydik.Elim eline gitti ve sıkı sıkı tuttum.

   "Bana kendin hakkındaki her şeyi anlatabilirsin Melih,her şeyi dinlerim.Belki sadece anlatmak bile iyi gelebilir.Sonuçta sen benim hakkımdakileri biliyorsun,ben neden bilemeyeyim ki?Hm?" ben konuştukta gülümsemesi büyüyordu.Ama pek samimi değildi.Farklı bir gülümsemeydi bu.Elimi elinden çekmek ve uzaklaşmak istedim.

   Eğilip hızlıca boynundan öptüm ve tepsiyi alıp mutfaktan çıktım.Melih de ardımdan çıkmıştı.Bugün her zamankinden daha sesliydi.Necmi'nin bile yüzü gülüyordu.Gülenlere bakınca daha da gülüyordu.Birkaç kişi bir muhabbet döndürüyor kalan herkes de onları dinliyordu.Benimde dudağım kıvrıldı.

   Bakışlarımı masadakilerden çekip doğrudan önümdeki Melih'e baktım.O da sırıtıyordu.Ama kendi kendine sırıtıyor gibiydi.Dalıp gitti ve aklına bir şey gelmiş gibi güldü.Sanırım bu koğuş sessizken daha güzeldi.

   Kahvaltıdan sonra bulaşıkları kendi başıma yıkıyordum.Ama dalıp dalıp gitmem işimi fazlasıyla uzatmıştı.Melih iyi değildi daha doğrusu normal değildi,bir şey olmuştu.

   Kapalı mutfak kapısı açıldı ve geri kapandı.Belimi saran bir kol hissettim.Kolu kaydı ve belimin yanında durdu.Diğer elini de diğer tarafıma koyup alnını omzuma yasladı.Elleri aşağı ve yukarı belimi sıvazlıyordu.

   Köpüklü süngeri ve tabağı lavaboya bırakıp önüme döndüm,ben dönerken ellerini kaldırdı ve sonrasında daha sıkı tutup üzerime eğildi.Kollarımı omzuna koydum ve çok hafif kenetledim.Yüzünde bu sefer huzurlu ve sevimli bir gülümseme vardı.

   "Teşekkür ederim Selim her şey için." her şey derken neyden bahsettiğini anlamamıştım ama üstelememeye karar verdim.Başımı uzatıp dudağını kısaca öptüm.Diyecek bir şeyim yoktu.

    "Selim benim için en fazla ne yapabilirsin?" ani gelen soru karşısında nasıl bir cevap vereceğimi bilememiştim.

   "Yani ölmek falan gibi şeylerden mi bahsediyorsun."

   "Evet,evet ölmekten bahsediyorum.Benim için ölür müsün mesela?" sesine heyecan karışmıştı.

   "Sana bir şey mi oldu?Bugün bir farklısın."

   "Yok,hiçbir şey olmadı.Sadece bugün daha mutluyum,olamaz mı?"

   "Olur tabii neden olmasın?"

   Yutkundum ve bakışlarımı yüzünden çektim.Başını yüzüme çevirdi ve tekrar gözgöze geldik.

   "Benim için her türlü zorluğa katlanır mısın,ölür müsün?"

   "Sen?"

   "Ölürüm." duraksadım ve kaçırdığım gözlerimizi tekrar birleştirdim.

   "Bende ölürüm." ölürdüm,tüm hayatım Melih olmuştu.

   "Eğer birgün ben ölürsem arkamdan sende gel olur mu?" gözlerim genişledi.

    "Melih saçmalama bahsetme ölümden falan."

   "Sadece,bilmiyorum bensiz mutlu olmanı istemiyorum.Ben sadece seninle mutlu olabiliyorum çünkü."

   "Sana cidden bir şey olmuş." şaşkınlıkla minik bir kıkırtı döküldü dudaklarımdan.

   "Olmadı,olmadı" burnunu boynuma yaklaştırdı ve derince bir nefes çekti.Gıdıklanmıştım.

   Belki de sadece ben abartıyordum.Melih belki de sevince böyle oluyordu?

KAN VE MÜREKKEP (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin