Dumanlı Rüya

3K 190 17
                                    

   Avluda voleybol oynayanları izliyordum.Gözüm sadece oradan oraya uçuşan toptaydı.Banklar koca avluda sayılıydı,onlara da koğuşlardaki ağır abi tipler otururdu.Melih bankta yanında oturan adamla sohbet ediyordu.Daha doğrusu adam konuşuyor Melih de sürekli başını sallıyordu.Aşırı sıkıldığı belliydi.

   Yanımda oturan İbrahim'e döndüm.Başını dibine çömeldiğimiz duvara yaslamış gözlerini de kapatmıştı.

   "İbrahim sen niye böyle hayatsızsın Allah aşkına."

   Tek gözünü açtı.

   "Yahu çıkmışız dışarı bak ne güzel gökyüzü.İzle işte.Ya da ne bileyim bir şeyler konuşalım aşırı sıkıldım."

   "Melih'i izlemekten sıkıldığını pek düşünmüyorum."

   Gözlerim genişledi.

   "Kardeşim biliyorum adamı örnek falan alıyorsun ama bu kadar dik dik bakılmaz.Yanlış anlaşılacak.Buradakilerin ne kadar dengesiz olduğunu biliyorsun,uğraştırma bizi."

   Utanmıştım ama dayanamayıp tekrar Melih'in olduğu tarafa baktım.Bana bakıyordu.

   Eliyle gelmemi işaret ettiğinde başkasına yapmış olması ihtimaline karşın etrafıma bakındım.Kimse yoktu.Tekrar ona döndüğümde ayağa kalkmıştı.Tekrar gözgöze geldiğimizde işaret parmağımı 'ben mi?' anlamında  kendime çevirdim.Sinirlenmeye başlıyor gibiydi.Avludan ayrı duran arka tarafa ilerliyordu.Gardiyanlar görüyordu ama bir şey demiyorlardı.Yerimden kalkıp hızla onu takip ettim.

   "Nereye" dedi İbrahim ani kalkışımdan ürkmüş bir sesle.

   "Melih çağırdı." gözlerini tekrar kapatıp geriye yaslandı.

   "Hasbinallahhh"

   Arka tarafa geçmek için iki duvar arasındaki dar bir alandan geçmek gerekiyordu.Koşarcasına attığım büyük adımlar sonunda yetişebilmiştim.Arkası dönük duvarın sonuna doğru yürüyordu.

   Arka taraf muhtemelen gardiyanların molalarda geldiği bir yerdi.İki tane çardak ve çöp kutusu dışında pek bir şey yoktu.

   Melih bir şey demeden çardaklardan birine oturdu ve elindeki daha önce fark etmediğim sigara paketini açıp bana uzattı.Oturup içinde bir tane aldım.Bir dalda kendi dudaklarının arasına koyup çakmakla yaktı.

   "Bakayım koluna" tutup kolumu kendine çekti ve kabukları dökülmeye başlamış dövmeye baktı.Bende diğer elimle zorla da olsa sigaramı yaktım.Parmaklarını dövmenin üzerini hafifçe gezdirdi.Karnım ağrımaya başlamıştı.

   "Güzelmiş" tepkisi az gelmişti.

   "Baş harfini yaptırdım." muhtemelen bildiği şeyi iyice kavraması için söyledim.Sonuçta onunla ilgili kalıcı bir şeydi.Tabikide çocuklar gibi el çırpıp teşekkür etmesini beklemiyordum ama biraz üzmüştü.

   "Bende"

   "Bende ne?"

   "Bende aynı dövmeden yaptırdım Şemo'ya"

   Hafif çatılı kaşlarım tekrar eski haline geldi.Dediği şeyi zar zor idrak ettikten sonra gözüm katladığı gömleğinden gözüken alt kollarına kaydı.Hafifçe güldü.

   "Boşuna arama bulamazsın."

   "Göğsünde falan mı?"

   Normalde yapmayacağım bir şeyi yapıp gömleğinin yakalarını tutup kendime çektim ve açıklıktan göğsüne baktım.Yok gibiydi.

   Melih benim için çok özeldi ama aynı zamanda ondan çok çekiniyordum.Kimi zaman yanında rahatça oturamazdım bile.Normalde böyle bir insan olmadığıma emindim.Örgütte iken astığım astık kestiğim kestik dolaşırdım.Akıl sağlığımı bir nebze de olsa sabit tutabilmemin sebebi belki de bu küçük otoriteye sahip olmamdı.Bu ben değildim.Melih'in yanında ben ben değildim.

   Onun benimleyken nasıl hissettiğini bilememek ayrı bir işkenceydi.Yüzü tamamen sabit ve çoğu zaman sessiz.

   "Merak etme göstereceğim.Ama burada olmaz."

   Zihnim pis düşüncelerle dolup taşıyordu.Umarım vücudum şuan bu düşüncelere tepki vermezdi.

   "Akşam göreceksin."

   Bu hiç yardımcı olmuyordu.

   "Akşam ne göreceğim?" ne dediğimi bilmiyordum.Bedenim kendini tutmuştu ama ağzım...

   Yüzünü bana dönmeden yan bir bakış attı ve sırıttı.

   "Dövmeyi Selim,dövmeyi."

   Hızla önüme döndüm ve çakmağı elimde çevirmeye başladım.Gözlerim yavaşca tekrar yüzüne döndü.Ne kadar oldu bilmiyordum ama yüzüne dalıp gitmiştim.Hiçbir şey yapmadan sadece sigara içiyorduk.Bu bile içimi kıpır kıpır etmişti.

   "Çok mu aşıksın bana" farkındaymış ona baktığımın.

   "Dalmışım biraz" içemeden yanan sigarayı masaya bastırıp önüme döndüm.

   "Daldın bayağı gerçekten." Melih'i ne zaman bana takılırken görsem aklım karışıyordu.Ve ne zaman koğuşta yüzüme bakmazken görsem yine aklım karışıyordu.

   Bir şey söyleyemiyordum.

   "Akşam sana dövmemi göstereceğim.O odada.Yemek falan da yeriz."

   Gözlerimi ona çevirdim.Triplenmek istiyordum naz yapmak istiyordum ama bunlar bana fazla tersti ve tavrımı başka yollarla koymalıydım.

   "Olur da yemeği nasıl halledeceksin?"

   "Ayhan yapar."

   "Ayhan hayatta yapmaz" çok üşengeçti.

   "Para vereceğim zaten" gülümsedim.

   "Yapar o zaman" ama bir o kadarda paragözdü.Yeterince parası sürekli olurdu ama daha fazlasını istediği için para karşılığında koğuştakilerin  yerine nöbetçi olur çamaşırlarını yıkardı.Ama asıl parayı ona acıyıp veren Yağızdan alırdı.

   "Melih biz neyiz." trip,naz bana ters dedikten sonra bu soruyu sormak beni yerin dibine sokmuştu.

   "Ne olmamızı istersin?"

   "Melih sen benim seninle olmak istediklerimden çok daha ötedesin,çok daha fazlasın.Sadece ben bunun tek taraflı olmasından korkuyorum.Nasıl anlatacağımı bilemiyorum,tarif edemiyorum anla işte."

   "Yazı yazarken her şeyi anlatabilen sen şuan iki kelimeyi zor yan yana getiriyorsun ya,tutup seni içime sokasım geliyor."

   Yüz hatlarım yumuşadı ve yüzüne baktım.Gerçeklik sorgulaması yapmak zorundaydım.Kolumu uzatıp yavaşça tek koluna sardım.Bir yandan yüzüne bakıyordum ki en küçük mimik değişiminde hızla kolumu çekerdim.Ama hiçbir şey yapmadı.Bir süre öyle kaldıktan sonra diğer kolumu da uzatıp koluna sarıldım.Dudağının kenarı yavaşça kıvrılıyordu.En sonunda yanağımı da omzuna yaslayıp gözlerimi kapattım.

   "Git koğuşa ben seni çağırttıracağım." yanağımı omzuna sürttüm.

   "Biraz daha kalayım böyle."

   "İyi,kal." kollarımı koluna daha sıkı sardım ve dudaklarıma uzattığı sigarayı kavradım.
  

  

KAN VE MÜREKKEP (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin