Kuru Yapraklar

6K 353 38
                                    

   Bir ay olmuştu.Tam bir aydır düzenli olarak mektuplaşıyorduk.İki günde bir mektup yazıp mektup okuyordum.Kenan bu durumdan hiç hoşnut değildi.Korkuyordu.Bende korkuyordum ama kendime engel olamazdım bu saatten sonra.Kenan umrumda değildi.İçten içe birbirimizi hiç sevmezdik zaten ama katlanmaya mecburduk.

   Yatağıma yan yatmış elimdeki kağıdı okuyordum.Her mektupta bir çiçek vardı.Her renk,her çeşit kendi ektiği çiçeklerden.Artık gelen her mektupta ilk önce çiçeğe bakıyo en son yazılanları okuyordum.Sadece yazılarını incelemek bile hoşuma gidiyordu.Yüzünü bile bilmediğim birisi istemeden hayatımın tam merkezine yerleşmişti.

   Kağıdı bırakıp yerimde doğruldum.Ne kadar süredir uzandığımı bilmiyordum.Masama oturdum ve çekmeceyi açtım.Yığınla duran çiçeklere bakıp gülümsedim.Çiçekleri bu kadar sevdiğimi bilmiyordum.Her mektupta onun hakkında yeni bir şeyler öğrenirken kendimle de yeniden tanışıyordum.

   Kırmızı gelinciği yavaşça elime alıp masanın üzerine bıraktım.Dokunmuyor sadece masanın üzerinden inceliyordum.Kıyamıyordum ki dokunmuyordum.

   Bir dahaki mektupta bir resmini isteyecektim.Ama o da isterse? Gönderebileceğim bir resmim bile yoktu.Düşüncelerimi ev telefonunun sesi böldü.Hızla ayaklanıp telefonu açtım.Tanıdık kadın sesiyle kaşlarım çatıldı.

   "Polis yerlerinizi öğrenmiş olabilir.Tüm grupların yerini değiştiriyoruz."

   Hassiktir...

   "Yarım saat içinde toparlanıp kapıya gelecek araca binin,sizi yeni yerinize götürecek.Ayrıca bodrum girişlerinin kapalı olduğundan emin olun, yanınıza silah almayın."

   "Anlaşıldı."

   "Bizzat patronun emridir.Özellikle de senin için Selim.Sakın yanlış bir şey yapmaya kalkma."

   "Kes sesini" telefonu hızla kapatıp odama koştum.Gözüm hiçbir şeyi görmüyordu sadece mektupları koyduğum dosya için aranmaya başlamıştım.Yatağın altından ucunu gördüğüm an kaptım ve tüm kağıtları yere döktüm.Zamanla yarışıyordum ve hızlı olmalıyım.Onlarca kağıt arasından aradığımı bulup hırkamı kapıp evden çıktım.En yakın telefon kulübesine koşup kapıyı açtım.Telefonu kapıp kulağım ve omzumun arasına sıkıştırdım. Nefesimi düzene sokmaya çalışırken titreyen bir elimle cebimden çıkardığım kağıdı düzeltmeye çalışırken diğer elimin parmaklarını rakamların üzerinde gezdiriyordum.Numarayı girdikten sonra telefonu düzeltip kulağıma dayadım ve açılması için dua etmeye başladım. Kağıdı da arka cebime tepmiştim.Çalıyordu ama ses yoktu.Sabrım tükenmeye başlamıştı.Eğer açmazsa her şey biterdi ve elimden bir şey gelmezdi.Çünkü yeni evin şehir dışında olduğunu ve telefon erişimimin olmayacağını tahmin edebiliyordum.Beklemeye devam ettim.Saniyeler geçmiyordu.

   Sonuçta hapishanedeydi ve telefonu açabilme ihtimali düşüktü.Nefesimi tutuyordum.Etrafı yokladım ve şüpheli bir durumun olup olmadığını kontrol ettim.Kimsenin olmadığından emin olduktan sonra tekrar önüme döndüm.

   "Hadi ulan..."

   Tam umudumu kesmek üzereyken telefon açıldı.Kıpırdamadan bir şey demesini bekliyordum.Nefesimi yavaşça verip yutkundum.Sonunda beklediğim cevap geldi.

   "Alo?" tetikte bir şekilde cevap verdiği çok belliydi.

   "Melih benim,Selim."
  
   "Haa öyle desene ya korktum bir an haha"

   "Bak çok vaktim yok sadece taşındığımı haber vermek için aramıştım.Adresim değişecek o yüzden mektup yazsan ulaşmaz bana.Ben sana yazdığım zaman öğrenirsin adresimi."

   "Hmm anladım.Aslında telefonda konuşmak daha iyi gibi,böyle mi devam etsek?"

   "Telefonum yok benim.Telefon kulübesinin birindeyim.Zaten kapatmam gerekiyor." duraksayıp memnun olmadığını belli eden bir sesle devam etti.

   "Tamamdır kardeşim,kendine iyi bak o zaman.Kapatmam lazım."

   "Tamam" gülümseyip telefonu kapattım ve gerisin geri eve döndüm.

   Kapıdan girdiğimde Kenan'ı bodrum kapısını kilitlerken gördüm.Sırt çantasını sırtına takmıştı ve gergin olduğu belliydi.

   "Hızlı ol,birazdan gelirler bizi almaya" sırtı bana dönükken söylemişti.

   Kafamla onaylayıp odama girdim ve yerdeki kağıtları hızla dosyasına geri koydum.Çiçekleri zarar vermeden götürmem mümkün değildi.Bunu bilerek onlarıda bir şeffaf dosyaya koyup çantama yerleştirdim.Beş dakika sonra araba gelmişti ve bizi bekliyordu.Salona girerken Kenan'da merdivenlerden aşağı iniyordu.Birbirimize bakmadan evden çıktık ve arabanın arka kapısını açıp hızla girdik.Şoför beklemeden sürmeye başladı.

   Yol boyunca tek kelime etmedi kimse.Başımı arkaya yaslayıp gözlerimi kapattım ve sadece aceleden fark edemediğim Melih'in sesini düşünmeye başladım.İleride daha çok duyabilmeyi diledim.Belki de görüşüne bir şekilde giderdim kim bilir?Ya da çıktığı zaman buluşma imkanımız olurdu...

KAN VE MÜREKKEP (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin