Mor Çiçek

6.8K 435 33
                                    

Aradan iki gün geçmişti.Aynı şehirde olduğumuzdan mektubun ona hızlı ulaşacağını biliyordum.Kafamda hala sahte olduğuna dair düşünceler vardı.Sahte olduğu ortaya çıksa bile mektupları göndermeye devam edecektim.Hatta bu şekilde daha kolay gönderirdim.

Odamın kapısının çalınması ile kafamı koyduğum masadan kaldırdım ve kapıyı açıp giren Kenan'a baktım.Elinde bir zarf vardı.

"Sana gelmiş" dedi elindeki zarfı işaret ve orta parmağının arasında sallarken.

İçime bir heyecan dolmuştu.Sanki 6 yaşındaki bir çocuktum ve zarf bir şekerdi.İstiyordum.

Erken cevap gelmesini bekliyordum ama bu kadar erken olacağını beklememiştim.Yerimden kalkıp mektuba elimi uzattım tam tutacağım zaman elini kaldırdı ve almamı engelledi.

"Böyle boş işlerle uğraşma."
"Sanane lan ver işte."
"Adresimizi açık etmek mi istiyorsun?Yerimiz öğrenilirse ne olur biliyor musun ha?"

Haklıydı.Zar zor bu evi bulabilmiş ve izimizi kaybettirebilmiştik.Son işte şansımız pek yaver gitmemiş ve yakalanma tehlikesi atlatmıştık.

Hiçbir şey dememiştim sadece zarfı bana verip odadan çıkmasını istiyordum.Sıkıntılı bir nefes vermiştim.Sonuçta başta onun ortaya attığı bir durumdu bu mektup işi.Ki o da kayıt yaptığım gün aslında yapmayacağımı düşünerek odadan ayrılmıştı.Ama yapmıştım işte.

"Tamam ver artık şunu."
"Ne dediğimi anlamadın mı oğlum sen ha?Mahvoluruz diyorum."
"TAMAM LAN VER ŞUNU!" daha fazla katlanamayarak sesimi yükselttim,bileğini tutup kağıdı çekip aldım.Arkamı dönüp yatağıma ilerlemeye başladım.

Küfür ede ede kapıyı çarpıp odadan çıktı.Umurumda değildi.Tek odak noktam elimdeki buruşmuş zarftı şuan.Yatağa oturup sırtımı soğuk duvara yasladım ve zarfı hızla açıp yıpranmış kağıdı elime aldım.Dikkatimi çeken ilk şey "Sevgili Selim" şeklinde başlayan hitap kısmıydı.Sebepsizce kıkırdadım.
Kendi mektubuma uzun uğraslar sonucu bir hitap şekli bulamadığım için koymamıştım ama o aklına ilk gelen şekilde yazmıştı.

Sonrasında güzel el yazısı gözüme çarpmıştı.Hafif italik,ince,düzgün ve okunaklı...Bense heyecandan titreyen ellerimle dalgalı dalgalı yazmıştım.Şimdi düşünüyorum da okuyabilmiş miydi acaba?

Aklıma küçükken sınıfta herkesin yazısına hayran kaldığı o çocuk geldi.İsmi Tuğraydı.Polis çocuğuydu ve yanımda oturup sürekli babasının neler yaptığından bahsederdi.Yazıları gibi çok narin ve inceydi.O bana güzel yazı yazmayı öğretirdi bende onu korur,okul çıkışları hep evine bırakırdım.Evini kıskanırdım,adını,kalemlerini,giysilerini kıskanırdım.Ama en çokta babasını kıskanırdım.Her zaman babası gibi bir insan olmak isterdim.

Son olarak bir şeyi daha hatırlamıştım.Babam,elinde bir silah ve Tuğra'nın babası...

Mektubun en alt kısmına çizilmiş mor bir çiçek vardı.Çok güzel çizilmişti.Parmaklarımı üzerinde gezdirdim bir süre.Mektupta yazılanlar çok samimi ve içtendi.Kısaca hırsızlıktan içeri girdiğinden,bahçecilikle uğraştığından,benim gibi vücudunun dövmelerle kaplı olduğundan,cezasının bitmesine çok az kaldığından bahsetmişti.Özgürlüğü kısıtlanmış olmasına rağmen halen bir hayata sahip olması beni çok etkilemişti.Bu kadar naif bir insanın neden suç işlemiş olabileceğini tahmin edemiyordum.Kendisi bahsetmediği sürece sormamaya karar vermiştim.Ayrıca bana verdiği birkaç nasihatte beni mutlu etmişti.

En sona bir numara yazmıştı
"Bu numaradan istediğin zaman bana ulaşabilirsin."

Anlaşılan içeriye gizlice telefon sokmayı başarmıştı.Numarayı kullanmayı düşünmüyorum.Mektup yazmanın bana verdiği kısa süreli özgürlükten yararlanmaya devam etmek istiyordum.

Mor çiçek çizimine son kez bakıp yatakta ayaklarımı uzattım.Zarf sürüklenip aşağı düşmüştü.Eğilip zarfı yerden kaldırdım.O sırada içinden bir şey düşmüştü.Elimi uzatıp düşen şeyi aldım.Beni neden bu kadar mutlu ettiğini bilmediğim bir şekilde elimdeki muhtemelen bir kitabın arasına sıkıştırıp kuruttuğu mor çiçeği dakikalarca inceledim.

KAN VE MÜREKKEP (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin