Açık Kapılar

2.8K 178 11
                                    

   Yat saatine çok az kalmıştı.Gözüm sürekli koğuşun demir kapısındaydı.Kimisi son çayını içiyor kimisi üzerini değiştiriyor kimi ise çoktan uyumuştu.Bense yatağımda oturmuş bacaklarımı kendime çekmiş oturuyordum.

   Gergindim,izleniyordum.Varlığını kendime sürekli unutturmaya çalıştığım adamın benden ne kadar uzaktaki bir ranzada olsa da sırtımdaki delici bakışlarını hissediyordum.Omzumun üzerinden baktığımda yerinden kalktığını gördüm.Ürpertiyle kafamı hızla önüme çevirdim.Ona git diyemiyordum.Yanıma oturdu.Yüzüne baktım.Hüzünlü bir bakışı vardı,biraz afallamıştım.

   "Melih ile çok yakın oldunuz ha?" yutkundum,farketmiş miydi?

   Herkes benim Melih'e çok hayran olduğumu ve bu yüzden peşinden ayrılmadığımı düşünüyordu.Melih ise işlerine yardım etmem için beni sürekli yanına çağırıyordu falan.

   Buradaki insanlar beni çok şaşırtıyordu.Sürekli filmlerde gördüğüm cezaevi ortamı asla yoktu.Herkes sessiz,kendi halinde.Sanki meslekleri buymuş ve memnun değillermiş gibiydi.Birazdan mesaileri bitecekti ve evlerine döneceklerdi.

   "Selim yapma bunu kendine." sürekli titreyen ve acı dolu sesi gitmiş yerine daha sağlam ve derin bir ses gelmişti.Gerçek Necmi bu muydu?Ama sesi çok geçmeden tekrar bozuldu.Elleri titremeye başladı.Hırkasını avuçlarına alıp sıktırdı.Çok hafif ileri geri Ürkmüştüm ama merak ediyordum.

   "Melih konuşmaz,anlatmaz.Sadece bakar sadece susar,sadece...sadece aklından neler geçtiğini gerçekleştirdiğinde küllerinden yaşandığını anlarız.Acısını çeken ölür izleyen o acıya ortak da olamaz.Sadece külleri görürüz.Yananın küllerini görürüz,ucuşan küller nefesini keser."

   Tek kelime anlamıyordum.

   İbrahim kendi kendine fısıldamaya başlayan Necmi'nin önünden geçip karşımdaki Melih'in yatağına oturdu.Gözü Necmideydi.

   "Yine başladı külleri anlatmaya."

   "Ne külü bu bahsettiği?"

   "Bilmem,yıllar önceki yangınla alakalı herhalde.Başlar birazdan Yakup diye sayıklamaya."

   "Yakup kim?"

   Bakışlarını bana çevirdi.Kaşları hafifçe çatıldı.

   "Ne bileyim.Bazenleri Melih'e Yakup der.Nefretle bakar Melih'e.Benzetir herhalde onu Yakup'a"

   Bir anda kapanan ışıkla sesler de kesilmişti.İbrahim'in kalktığını yatağın gıcırtısından anlamıştım.

   "Allah rahatlık versin."

   "Sanada"

   Melih'in gelmeyeceği düşüncesi yavaş yavaş zihnime düşüyordu.Tam o an kapı büyük bir gıcırtıyla açıldı.Bir kaç kişi ne olduğunu görmek için yatakta doğrulmuştu.

   Gardiyan bana eliyle 'gel' işareti yaptığında aniden yerimden kalktım.Koşar adım koğuştan dışarı çıktım.Gardiyanın kapattığı kapıyla zihnimi dolduran koğuş homurtuları ve Necmi'nin gittikçe yükselen 'Yakup' inlemeleri bir anda kesildi.Derin bir nefes aldım ve gardiyana baktım.Elime bir anahtar tutuşturdu ve arkasını dönüp yürümeye başladı.Ters yöne gidiyordu bu da kendi başıma odaya gitmem gerektiği anlamına geliyordu.

   Sorgulanacak çok şey vardı ama zihnim fazla kalabalıktı.En alt kattaki odaya giderken kalbimin ritminin bozulduğu hissediyordum.

   Bir anda gözüm yanından geçtiğim çıkış kapısına kaydı,adımlarım yavaşladı.Sonuna kadar açıktı,normalde nöbet tutması gereken gardiyanlar yoktu.Duraksadım.Tamamen kapıya döndüm.Büyük bahçeli cezaevinin çıkış kapısı da açıktı.Avlunun bahçesi de açıktı.Hepsi açıktı?Doğru görüp görmediğimi sorgulamak için gözlerimi kırpıştırdım.Büyük bahçenin çıkış kapısında bir araba vardı.Yavaşca kapıdan çıktım ve merdivenlerde beklemeye ve izlemeye başladım.

   Arabanın farları sisli havayı delip geçiyordu.Bir anda kapandılar.Arabanın kapısı açıldı ve içerisinde uzun,geniş omuzlu bir adam indi.Nefesimi tutmuştum.Dikkatlice onu izliyordum.Adamın vücudunda hiçbir şeyi seçemiyordum.Sadece karanlık bir silüet olarak görünüyordu.Başındaki şapka ve üzerindeki uzun kaban kolayca ayırt edilebiliyordu.Sadece dikiliyordu ve doğrudan bana baktığına emindim.

   Geldiğim yöne baktım,geri dönmeli miyim diye düşünmeden edemedim.Geri önüme döndüğümde adam arabanın arka kapısını açtı,tekrar önüne döndü ve beklemeye başladı.Benim için mi açmıştı o kapıyı?Etrafıma bakıp kimsenin olup olmadığını tekrar kontrol ettim ama kimse yoktu.

   Nefesim hızlanmaya başlamıştı.Adımlarım ileri ya da geri gitmek için karar veremiyordu.En sonunda geri geri adımlayıp binaya girdim,karanlık ve uzun koridor boyunca koşmaya başladım.Tam o sırada yüksek bir sesle kapanan büyük giriş kapısını duydum.Bu bana belki de elimden kaçan bir fırsatı kanıtlamak için bir bilgilendirmeydi.Belki de o boktan yaşama geri dönmem için bir uyarıydı.Gelmek istediğim kapının önüne geldiğimde içimde bir rahatlama hissettim.Kapıyı hızlıca açıp tekrar ardımdan kapattım.

   Odaya göz gezdirdiğimde küçük bir yemek masası olduğunu farkettim.Tabaklarda yemekler vardı.Kadehlere şarap doldurulmuştu.Her şey çoktan  sunulmuş gibi gözüküyordu.Ama Melih yoktu.

   Kendimi kötü hissetmiştim.Belki de fazla oyalandığım için gitmişti.

   Odanın bir ışık sistemi yoktu.O yüzden oda sadece pencereden gelen ayışığı ile aydınlanıyordu.Garipsemedim.

   Masaya yürüdüm ve sandalyelerden birine oturup beklemeye başladım.

   Yapabildiğim en iyi şey olan şey,oturup saatlerce beklemek...

KAN VE MÜREKKEP (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin