Köşe Kapmaca

4.2K 251 29
                                    

Medya:Selim

Sabah herkesten erken kalkmıştım ama yataktan kalkamıyorum.Kalksam ne yapacaktım bilmiyordum o yüzden diğerlerine ayak uydurmak zorundaydım.Gömlek ve pantolon rahatsız ediyordu ama yapabileceğim bir şey yoktu.En üstten iki düğmeyi açıp yana döndüm.Melih sırtı bana dönük uyuyordu.Hala inanamıyordum burada olduğuna.Ona sormak istediğim çok şey vardı.Çok uzun zaman sonra bir arkadaşım olmuştu ve arkadaşların yaptıkları şeyleri yapmak istiyordum.

Cezaevinde bulunuyor oluşumu hala idrak edememiştim.Sadece mahkemeyi ve sonucu bekliyordum.En çokta arkamdan neler yaşandığını.

İbrahim karşı sıradaki yatağından kalktı ve etrafa bakmadan gözlerini ovuşturup tuvalete ilerledi.Arkasından bende kalktım ve kapıyı açıp içeri girdim.İbrahim uykulu halinden sıyrılıp şokla bana baktı.

"Yavaşşş"

"Kusura bakma kardeşim.Öyle bir gelip göreyim dedim."

"Zaten dört duvar arasında birbirimizden başkasını görmüyoruz.İçeri gelince de görürsün." çeşmeyi açtı ve dudaklarını kıpırdatarak ellerini yıkamaya başladı. Abdest almaya kalktığını o an anlamıştım.

"Pardon,ben içeri geçeyim o zaman" kaşlarını çatarak kafasını yana çevirdi ve yüzünü yıkamaya başladı.

Tuvalet kapısını kapatıp ranzama döndüm.Melih kalkmıştı ve yatağında oturuyordu.Kendine gelmeye çalışıyormuş gibi bir hali vardı.Dudaklarım kıvrıldı ve gidip yatağıma oturup ona döndüm.Dirseklerimi dizime koyup eğildim ve dik dik yüzüne bakmaya başladım.

Farkedince yüzünü sıvazlamak için götürdüğü elleri yarıda kaldı.Sadece gözlerini bana çevirdi.Gülümsemem büyüyünce kafasını da bana döndürdü ve tek kaşını kaldırdı.

"Hayırdır bilader.Ne sırıtıyon?"

"Melih değil mi senin ismin?"

"Ee" oda bana dönüp benimle aynı şekilde oturdu ama sinirli görünüyordu.Tek yanlış cevabımda fişimi çekecek gibiydi.

"Melih Hancıoğlu?"

"Kardeş derdin neyse söyle,görelim."

"Memnun oldum." yüzü garip bir hal aldı.Sırtını dikleştirdi ve tuvaletten çıkıp seccadesini seren İbrahim'e döndü.Gözgöze geldiler.Başıyla beni gösterdi 'ne ayak bu' dercesini kafasını salladı.İbrahim ellerini kulak hizasında kaldırıp namaza başlarken omzunu 'ne bileyim' anlamında kaldırıp indirdi.

"Deli Necmi kendine çırak aldı da haberimiz yok." yataktan kalktı ve o da tuvalete gitti.

Tanımamıştı.Belki sesimden tanır diye düşünmüştüm,tanımamıştı.Eninde sonunda tanıyacaktı.Birden söylemek istemiyordum.Sonuçta neden birden benimle konuşmayı kestiğini hala bilmiyordum.Kaşlarım tekrar çatıldı.Bunu unutmuştum işte.

Yarım saat kadar sonra herkes uyandığında hala yatağımda oturuyordum.Kimisi traş olmak için banyoya gitmişti kimisi hala giyiniyordu.Yaka paça getirdiklerinden yanımda hiçbir şeyim yoktu.Yapmam gereken hiçbir şey de yoktu.

Diğerleriyle ilgilenmeyi bırakıp tam karşıdaki diğer ranzaya döndüm.En sondaki karşılıklı iki ranzaydı ve alt kat olduğu için nispeten daha karanlıktı.

Bir çift göz bana kilitlenmiş bakıyordu.Bembeyaz saçlı ve hafif kilolu adam gözlerini kırpmadan bana bakıyordu.Herkes bir şeylerle uğraşırken o sadece köşesine sinmişti.Bacaklarını kendine çekmişti ve ellerini dizlerine koymuştu.Sonrasında onun dün gece Melih ile birlikte gelen diğer adam olduğunu hatırlamıştım.Belki de gerçekten delidir.

Gözlerimi ondan ayıramıyordum.Birbirimize kilitlenmiş bakıyorduk.İfadesiz yüzünde bir şeyler değişmeye başlamıştı.Kaşlarının uçları yukarı kalkmaya başlamıştı.Ağlamak üzereymiş gibi kaşları eğilmişti.Onun adına üzüldüm.Belkide benden bu şekilde yardım istiyordu.

Omzumu biri dürtüyordu.Bir anda kendime gelip yanımda dikilmiş adama baktım.

"Ha?Efendim?"

Ülkücü bıyıklı sarışın bir adam başımda dikilmiş omzumu çıkarırcasına dürtüyordu.

"İsmin neydi koçum senin."

"Selim abi"

Arkasını döndü ve masayı hazırlayan zayıf adama baktı.

"Yaz Abdullah Selim'i en sona"

"Abi Ayhan benim ismim."

"He Abdullah."

Önüne döndü.

"Kalkta bir şeyler ye."

"Ne listesi abi bu?"

"Nöbetçi listesi"

Başımla onaylayıp kalabalık masada boş bulduğum bir sandalyeye oturdum.Herkes gibi tabağıma kahvaltı koyarken gözlerimle bir yandan Melih'i arıyordum.Görüş açıma girdiği an başımı önüme döndürdüm.

İsmimi öğrenmiş olması gerekiyordu.O halde neden hala hatırlamamıştı.

Tüm gün köşe kapmaca oynamıştık.Sürekli gözgöze geliyorduk ama o bundan pek memnun değil gibiydi.

İbrahim'in yanında oturmaktan başka yapabileceğim bir şey yoktu.Yanından kovmuyordu,hiç konuşmuyordu.Sessiz bir arkadaşlık kurmuştuk.

"Burada avluya çıkma saati ne zaman?"

"İki günde bir yarım saat"

"Bugün var mı?"

"Dün vardı."

Dönüp Melih'e baktım.Birkaç dakika sonra kalkıp kapıyı çaldı ve kapı açılınca dışarı çıktı.

"Bu her zaman böyle kafasına göre çıkabiliyor mu?"

"Çıkıyor."

"Ne için?" ilk geldiğim günde muhtemelen kafasına göre çıktığı bir gündü.

"Müdürle işi oluyor."

"Ne işi?" gözlerini çevirip sinirli bir bakış attı.

Yanından kalkıp yatağıma gittim ve gözlerimi kapatıp düşüncelere daldım.Sadece bir an aşağıya baktığımda Necmi'nin yine bana baktığını görmüştüm.Bu sefer bakışlarını kaçırmıştı.

KAN VE MÜREKKEP (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin