İYİ OKUMALAR
10. 10. 2014 Ata şehit olmadan üç gün önce, Ağrı.
"Anlat bakalım," dedi Ata karşısında oturan Batur'un kara gözlerini gözlerine sabitlerken. "Neyi anlatayım Ata?" Batur'un donuk sesi Ata'da hiçbir şey ifade etmedi. Alışmıştı çünkü o Batur'un bu hallerine. Sert, kaba, umursamaz, küfürbaz biri olmasına alışmıştı. "Aptal değilim Batur."
"Onu biliyorum zaten," dedi Batur ve önündeki rakı dolu olan kadehi alıp bir yudum içti. "Umay'a karşı bir şeyler hissettiğini biliyorum." Ata'nın dediği şeyle Batur'un masaya kadahi koymak için uzattığı eli havada kaldı. Masada olan bakışlarını kardeşinin gözlerine dikti. Bakışları sert değildi, aksine şaşırmıştı. Kardeşinin zeki olduğunu biliyordu ancak iyi bir izleyici olduğunu bilmiyordu. Bilse bile Batur ona bir şeyler fark ettirmemek için oldukça çaba sarf etmişti. Kardeşi buna rağmen bunu gördüğü için ona tekrardan ve tekrardan hayranlık duymuştu.
"Saçmalama Ata," dedi ve elindeki kadehi masanın üzerine koydu. Gerilmişti, hemde çok. "Dürüst ol Batur!" Ata'nın sesi sinirli olduğunu her halinden belli ediyordu. Ancak bu sinir Batur'un kardeşine hissettiği ilgiden değil, Batur'un ona dürüst olmamasından dolayıydı.
Gözlerini kaçırdı Batur, duruşunu dikleştirdi. Utançtan yüzü kıpkırmızı olurken aynı zamanda mahçuptu. Kardeşim dediği adamın, kız kardeşine aşık olduğu için mahçuptu. Defalarca demişti kendine, "O senin arkadaşının kardeşi Batur, bu yüzden seninde kardeşin. Kendine gel." Diye uyarmıştı ancak başaramadı. Gözlerini her kapattığında sadece ekranda gördüğünü kızın gülüşü geliyordu gözünün önüne. Masmavi gözleri ona parlıyordu sanki beni unutma dermişcesine.
Her gözünü kapattığını aklına gelen bu kızı nasıl unutabilirdi ki? Nasıl aşık olamazdı?
Kızın kokusunun neye benzediğini öğrenebilmek için her Ata ve Umay görüntülü konuştuğunda kızın odasında, makyaj masasının üzerinde duran ve bulanık görünen eşyaları aklına not edip daha sonra internetten araştıran ve kızın kokusunu bulabilmek için günlerini harcayan, daha sonra o kokuyu baş ucuna koyan Batur nasıl unutabilirdi ki o kızı?
Unutamazdı.
"Tamam," dedi Batur ve az önce bakmaya utandığı Ata'nın gözlerine baktı. "Çok seviyorum." Korkusuzca söyledi bu iki kelimeyi Batur. Cesareti vardı çünkü. Bu adamdan gelecek her şeyi kaldıracak yüreği vardı.
Tamamen Umay'a ait olan bir yürek.
"Ne zamandan beri?" Dedi Ata ve elinde tuttuğu rakı kadehinden büyük bir yudum aldı. Yüzü kıpkırmızı olmuştu Ata'nın. "Umay 15 yaşına bastığında bir şeyler hissetmeye başladığımı anladım, ilk başta kabullenemedim ama daha sonra kabullendim. Bu kıza sadece yüreğimi değil, canımı istese onu bile vereceğimi kabullendim."
Duyduğu şeyler karşısında şaşırdı Ata. Kardeşinin daha önce bir kız için bu şekilde konuştuğunu duymamıştı, hatta bir kıza yan gözle baktığını bile görmemişti. Aslında Batur'un böyle cümleler kurabileceğini bile düşünmemişti, bilmiyor sanıyordu.
"Açık olacağım," dedi Ata ve arkasına yaslandı. Evet, Umay'ı kıskanıyordu hemde çok ama onun en iyisini yaşamasını da istiyordu ve biliyordu ki, Batur onun için en iyisi. Eğer Umay'ın yanında Batur varsa, Ata'nın gözü arkada kalmazdı. "Benim ne kadar kıskanç olduğumu biliyorsun Batur," dediğinde Batur sadece gözlerini kapatıp açmakla yetindi. "Siz birbinize aşık olmayın diye Umay'a seni göstermedim ancak sen Umay'ı gördün ve aşık oldun," Son cümleyi söylerken oldukça zorlandı Ata. Kıskançlık krizi geçirecek kıvama gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BOYNUMDAKİ AKINCI
Teen Fiction"Bir değil, bin tane kalbim olsa bile ben bu gönlü gene sana kaptırırdım be güzelim."