¹⁵

494 44 4
                                    

.........

Herkese merhabalar diliyorum. Uzun zamandır yoktum, bunun için kusura bakmayın.

Bugün bana göre oldukça uzun bir bölümle karşınıza geldim. Umarım okurken zevk alırsınız ve bölüm beklediğinize değen bir bölüm olur.

Herkese İYİ OKUMALAR, satır aralarına yorum atmayı unutmayın, seviliyorsunuz.

Yazım yanlışları vardır kusura bakmayın 🙏🏻

..........

“Yarın yola çıkacaksınız.” dedi Serhat Müdür. Başımı aşağı yukarı sallarken derin bir nefes aldım. Hem kendi içimi, hemde Batur'un içini rahatlatmak adına o soruyu sordum.

“O köye sadece ben ve Efnan mı gideceğiz? Yanımıza birini yollamayacak mısınız? Ya da ne bileyim, orası kesinlikle güvenli bir yer mi?” Serhat Müdür yavaşca başını sallarken konuştu: “Orası gayet güvenli bir yer, neden böyle düşündün anlamadım?”

“Siz oranın güvenli olduğunu düşünüyor olabilirsiniz ama asker olan arkadaşım öyle düşünmüyor.”

“Hangi asker arkadaşınız?”

“Yüzbaşı Batur Kaan Akıncı. Arkadaşınız olan Albay Mehmet Yılmaz'ın emrinde olan bir asker. Eğer o orası güvenli değil diyorsa değildir.” Batur'un sözüne fazla mı güveniyordum ben? Sonuçta onun sözünden başka bir kanıt yok elimde ama bana neden yalan söylesin ki?

“Peki, bu konuyu Albay ile konuşacağım.” dedi Serhat Müdür hoşnutsuz bir yüz ifadesi ile. Şimdi sıra ikinci soruya gelmişti.

“Neden biz? Yani, neden başka bir doktor ve hemşire değilde biz?” dedi Efnan. Serhat Müdür derin bir nefes aldı, arkasına yasladı. Sorularımızdan bıkmış olabilir ama bu soruların cevabı bizim için önemliydi.

“Çünkü bu hastanede sizden başka yara alan doktor ve hemşire yok. Sen bir terörist tarafından kaçırıldın ve şu an karşımda oturuyorsun," dedi bana bakarak, ardından ise bakışlarını Efnan'a çevrdi. “Sende saldıraya uğradın ve aldığın yaralara rağmen hala ayaktasın. Korkmuyorsunuz. Ayakta dik bir şekilde duruyorsunuz.”

Duyduğum şeyler ile resmen yıkıldım. Başarılı olduğumuz için değil, saldırıya uğradığımız için bizi seçmişlerdi. Bunlar ne düşünüyor? Biz bir yara aldık, ikincisini kaldırabiliriz mi sanıyor? Bir yara alan ikinciyi almaz mı sanıyorlar?

Bir kere ölmedik diye ikincisinde ölmiyecek miyiz? Onu da geçtim, orası madem güvenli neden yara alan bizleri gönderiyorlar?

“Madem orası güvenli, neden yara almış olan bizleri gönderiyorsunuz? Oraya giden kişinin basına bir iş gelmeyecekse başka bir doktoru gönderin." İçimdeki sinir sesime yansımıştı. Serhat Müdür arkasına yaşlanmayı kesti, ellerini masanın üzerinde birleşirti. “Çünkü sizin gibi başarılı doktorlar yok. Bu sadece sizin yara almanız ile ilgili değil, dedim ya korkmuyorsunuz. Hem daha önce sizi köye göndermiştim, görevinizi gayet iyi bir şekilde yerine getirdiniz. Her şey aldığınız yaralar değil kızlar.”

“İlk başta öyle deseydiniz ya.” dediğimde Serhat müdür hafifçe gülümsedi. “Bunu zaten tahmin edersiniz diye düşünmüştüm,” dedi ve derin bir nefes daha aldı. “Her neyse. Şimdi eve gidebilirsiniz, Albay ile konuşup sizi bilgilendireceğim kızlar, tamam mı?”

“Tamamdır müdürüm.” dedim Efnan'ın ile aynı anda ve ayağa kalktık. O sırada aklıma gelen şeyle tekrardan Serhat Müdüre baktım.

“Sizden bir şey isteyebilir miyim?” dediğimde Serhat Müdür başını aşağı yukarı salladı. “Bir arkadaşım var, Işıl. Beyninde, sinir sisteminin üzerinde bir kitle var ve cerrah ameliyat olması gerektiğini söylemiş. Sizden ricam Işıl için bir şeyler yapmanız. Yani, sadece ülkenin ya da ne bileyim yurt dışıda olur en iyi cerrahı bulmanız. Siz sadece cerrahı bulun, gerisini ben yapacağım zaten.”

BOYNUMDAKİ AKINCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin