Şafak'ın gülümseyerek dediği şeyler benimde gülümseme neden olmuştu. Ona cevap vermek için dudaklarımı aralamıştım ki duyduğum kalın ve yüksek sesle dudaklarımı geri kapattım. O kalın sesin sahibi şu ismi söyleyerk bağırmıştı: "ŞAFAK!"
7. BÖLÜM
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
İYİ OKUMALAR
Duyduğum o ses kulaklarımı çınlattı, başımın dönmesine ve tüylerimin diken diken olmasına neden oldu. Kalbim anında deli gibi atmaya başladı, karnıma garip bir ağrı girdi.
Bakışlarımı sesin geldiği yöne çeviridim. Yüzbaşı Batur Kaan Akıncı bütün heybeti ile bize doğru geliyordu. Duruşu dik, adımları kendinden emindi.
Üzerindeki askeri kamuflaj bedeniyle bir bütünmüş gibi duruyordu. Ona oldukça yakışıyordu. Yüzündeki asker yeşili maske bütün hatlarını kapatmış, sadece gözlerinin görünmesini sağlıyordu.
Boynundaki asılı tüfeği damarlı elleriyle tutarken sert bakışları mavi gözlerimle daha yeni buluştu. Bakışları anında yumuşadı, adımlarını hızlandırdı. O sırada fark ettimki arkasında diğer tim üyeleri de vardı.
Birkaç adımda yanımıza geldiler. Batur kara gözlerini benden çekti, hemen yanımda duran Şafak'a kaydı bakışları. "Sesleniyorum niye cevap vermiyorsun lan?!" Sinirli olduğunu belli eden sesiyle ben bile irkildim. Ortamı derin bir sessizlik ele alırken bakışlarımı Şafak'a çevirdim. Az önce dik olan başı şu an eğik duruyordu ve yüzü kıpkırmızıydı.
"Kusura bakmayın Komutanım duymadım."
"Duyacaksın asker!" Batur'un gür sesiyle yutkundum. Şu an fazla sinirliydi. Zaten yakın olduğu Şafak'a doğru eğildi ve tüfeğini boynunda asılı bırakıp ellerini arkasında birleştirdi. "Aracı kenara çek, dışarıda nöbet sırası sende." Az öncekine göre sesi daha yumuşakdı ancak hala sinirli olduğu belli oluyordu. "Emredersiniz Komutanım!"
Şafak nöbet tutacağı için hızlıca omuzlarımın üzerindeki ceketi elime aldım ve ona doğru uzattım. "Nöbet tutacaksın, al." Şafak bakışlarını bana çevirdi, yavaşca elimdeki ceketi aldı ve hızlıca yanımızdan ayrıldı. Batur Şafak'ın arkasından birkaç saniye baktıktan sonra bakışlarını bana çeviridi. Kaşlarını çattı, çenesiyle omzumu gösterirken, "Yaralı değil misin sen?" Dedi.
"Değilim." Dedim ve bakışlarımı Ekin'e çeviridim. Bu timde tek güvendiğim oydu. O gün bana bir tek o soru sormamıştı. Emir gibi imalı bakışları atmamıştı, Batur ve diğerleri gibi bu durumdan eğlenmemişti. O diğerlerine göre daha masum. "Ekin, n'aber?"