İYİ OKUMALAR
Başı yanımda bir şeyin zangır zangır çaldığını duyuyordum. O ses telefonumun biri beni aradığında çıkardığı sese benziyordu.
Ses beynimin içinde yankılanmaya devam ettiğinde bıkkınlıkla ofladım, gözlerimi açtım. Yatmadan önce yüzüme koyduğum maskeyi alıp kenara fırlattım ve yattığım yerden doğruldum.
Hala çalmaya devam eden telefonuma uzanıp ekrana baktım. Bilinmeyen bir numara arıyordu. Hemde gecenin üçünde!
Telefonu açıp hoparlöre aldım ve kucağıma bıraktım. "Hayırdır gece gece kimsinde beni arıyorsun kardeşim?" Dedim sinirli bir şekilde. "Kusura bakmayın Umay hanım. Ben Ekin Pusat, Akıncı'nın komutan olduğu timin üyesiyim."
"Bunu söylemek için mi arayıp beni güzellik uykumdan uyandırdın Ekin?"
"Hayır. Komutanım göreve çıkmak için hazırlanıyor. Dört gün önce onu tedavi olması için ikna etmiştiniz, şimdi gelip onu göreve çıkmaması için ikna edebilir misiniz? Eğer komutanımı ikna edemezsek bu konu Albay'ın kulağına gidecek ve komutanım ceza alacak."
"Ben ona iki hafta rapor yazdım, rapora rağmen göreve çıkmak istiyorsa bu onun kararı. Hem, o ceza alacağını bilmiyor mu?"
"Biliyor ama umursamıyor. Konu zaten ceza alması değil, yaralı bir şekilde göreve çıkmak istemesi." Dedi Ekin. Bir süre sessiz kaldım. Eğer şimdi göreve çıkarsa dikişleri patlayacak, yarası mikrop kapacak. Göreve giderse büyük ihtimalle buraya canlı bir şekilde dönemeyecek.
Benim vicdanım buna izin vermiyordu, onun yaralı bir şekilde göreve çıkmasını istemiyordu.
Hem onun hakkında merak ettiğim şeyler vardı. Tam ismi neydi mesela? Benim adımı neden biliyo?Bunları ona sormam gerekiyordu.
"Tamam, geliyorum."
"Aşağıda sizi bekliyorum." Dedi Ekin ve telefonu kapattı. Kucağımdaki telefonu alıp hızlıca yataktan kalktım. Kapının arkasında asılı olan hırkamı alıp odadan çıktım ve dış kapının oraya gidip ayakkabılarımı giydim.
Anahtarlıkta asılı olan evin anahtarını aldım ve evden çıktım, merdivenleri ikişer ikişer inerken üzerime İnce gri hırkamı geçirdim. Demir kapının önüne geldiğimde kapıyı açtım ve binadan çıktım. Binanın önünde duran araba Ekin'in arabası olmalıydı.
Arabanın oraya gidip ön kapıyı açtım ve bindim. Ekin zaman kaybetmeden arabayı sürmeye başladı. "Senin şu komutanındaki keçi inadı ne ya? Her seferinde ben mi ikna etmeye geleceğim onu?"
"Ya genelde böyle yapmaz ama şu sıralar biraz garip. Yılın her bu zamanlarında gergin oluyor, hiçbir görevi kaçırmamaya çalışıyor." Dedi. Acaba bunun nedeni neydi? Al işte, onun hakkında merak ettiğim şeylerin sayısı gene arttı.
"Bu arada, Akıncı'nın tam ismi ne?" Dedim Ekin'e meraklı gözlerle bakarken. Ekin, "O size ismini söylemediyse bende söyleyemem." Dedi. Verdiği cevap karşısında göz devirmeden duramadım. "Artık cidden isminin devlet sırrı olduğunu düşünmeye başladım."
"Öyle değil ama siz öyle bilin." Dedi Ekin ve daha fazla konuşmadı. Bende konuşmadım. Çünkü anlamıştım, Ekin bana Akıncı'nın tam isminin söylemeyecekti. Hayır yani bunlar benim öğrenemeyeceğimi falan mı sanıyor?
🎗️
Karargahın bahçesine girip arabayı park etti Ekin. Arabanın kapısını açıp indim. Hava buz gibi olduğu için koşar adımlarla karargah binasının içine girdim ve Ekin ile beraber ilerlemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BOYNUMDAKİ AKINCI
Ficção Adolescente"Bir değil, bin tane kalbim olsa bile ben bu gönlü gene sana kaptırırdım be güzelim."