¹²

1.4K 115 35
                                    

Satır aralarına yorum atmayı unutmayın.

⠀ ★ İYİ OKUMALAR ★

"Okyanusta ölmez de insan,
gider bir kaşık sevdada boğulur..."
- Cemal Süreya -

Gözlerim Cemal Süreya'nın sözünde takılı kalırken ciğerlerime derin bir nefes çektim. Sanki bu satırlarda kendimi bulmuştum. Canımı yakmıştı bu sözün gerçekliği.

Kitabın kapağını sertçe kapatıp kitabı yavaşça masanın üzerine koydum, ardından arkama yaslanıp alt dudağımı yaladım.

Bir hafta olmuştu, Batur'u görmeyeli tam tamına bir hafta olmuştu ve o bu süreç boyunca o hiçbir şey yapmamıştı. Özür dilemeye gelmedi, onu da geçtim beni görmeye bile gelmedi. Ekin'i bile yollamadı.

Sanırım fazla büyük konuşdum. Vaz geçmez, bıkmaz demiştim ancak yanılmışım. Galiba benden vaz geçti, benden bıktı.

Dişlerimi sıkıp oturduğum yerden kalktım ancak başıma vuran keskin ağrı yüzünden tekrardan koltuğa düştüm. Bir haftadır adam gibi yemek yemiyordum, hatta uyumuyordum bile. Neden mi? Çünkü bir hafta boyunca hastanedeydim. Hem çalışıyor, hemde Efnan'ı yalnız bırakmamak için nöbetlere kalıyordum.

Şu bir haftada toplasan belki 3 belki 4 saat uyumuşumdur.

Zaten ne uyumak, ne de yemek yemek istiyordum. Canım yanıyordu çünkü. Batur'un benden vaz geçmesi canımı yakıyordu.

Ben sadece bir özür bekledim ondan. Evet, affetmem dedim ancak ben onu nasıl affetmim? Ben onu bu kadar çok severken nasıl afettmim?

Canımın yandığı kadar canı yansın istedim, o yüzden bakmadım yüzüne ama bir saat bile sürmedi benim onun yüzüne bakmayışım. Onun yüzüne bakarken her şey iyi, ben yerli bir şekilde yüzüne bakmadığım için mi suçlu oldum?

Gözlerim tekrardan ve tekrardan dolduğu için başımı yukarı doğru kaldırdım, yanaklarımı şişirdim. Ağlamamak için yaptığım şeylerden biriydi bu taktik.

Birkaç saniye öylece durduktan sonra ağzımın içinde tuttuğum nefesi dudaklarımın arasından dışarı sesli bir şekilde verdim, ardından yavaşça ayağa kalktım.

Birazdan Tuğrul Efnan'ı getirecekti. Efnan tamamen iyileşene kadar bende kalacak. Zaten hastaneden de ona bakmak için izin aldım.

Derin bir nefes alıp etrafa baktım. Hiçbir yer dağınık değildi. Sabah erken kalkıp evi toplamıştım, aynı zamanda Efnan geldiğinde yesin diye çorba, pilav ve çayın yanına yesin diye boğaça ile börek yapmıştım.

Efnan gelene kadar şu üstüme ceki düzen versem iyi olurdu.

Yavaş adımlarla odama girdim, dolabın karşısına geçtiğimde aynadaki yansımama acıyan gözlerle baktım. Göz altlarım mosmordu, gözlerim kan çanağı olmuştu resmen. Aynı zamanda günlerdir ağlamaktan gözlerim kızarıktıda. Tenimin rengi yavaş yavaş soldugu için kızarıklarım daha çok ön plana çıkmıştı.

Sanki şu bir haftada dünyanın kilosunu vermiştim. Kendimi iskelet gibi hissediyordum. Yürüyen bir iskelet.

Derin bir nefes aldım ve dolabın kapağını açıp içerisinden beyaz bir tişört ve gri, beyaz bulutların üzerinde uyuyan kahverengi bir ayı desenleri olan pijamamı aldım. Bu pijamayı yatarken giymiyordum, şu an giysem sorun olmazdı.

BOYNUMDAKİ AKINCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin