Tuğkan - Yazık
İnsan sevdiği kişiyi bırakıp gider miydi? Gerçi o sevmemişti ki.. En acı verici olanıda buydu. Ben onu köpek gibi severken onun beni sevmemesi.
Keşke hiç tanışmasaydık. Keşke o gün evden çıkmasaydım ya da o motor o gün bana çarpsaydı. Belki canımı bu kadar çok yakmazdı. Değil mi?
Gözlerimi açtığımda hastane odasında ki ışıklar karşıladı beni. Buraya nasıl gelmiştim?
En son sahil kenarındaydım. Ve terk edilmiştim.
Odanın kapısı açılmıştı, kim geldiyse umurumda değildi. O olmadıkça.
"İklimcim uyanmışsın." Sanırım doktordu. Yavaşça doğruldum.
Tahminlerim doğruymuş. Beyaz önlüklü kızıl saçlı bir doktor.
"Nasılsın bakalım?" Bu nasıl soru ya!? Bok gibiyim!
Cevap vermedim.
"Öğünlerini düzgün almamışsın. Eh birazda stresli bir zaman geçirmişsin. O yüzden bedenin yorgun düşmüş."
Boş gözlerimi karşımdaki kızıl saçlı kadına diktim. Umurumda gibi mi?
"Sen dinlen aileni yanına gönderiyorum." Dedi ve benden cevap gelmeyince odadan çıktı.
Kafamı geriye doğru yatırarak gözlerimi kapattım.
Kimseyle konuşmayı geçtim göz göze gelmeyi bile istemiyorum. Ama o gelseydi. Şu kapıdan girseydi. Belki konuşmazdım. Ama belki değil miydi işte ne olacağı belli değil...
Doktorun kapattığı kapı açıldı. Annem girdi içeriye.
Yanıma gelerek elimi tuttu, " Kızım.." dedi. Pişman mıydı acaba?
Benim acı çekmemden pişman mıydı?"Nasıl korktum biliyor musun?" Umurumda bile değildi. Ben daha kötülerini yaşamıştım ama o yoktu. Şimdi gelip korktuğunu söylüyordu.
Cevap vermediğimde kendi konuşmaya devam etti. "Kızım biliyorum seni çok üzdüm. Sende beni anla olur mu? Kızlarımdan bir tanesini kaybetmişim, kafam karmakarışık." Elimi kaldırarak susturdum.
Gözünden bir damla yaş süzüldü.
Boğazımı temizledim. "Keşke İrem 'in yerine ben ölseydim." Dedim. "Keşke.." Bu dediğime şaşırmıştı ağzını açıp birşey söyleyecekti ama dili varmıyordu."O zaman belki beni önemserdin. Benim bi' kızım öldü ama diğeri hayatta derdin." Sonlara doğru boğazımın ağrımasına rağmen sesim yüksek çıktı.
"İklim.." dedi.
"Ne iklim ya ne! Hayatımı boka batırmaktan beter ettiniz hala iklim diyorsun." Kolundaki serumu çekerek çıkardım. Zaten bi işe yaradığı da yoktu. Ayağa kalkarak karşısına geçtim.
"İklim güzel kızım yapma.." göz yaşları daha da çoğalmıştı.
Şu an bencilce mi davranıyordum?"Ya senin yüzünden sevdim ben onu senin yüzünden çıktı karşıma belki onunla arkamdan iş çevirmeseydin. Onu sevmek zorunda kalmazdım. Bak nerede şimdi çekip gitti... SENIN YÜZÜNDEN!" Gerçekler yüzüme çarpınca ondan daha kötü bir şekilde ağlamaya başladım.
"Hani benim yüzümden öldü ya İrem. Kendin yüzünden de ben öldüm. Bedenen değil ama ruhen öldüm. Hemde yeni değil ne zaman biliyor musun?" Cevap vermedi ama tepki de göstermedi.
"Ben söyleyeyim. Babam beni aradığında. Annen seni istemiyor dediğinde öldüm ben. O günden beri kendimi toparlayamıyorum. Toplayan biri vardı. Ama senin yüzünden artık yok."