Medyada radyoda çalan şarkı var!!
Sözlerini okumanızı tavsiye ederim
AJR'ın şarkıları hep çok güzel oluyor
özellikle sözleri :'))Neyse
İyi okumalar!!!
∆∆∆∆∆∆∆
Kahvemin dibini kafama dikerken Gaeul konuştu, "Bugünkü yayına başlıyoruz o zaman. Gelenleri erkenden seçmemiz iyi oldu."
"Evett, hadi başlayalım!" dedi Youl. Biraz duraksadıktan sonra da ekledi, "Öğle arasından hemen sonra dil sınavım var ama, değişim programı için yani. Çok uzatmasak olur mu?"
"Sorun değil, benim de dersim var. Öğleden sonra boş olan tek kişi Gaeul. Mecburen ara bitmeden yayını bitirmemiz lazım zaten." dedim çıktısını aldığımız kağıtları önüme koyarken.
Şu an sevgili üniversitemizin bize verdiği radyo odasındaydık. Odayı sadece biz kullandığımız için istediğimiz gibi dekore etmiş, bir nevi kendi özel alanımıza çevirmiştik.
Hatırlıyordum, lisede de hep böyle alanlarımız olurdu, sadece bizim oraya gittiğimiz gizli alanlar. Bu da bana onu hatırlatmış, iyi hissettirmişti. Kalabalıktan kaçmak, kafa dinlemek, gelip oturup dinlenmek, kısacası pek çok şey için sadece bize özel bir alan olması güzeldi.
Tam başlayacakken telefonuma gelen bildirim sesiyle "1 dakika..." dedim ve gelen mesaja baktım. Sabah Luke'a "Bu akşam boştun diye biliyorum, birlikte yemek yiyelim mi?" yazmıştım. Şimdi cevap vermişti ve gelen mesajda "Tamamdır, bize gel istersen?" yazıyordu. Sıkıntıyla nefesimi dışarı verip geri cevap yazdım.
"Üzgünüm ama bugün eve geç gitmemeliyim. Az da olsa yüzünü görmek istemiştim, kampüsün yakınlarında bir yerlerde yeriz sonra da dağılırız diye düşünmüştüm. Olur muu~?"
Ben telefonumu kilitleyip köşeye koyduktan sonra kağıtları önümüze alarak yayını başlatacak olan tuşa bastık. Ekranda sırayla yanan "3...2..1.. ON AIR!" yazısıyla birlikte Gaeul söze girdi.
"İlkbahar, yaz, sonbahar, kış fark etmeden sizi dinleyen ve elinden geldiğince yardımcı olmaya çalışan üç arkadaşın küçük güvenli alanı Her Mevsimde'ye hoş geldiniz!"
Daha sonra Youl, kendi kısmı ile devam etti. "Bir öğle arasında daha sizlerle beraberiz. Girişi de fazla uzatmadan hemen başlayalım mı, ne dersiniz?"
Şimdi sıra bendeydi. "Evet, ilk gelen mesaj ile başlıyoruz. Anonim birisi demiş ki, 'Ben tam bir ilgi manyağıyım.'" Bunu diyip sustum. Sanki diyen benmişim gibi okuyunca garip kaçmıştı çünkü. Ama hiç bozmadan devam ettim.
"Arkadaşlarım kendilerinden bahsetmeye başlayınca hemen olay bana dönsün diye araya dalıp başka şey anlatmaya başlıyorum. İnsanlar beni merak etsin diye özellikle birden ortadan kaybolup sonra da telefonlara, mesajlara uzun süre bakmıyorum. Bir yerime bir şey batsa, yolda ayağım burkulsa sanki ölümden dönmüşüm gibi tepkiler vererek her yeri ayağa kaldırıyorum. Geçen gün bir yemeğe davetliydim ve davetin ortasında fıstığa alerjim olduğunu ve o fıstıklı tatlıyı yediğim için hastaneye gitmem gerektiğini, yoksa konuşamayacak duruma geleceğimi söyleyerek herkesi panik haline soktum. Oysaki fıstığa alerjim falan yok. Sadece herkesin kendi arasında konuşması ve bana kimsenin gelip nasılsın bile dememesi sinirimi bozmuştu. Yaptıklarımın farkındayım ama buna engel olamıyorum. Gitgide daha da artıyor ama bir yandan da insanların benimle ilgilenmesinden memnunum. Ne yapmalıyım bilmiyorum."
Okuduğum akılalmaz sorun karşısında nefesim tükenmiş biçimde suya uzandım. Böyle bir mesajın geldiğini hiç hatırlamıyordum. Bir yandan da elimle Gyoul ve Gaeul'a 'siz devam edin' der gibi hareket yaparak suyu kafama diktim. Okurken dilim damağım kurumuştu resmen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
in all seasons | park jongseong {✓}
Teen Fiction"İlkbahar, yaz, sonbahar, kış fark etmeden sizi dinleyen ve elinden geldiğince yardımcı olmaya çalışan dört arkadaşın küçük güvenli alanı Her Mevsimde'ye hoş geldiniz! Unutmayın, bir yerlerde her zaman size yardım etmek için olan insanlar var ve ol...