2.4

161 26 103
                                    

Medyaya
Yine şarkı ekledim
Havaya girelim biraz diye

Ve
Bu da geçiş bölümü
O yüzden
Mecbur kısa olabilir
Napalım
Sjmxhdmxjsk

Hadi iyi okumalarr!!

∆∆∆∆∆∆∆

Şu anda Gaeul'ın evinde, salonda oturuyorduk hepimiz. Jay geçtiğimiz günlerde olduğuyla aynı biçimde, yine ruh gibiydi. Bizim de ondan aşağı kalır yanımız yoktu açıkçası.

Hemen size bir özet geçeyim isterseniz.

O gün restoranda Jay, okul bursunu ödeyebilmek için çalışarak kazanıp biriktirdiği parasının hepsini annesinin hasta olduğunu bildiği ve yardıma muhtaç olan arkadaşına verdiği kişiyi görmüştü. Hem de lüks bir arabadan annesiyle inip, Prada gibi lüks bir markadan alışveriş yapıp çıkarken. Daha sonra ise Jay ne kadar arasa da arkadaşına bir daha ulaşamamış, evini bilmediği için gidip bir şey de soramamıştı.

Gaeul, ben ve Heeseung; Jay'in dolandırıldığına emindik. Ancak Jay bunu kabul etmek istemiyordu. Senelerdir kendisine yardım etmekten başka bir şey yapmamış, en zor anlarında ona kucak açmış insanların tüm birikimini çalıp gitmesi gerçeğini kabullenmek demek onu olduğundan daha da berbat hissettirecekti. Arkadaşının ağzından net olarak duymadığı sürece bu gerçeğe inanmaya kulak tıkıyordu ancak biz neredeyse emindik bu olanlara.

"Jay, günler geçti sen ne doğru dürüst bir şey yedin ne de düzgün iki kelime laf ettin." dedim yere çökmüş ve başını büktüğü dizlerinin arasına eğmiş Jay'in yanına otururken.

Jay yine cevap vermemişti. Hayattan tamamen koptu diyemezdim, en azından farklı yerlere gidip geliyor ve derslerine de giriyordu. Hatta işe bile gidiyordu bu süreçte. Ama hayatını devam ettirmesi için gerekli yeme, su içme, uyuma gibi eylemleri yapmıyordu. Bizimle bile çok az konuşuyor, özellikle de bu konudan asla bahsetmiyordu. Açıkçası onu böyle görmek benim de mideme ağrılar girmesine sebep oluyordu. Keşke elimden bir şey gelebilseydi diye düşünmeden edemiyordum. Gerçi, elimden gelen şeyi Jay kabul eder miydi orası da şüpheliydi.

"Oğlum tamam olan oldu, biten bitti. Büyüklük de sende kaldı." dedi Gaeul pek de işe yaramayan tesellilerini öne sunarak.

Heeseung ve ben Gaeul'a elimizle sus işareti yaparken Jay sadece kafasını kaldırıp hafifçe gülümsemişti. Yavaş yavaş da olsa açılmaya, yaşadığı ihaneti unutmaya başlıyor gibiydi. Ama bu gülümseme daha çok durumuna acır gibi bir gülümsemeydi ya, neyse. Buna bile şükredecek duruma gelmiştik.

"Bak, hem film izlemeye geldik. Kötü, olumsuz şeyler düşünmek yok!" dedi Gaeul. Ortamı neşelendirmek için elinden geleni yapsa da onun da hepimiz gibi içten içe Jay'in durumuna çok üzüldüğünü biliyordum.

"Gaeul haklı. Kardom, biraz toparlanalım, ne dersin?" dedi Heeseung elini Jay'in omzuna koyup. Jay ise sadece yavaşça kafa sallamıştı.

O sırada Gaeul çalan telefonuna cevap vermek için mutfağa gitti. Ben ise hâlâ Jay'in yanında, yerde oturuyordum. Heeseung da koltuktaydı.

Birkaç dakika sonra Gaeul gelip "Beklediğim kargo gelmiş ama yokuştan çıkmak istemiyorlar. Malum bizim yokuş Kaf Dağı yolu gibi olduğundan... Rica ettiler aşağı gelir misiniz diye. Bir koşu alıp gelsem sorun olmaz, değil mi?" dedi.

Hepimiz hayır anlamında başımızı sallarken Heeseung ek olarak "Yok yok, sorun değil. Gidebilirsin." demişti.

Gaeul "Şaka mı yapıyorsun?" der gibi bakarken "Heeseung, tek başıma 3 tane koliyi yokuş yukarı taşımak istediğime olan inancın nereden geliyor? Kalk, benimle geliyorsun sen de."

in all seasons | park jongseong {✓}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin