Geçiş bölümümsü
bölümümüze hoş geldiniz!!Uzatmıyorum
Medyada Jay'in
açtığı şarkı varBölüm de Jay'in bakış açısından!!
Hadi bakalım
İyi okumalarr!!∆∆∆∆∆∆∆
Hızlı adımlarla Gaeul'ın bahsettiği parka giriş yaptım. İçimde çok uzun zamandır hissetmediğim değişik bir his vardı... Endişe? Ama kendim için değil, başkası için olan bir endişe duygusu.
Gaeul'ın verdiği talimatları hatırlamaya çalışarak gördüğüm büfeden sola döndüm ve yerdeki patika izini fark ettim. Buradan ilerleyip çalılıklara girince çaldıkları bankı getirdiği yeri bulacaktım. Pardon, taşıdıkları.
Ki gerçekten de öyle olmuştu. Çalıları tarzan misali elimle sağa sola savuşturarak geçtikten sonra küçük göleti ve bankı görmüştüm. Bir de bankın tam ortasına oturmuş, boş bakışlarla göleti izleyen Yoreum vardı. Arada bir içindeki tüm sıkıntıyı dökmek istercesine derin derin nefesler alıp veriyordu.
Yavaşça yanına ilerleyip bankın biraz arkasında durdum. Yürürken bastığım yaprakların çatırtısından olsa gerek, Yoreum birinin geldiğini anlamıştı ama benim geldiğimi düşündüğünü sanmıyordum. "Özür dilerim güvenlik abi tamam biliyorum burası kullanıma kapalı ama biraz daha durmak istiyorum, lütfen." demesi de bunu onaylıyordu.
"Vay be, hep güvenlikten azar mı işitiyorsun sen?" dedim ortamı biraz yumuşatmak için.
Yoreum kafasını kaldırıp bana baktı. Ama şaşırmış gibi durmuyordu veya herhangi başka bir duygu ifadesi içeren bakışlara sahip değildi. Aynı boş bakışlarla "Aa, Jay." dedi ve kafasını tekrar göle çevirdi.
"Böyle bir karşılama beklemiyordum." dediğimde tekrar bana baktı. Sonra sessizce bankın köşesine kaydı ve kafasını yine gölete döndürdü.
Yanına ilerleyip "Oturabilir miyim?" diye sordum. "Onun için kaydım ya zaten." diye cevap verdi Yoreum da bana hiç bakmamaya devam ederken.
Birkaç dakika sessizce oturduktan sonra bir şeyler demem gerektiğini hissederek "İyi misin gibi salakça bir soru sormak istemiyorum çünkü olmadığın belli. O yüzden sadece anlatmak ister misin demek istiyorum. Belki yardımcı olamam, belki hiçbir işe bile yaramam ama en azından içinde kalmamış olur. İçine attıkça daha kötü olursun çünkü, emin ol çok iyi bilirim bunu." dedim tek nefeste.
Yoreum cevap vermedi. Ben de konuşmaya devam ettim, "İstersen kendi fikrimi derim, istersen öyle duvar gibi sadece durur ve dinlerim. Ama en azından içini dökmeni isterim Yoreum. Emin ol çok daha iyi hissedeceksin. Tabii ki asla zorlamıyorum ama. Sadece yanında da oturabilirim."
"Seni Gaeul mı gönderdi?" dedi Yoreum sadece.
"Evet. Seni gerçekten iyi tanıyor."
"Salak kız." dedi ve hafifçe gülümserken yaşların çoktan akmış olduğu nemli yanaklarını sildi Yoreum. Ama bu gülümseme mutluluk göstergesi değildi. Hüzünlü, buruk bir gülümsemeydi.
"Hiçbir şey hissedemedim Jay." dedi Yoreum birden. "O şerefsiz beni iki kişiyle aldatmış ama ben bunu öğrenince hiçbir şey hissedemedim." Sonra ilk defa kafasını çevirip bana baktı.
"Başta rahatladım. Sanki üstümden koca bir yükü atmak için bahane arıyordum ve sonunda onu bulmuştum. Bir rahatlama geldi. Ama daha sonra ben bunu hak edecek ne yaptım diye düşündüm. Üzülmedim, sinirlendim. Bir insanın bu kadar alçalabilmesine sinirlendim. Ardından tiksindim. Yaptığı şey midemi bulandırdı. Sonra da yine kızdım. Ama bu sefer sürekli ona inanmak isteyen ve içten içe bitirmek istediğim hâlde bir türlü harekete geçemeyen kendime sinirlendim. Ama bunların hepsi dakikalar içerisinde oldu." diye devam etti Yoreum. "Sonra da... Hissedemedim. Hiçbir şey hissedemedim. Ne hissetmem gerektiğini bile bilmiyorum."
Hafifçe yaşlarla dolmaya başlamış gözlerine baktım Yoreum'ın. Sanırım ilk defa onu bu kadar dağılmış görüyordum. Fiziksel değil tamamen duygusal bir dağılmaydı bu. Gerçekten hislerinin birbirine girdiği ve kafasının çok karıştığı belliydi. Gözlerinde ilk defa ışık yoktu.
"Dediklerim ne kadar etkili olur bilemem ama... Daha o kadar taze ki yaşadıkların. Yarın hatta belki bir hafta sonra bile taze kalabilir. Herkesten herkese de değişir yani, aylar sonra bile böyle olabilirsin ama zaman illaki bunu da geçirecektir." dedim ama dediğime pişman olmuştum. Hiçbir şey demesem daha çok yardımcı olabilirdim gibi hissetmiştim.
"Hisler konusunda da şunu söyleyebilirim ki birçok şeyi bir arada yaşadığın için belirli bir duyguyu hissedememiş olabilirsin. Sonunda da beynin savunma mekanizması olarak kendini kapatmak istemiştir belki. Kendine izin ver Yoreum. Bir şeyler hissetsen de hissetmesen de kendine zaman tanı." nefesim tükenmişti resmen konuşurken. Ama yine de eklemek istediğim bir şey daha vardı, "Pek yardımcı olamadım, değil mi?"
"Evet." dedi Yoreum direkt. "Ama şu an kim ne derse desin değil iyi hissetmek, bir şey bile hissedebileceğimi sanmıyorum. Bu da geçecek illaki biliyorum. Bekleyeceğim." dedi ve bana döndü. "Teşekkürler geldiğin için. Gerçekten anlatmak rahatlatıyor."
"Ben, Gaeul, Youl, Heeseung; hepimiz yanındayız ve hep yanında olacağız. Bunu bil, olur mu?" dedim ben de yüzüne bakarak.
Yoreum kafasını salladı. "Benim yerimde olsan ne yapardın? Ne hissederdin?"
"Ben mi?" diye sordum şaşırarak. Böyle bir soru beklemiyordum. Yoreum dediğimi onaylarcasına kafa sallayınca düşünmeye başladım. "Sanırım sinirlenirdim. Çok sinirlenirdim hem de. Ama bir yandan da deli gibi üzülürdüm çok sevdiğim biriyse."
"Çok sevmiyordum o zaman demek ki." dedi Yoreum. Şaşırarak kaşlarımı kaldırdım.
"Sinirlendim. Çünkü aptal yerine konmak herkesi sinirlendirir. Ama hiç üzülmedim. Dediğim gibi, rahatladım. Ama şu an boş hissediyorum. Ayrıldığın için mutsuz değilim. Ama şu an sinirli de değilim. Ve o özgür kalmış hissi de gitti üzerimden. Niye böyle hissediyorum?" diye devam etti Yoreum.
"Şu anki karmaşık duyguların için kendini suçlama Yoreum. Diyorum ya, zaman ver kendine. Lütfen. İstersen üzül, istersen sinirlen, istersen hiçbir şey hissetme. Sorun değil. Sadece-" ben sözümü bitiremeden Yoreum yanıma yaklaşıp kafasını omzuma koydu ve bu hareketi birden susmama sebep oldu.
Bir de karnımın kasılmasına ve de kalbimin hızlanmasına sebep olmuştu.
Muhtemelen bu ani hareketini beklemediğim için olduğunu düşünerek susup ellerimle oynamaya başladım. Sonra da ne yapacağımı bilemediğimden telefonumu alıp bir şarkı açtım ve kenara koydum.
Yoreum ise sessizce göleti izlemeye devam ediyordu. Ama açtığım şarkıya eşlik ettiğini ve "Hold me, love me, touch me, honey, be the first who ever did." diye mırıldandığını duymuştum.
∆∆∆∆∆∆∆
Datdara datdat
(Bu bir trampet sesiydi)Sonunda bir giriş yaptık yav
Yeterdi valla ejmfhfkdhsk
Ama hislerini ikisinin de çözmesi
Zaman alabilir
Şimdiden uyarıyorum hdmcbdmxÇünkü
Yoreum daha yeni ayrıldı
Toksik sevgilisinden
Kafalar karışık olabilir jdhcndhdn
Yaaaani dediğim gibi
Öyle peşlerinden atlı koşturur gibi
Birden düşemezler birbirlerineBelki de düşerler tabii
Bilemezsiniz
Ruh halime de bağlı
MEJCMDBXMJSSBir de
Hastanede olduğum için
yazamadım bölüm
Atamadım da
O yüzden biraz gecikti
Kusura bakmayın lütfenNeyse ben gitti
Bay
Adios
Ciao
ŞİMDİ OKUDUĞUN
in all seasons | park jongseong {✓}
Teen Fiction"İlkbahar, yaz, sonbahar, kış fark etmeden sizi dinleyen ve elinden geldiğince yardımcı olmaya çalışan dört arkadaşın küçük güvenli alanı Her Mevsimde'ye hoş geldiniz! Unutmayın, bir yerlerde her zaman size yardım etmek için olan insanlar var ve ol...