Bu bir geçiş bölümü olacak!!
Çünkü
Bazı şeyleri açıklama vakti geldi
Ve hayır
Öyle bazı şeyler değil
Daha başka bazı şeyler dkdhdhdjsMedyaya da arka fon için müzik koydum
At a distance, spring is green dizisinde çalıyordu
ve bana hem hüzün hem mutluluk hem
farkına varış(?) hem huzur çok karışık
her türlü duyguyu verebilen bir melodi olduBence bölüme de uyuyor
Neyse!
Yoreum'la devam ediyoruz hikayemize
Hadi iyi okumalarr!!
∆∆∆∆∆∆∆
Birkaç haftadır radyo işi tıkırında gidiyor, eskisinden daha iyi bir performans sergiliyorduk. Ben her zamanki "3 gün okul, kalan günler yatış" modumdan çıkmış, vizeler geldiği için "3 gün okul, kalan günler çalış" moduma geçmiştim.
Heeseung ev ekonomisi hocasının hâlâ daha ona nasıl taktığını anlatıyor, sınavından çok korktuğundan bahsediyordu. Ödev verebileceğini söylediği için "Bu hoca bana takık, iyi yapsam da düşük verir." moduna girip gerim gerim geriliyordu.
Gaeul ise durgun gibiydi. Derslere devamlılığı eskisi kadar iyi değildi ama sorduğumuzda sadece istemediğini, hocaların devam zorunluluğu koymadığını söyleyerek geçiştiriyordu.
Jay ise... Neredeyse hiç göremiyorduk onu. Bildiğim kadarıyla birden fazla işte çalışıyordu, son zamanlarda yeni bir tane daha eklemişti. Neden bu kadar kendini zorluyordu hiç bilmiyordum ama onu istediğimde görebildiğim zamanları mumla arar olmuştum.
Yine bir öğle arasında programımızı yapmak üzere radyo odamızda buluştuk. Bugün Heeseung gelen mesajları seçmek için özellikle gönüllü olmuştu. Jay gelemeyeceğini, sabah dersinden sonra işe gideceğini söylemişti. Bu beni biraz üzse de "gitme, bizimle takıl" diyecek kadar bencil de değildim.
Gaeul ve ben sandalyeyi çekip oturmuş Heeseung'ı beklerken birden kapı pat diye açılarak içeriye ellerinde kağıtları bayrak misali sallayan Heeseung ortama giriş yapmıştı. Görüş alanıma giren arkasındaki kişi ise gözlerimin parlamasına sebep olmuştu.
Jay.
Birden ayaklanıp "Jay!' diye bir sevinç tepkisi verdim. İstemsiz gelişen bu tepkimin üzerine de "İşe gideceğini söylemiştin." diyerek geri oturdum. Koşup çocuğun boynuna atlayamazdım sonuçta.
Jay iç çekerek "Gittim gitmesine de..." diye başladığı sözü bitirmek yerine "Neyse ya." demişti sadece. Jay'in bu cevabı üzerine Heeseung göz ucuyla Jay'e bir bakış attı. Hatta biraz... sinirli gibiydi?
Jay ne olduğunu anlatmak istemiyorsa zorlamayacaktım, buna hakkım da yoktu zaten. Ancak yine de deli gibi merak ediyordum neden işe gitmek yerine buraya geldiğini.
Hepimiz masaya oturduğumuzda Heeseung kayıt düğmesine basarak geri sayımı bekledi. "ON AIR!" yazısıyla da meşhur girişimizi yaparak programı başlattı. O sırada Jay her zamanki koltuğuna oturmuş, başını ellerinin arasına alıp eğilmiş biçimde duruyordu. Sıkıntılı olduğu belliydi.
Gaeul ve ben de Heeseung'ın girişini devam ettirdikten sonra Heeseung ilk kağıdı alarak "O zaman ben başlayayım ilkini okumaya." dedi ve okumaya başladı elindeki kağıdı.
"Diyor ki, 'Arkadaşlarımın her şeyi içine atmasından şikayetçiyim. Ben hiçbir arkadaşım için kendimi sadece yanında duran, selam verip günü geçireceği birisi olarak görmüyorum kendimi. İyi günde de kötü günde de yanlarında olmak için varım. Derdi varsa paylaşmak, gerekirse birlikte ağlamak, mutluysa birlikte gülmek için varım. Ben hepsine çok değer veriyorum. Sadece arkadaş değil, gerçek bir dost olmak için elimden geleni yapıyorum ancak sanki biz burada başçavuşun eşeğiymişçesine DOST BELLEDİĞİM İNSANLAR TÜM SORUNLARINI İÇİNE ATIP KENDİLERİNİ MAHVEDİYOR, BİZİMLE ASLA PAYLAŞMIYOR VE TÜM YÜKÜ TEK BAŞINA SIRTLANARAK KENDİLERİNE ZARAR VERİYORLAR!" diye son cümlelerini bağırarak söyleyip ayağa kalktı Heeseung. Sonra da hepimizin mikrofonunu kapattı ve devam etti konuşmaya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
in all seasons | park jongseong {✓}
Teen Fiction"İlkbahar, yaz, sonbahar, kış fark etmeden sizi dinleyen ve elinden geldiğince yardımcı olmaya çalışan dört arkadaşın küçük güvenli alanı Her Mevsimde'ye hoş geldiniz! Unutmayın, bir yerlerde her zaman size yardım etmek için olan insanlar var ve ol...