1.2

174 26 63
                                    

Yoreum'ın bakış açısı ile
devvvaam ediyoruz.

Medyada yine
radyoda çalan şarkı var.

Haydin iyi okumalaarr!!

∆∆∆∆∆∆∆

Gaeul beni soru yağmuruna tutarken ben her dediğine "Yok öyle bir şey, hayır Gaeul, yok dedim sana." ve benzeri cevaplar vererek radyo odasına yürüyordum. Gaeul dün gece Jay'in gelip gelmediğini, ne konuştuğumuzu, neler olduğunu veya bana sarılıp sarılmadığını soruyordu. Ama en sonunda "E öpmedi de o zaman?" demesi bardağı taşıran son damla olmuştu.

"HE GAEUL, ÇEKTİ YAPIŞTI DUDAKLARIMA BİRDEN BANKLARIN ORADA. HAYALLERİMİN ERKEĞİYMİŞ MEĞERSEM TAM O AN ANLADIM. OLDU MU? BU CEVABI MI İSTİYORSUN? TÖVBE TÖVBE Bİ SUS BE KADIN!" diye patladım yüksek sesle.

"Şu an ateşli rüyalarını mı anlatıyorsun yoksa gerçeği mi diye bir sorguladım Yoreum." Heeseung'ın konuşmasıyla radyo odasının kapısının önünde dikilen Jay ve Heeseung ile göz göze geldik.

Dediklerimi Jay duymuştu değil mi? Çünkü bir haltmış gibi bağıra bağıra demiştim. Muazzam gerçekten. Müthiş.

"Rüya. Evet. Rüyamda Byeon Wooseok'u gördüm de. Onu anlatıyordum." derken anahtarı kilide sokup kapıyı açtım ve içeri girdim. Heeseung da arkamdan girerken "İdeal tipin o mu? Bu ne yüksek standartlar böyle, prenses misin hayırdır?" demişti. Ben ise cevap vermeden sadece derin bir nefes verdim dışarı. Jay'in gözlerini üzerimde hissediyordum.

Çantamı masaya, kendimi de koltuğa attım. Odadaki herkes, ki bu Gaeul, Heeseung ve Jay oluyordu, bana belli etmemeye çalışsalar da sürekli gözlerini üstümde tutuyorlardı.

"Bakmayın öyle. İyiyim ben." dedim koltukta yayılarak. "Kötü gibi bir halim mi var?"

"Her kötü olan kötüyüm deseydi ve yardım isteseydi psikolojisi daha düzgün bir dünya olabilirdik." dedi Gaeul kollarını bağlayarak. "Hele de sen, Yaz hanım. Bacağına kaynar su döküldüğünde bile iyiyim diyen bir insansın sen."

"Ama iyiydim-"

"Peki ya geçen sene sana nasılsın diye sorduğumda iyiyim dedikten sonra inanmayıp evine geldiğim ve seni banyoda yerde hıçkırarak ağlarken bulduğum, sonunda da nefesinin kesilip bayıldığın gün de mi gerçekten iyiydin?" desi Gaeul sinirle. Tamam, duygularımı biraz belli etmek istemiyor olabilirdim. Yani illaki bir ara iyi hissetmeye başlardım, insanları geçecek bir şey için rahatsız etmeme gerek yoktu. Yanlış mı düşünüyordum?

"Yanlış düşünüyorsun." dedi birden Jay.

"Ay tövbe medyum musun be sen?" diye ani bir tepki verdim ben de, Jay'in tam anlamıyla içimden geçirdiğim şeye cevap vermesi üzerine.

"Ne medyumu? Ben sadece... Neyse işte, yanlış bir düşünce bu Yoreum. Biz arkadaşın değil miyiz? Burada işimiz birbirimize hem iyi hem kötü günde destek olmak değil mi?" diye devam etti Jay.

"Bu kıza laf anlatılmıyor ki." dedi Gaeul. "Bana bak Yoreum, hele bir yine duygularını gizlediğini göreyim seni bacağından tutup pervane gibi havada döndüre döndüre Finlandiya'ya fırlatırım. Artık orada kutup ayılarına dersin iyiyim diye."

Aldığım tehditle koltuktan kalktım ve asker selamı verip hazır ol'a geçtim. "EMREDERSİNİZ KOMUTANIM!"

Ama Gaeul gülmemişti. Elimi başımdan indirip Gaeul'a döndüm ve ellerimi omzuna koydum. "Gaeul, birden harika hissedemem evet ama kötü değilim. Gerçekten. Sadece eskisi gibi olmam için zaman lazım. O zamanı bana tanı, olur mu? Rica ediyorum senden. Kötü hissedersem söylerim ama, söz veriyorum."

in all seasons | park jongseong {✓}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin