2.0

132 28 38
                                    

Medyada
Jay ve Heeseung var

İyi okumalarr!!!

∆∆∆∆∆∆∆

Geçen gün masadaki doğal meyve likörünü çay sanıp içtiğim, sonra da Gaeul ve Youl ile özel grubumuz sanarak ortak gruba saçmaladığım mesajları okuduktan sonra gün boyu kendimi yiyip bitirmiştim. İyi ki Jay'in ismini direkt yazmamıştım, hatta uyandığımda en son yazdığım mesaj hâlâ atılmamış görünüyordu. Yanlışlıkla elim çarpsa olacakları tahmin bile edemiyordum.

Bundan sonra komşunun verdiği hiçbir şeyi yiyip içmeme kararı almıştım. Zaten ertesi gün Gaeul benimle deli gibi dalga geçmiş, neler olduğunu sormuştu. Yanlışlıkla çay sanıp bir sürahi alkol aldığımı öğrenince de gülmekten yerlere yatmıştı. Sonra gidip Heeseung ve Jay'e bunu anlatıp hep birlikte gülmeye devam etmişlerdi.

Şimdi ise yine rektörün odasının önündeydik. Artık buraya en çok gelen kişiler olarak bize plaket verilebilirdi bile.

"Bakın ben tıklatıyorum siz konuşuyorsunuz." Heeseung'ın her şu odaya gelişimizde aynı şeyi demesi ve Jay'in asla onu dinlemeden güm diye içeri dalışı asla değişmeyen tek şeydi.

Evet, yine rektörün yanına çağrılmıştık. Zaten elden gitmiş bir radyomuz, her gün söve saya geldiğimiz bir okulumuz ve bu yaşta yorgun bitap düştüğümüz bir hayatımız varken açıkçası rektör bizden daha neyi almak istiyordu bilemiyordum. Canımı mı istiyorsun hoca? Ne vereyim daha sana, ne?

Ördek yavruları modumuzu açarak Jay'i takip ettik ve rektörün önüne sıra sıra dizildik. Rektör o meşhur gözlüğünü hafifçe burnunda kaydırarak gözlerinin üstünden bize baktı. "Geldiniz demek."

"E çağırdınız." dedi Heeseung. Bu dediğine karşı Gaeul ona dirseğiyle hafiften vurmuştu.

"Ben lafı uzatmayı sevmem, beni bilirsiniz." dedi müdür ve dirseklerini masaya koyup parmaklarını birleştirdi. "Radyo programınızı geri vereceğim size. Odanızı da."

Bunu duymamızla hepimizin gözleri şaşkınlıkla açılmış, istemsiz bir gülümseme oluşmuştu dudaklarımızda. Tek kişi hariç. Jay.

"Karşılığında ne istiyorsunuz?" dedi Jay, düz bir tonla.

"Bak genç adam, benden hiç haz etmediğinin farkındayım, ben de sana bayılıyorum denemez ama yapabilecek bir şeyim yok bu bir. İkincisi ise..." dedi müdür ve baştan aşağı hepimizi süzdü. "...İlla bir karşılığı mı olması lazım?"

"Siz sırf iyiliğine bunu yapacak biri değilsiniz." dedi Jay. Sözleri net ve sertti. Açıkçası rektörle ne yaşamıştı bilemiyordum ama aralarındaki gerginlik belli oluyordu.

"Aynen öyle, değilim!" dedi ve kahkaha attı rektör. "Komik de birisiyim valla."

"Bizim de sizinki gibi vaktimiz önemli. Karşılığında ne yapmamız lazım?"

Müdür burun kıvırıp hah sesi çıkardıktan sonra konuşmaya başladı. "Biliyorsunuz yarın bir basketbol maçı var okulda. Üniversiteler arası final maçı. Ancak gazetecilik kulübü yarın benim düzenlediğim ağaç dikme törenine gelip haberlerimi yapacakları için meşgul olacaklar. Ne kadar iyi bir insan olup ağaç falan diktiğimi görsünler, adım anılsın diye yani. Her neyse!" dedi ve ayağa kalktı rektör. "Maçta spiker yok. Kendi sahamızda kendi spikerimiz olmalı. Her maçta olduğu gibi spikerliğin yanında maçların vazgeçilmezi itiraf panosu okuması da olacak maç arasında. Bu görev sizin. Yaparsanız ve düzgün ilerlerse radyonuzu geri alabilirsiniz."

in all seasons | park jongseong {✓}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin