BARAN MI JİYAN MI

1.1K 58 40
                                    

Öfkeliydim ama neden? En yakın arkadaşım beni öpmüştü ve  onu dövmüştüm ama o bana karşı bile çıkmamıştı aksine izin vermişti. Beni üzen de buydu.

Öğretmen beni ofise göndermiş ve birkaç gün uzaklaştırma cezası vermişti. Doğrusunu söylemek gerekirse ihtiyacım olan şey buydu. Onu görmek istemedim.
Bunu yaptığına inanamıyordum. Kafama bir şey dank ettiğinde tırnaklarımı kemirmeye başladım.Jiyan konusunda ne yapacağım? Ona ne diyeceğim? Ona, en yakın arkadaşım olan kardeşinin beni öptüğünü nasıl söyleyeceğim? Allah KAHRETSİN!!. Bir cevap bulmak için mutfağımda bir ileri bir geri dolaştım.

Vazgeçtim ve yukarıya, yatağıma gittim. Jiyan'ın öfkesiyle uğraşmak istemiyordum. Odama girip yatağıma oturdum. Sonra birden aklıma Baran geldi, Baran'a ne olacaktı? Jiyan beni kendi kardeşini incitiği kadar incitmez... değil mi?

Kafamdaki seçenekleri düşündüm. Ya bunu kendi haline bırakıp kendimi koruyacaktım ya da evlerine koşup Baran'ın hâlâ hayatta olup olmadığına bakıcaktım.
Ellerimle saçımı çekiştirdim, şiddetle ve defalarca "Ne yapmalı, ne yapmalı..." diye mırıldandım. İşte bu, karar verdim. Hemen ayağa kalktım ve merdivenlerden aşağı koştum.

Evlerine vardığımda kapı ziline doğru koştum. Düğmeye en az bin kez bastım. Bir dakika geçti, kaygılanmaya başladım. O iyimi.? Parmak eklemlerim kızarıncaya kadar kapıyı çaldım. Kapı açıldı ve yolumda tanıdık bir vücut gördüm. Jiyan.

"MERHABA?"dedim, Jiyan bana çılgınca ve nefes nefese baktı. "NE? Burada ne yapıyorsun!?" diye sordu. Sanki merdivenlerden koşarak iniyormuş gibi görünüyordu. Durumu analiz ettim ve izinsiz olarak evine girdim.

Pişirdikleri yemeğin kokusunu alabiliyordum ve mutfağa girip her yere baktım. Onu hiçbir yerde bulamadım.
Sonra oturma odasında televizyon açıktı ama Baran yoktu. "O nerede?" Çılgınca sordum.
Jiyan cevap vermeden yukarı koştum.
Nefes nefese Baran'ın yatak odasının kapısını iterek açtım. Rahatlayarak nefes verdim. "Tanrıya şükür iyisin!" Dizlerimin üzerine çöktüm, nefesimi tuttum.

Baran bilgisayar koltuğunda oturuyordu, dönüp bana baktı, şaşkın gözlerle.
"Ne-" diye kekeledi. "Burada ne yapıyorsun?" çekinerek sordu. Sandalyesinden kalkıp bana doğru yürüdü. Tam önümde durdu ve gülümsedi.

"Düşündüm ki-" derin bir nefes aldım. "Seni öldürmüş olabilir!" Ayağa kalktım ve Baran'ı inceledim. Kollarına dokundum, onları yukarı aşağı kaldırıp hâlâ çalıştıklarından emin oldum. "Sana yumruk attığım için özür dilerim." dedim onu incelerken. Göğsüne dokundum. "Sadece sana kızgındım." Yukarı ona doğru baktım. Baran bileklerimden tuttu ve gülümsedi, Tatlı bir şekilde.

"Sorun değil." Kollarını etrafıma sardı ve bana sarıldı. Ona sokuldum. "Sana zarar verebileceğinden gerçekten endişelendim."dedim , Baran'ı önemsiyordum o benim tek arkadaşımdı.

Baran içini çekti ve nefesinin altından mırıldandı. "Teşekkürler." Baran bana daha sıkı sarıldı.

Bir süre birbirimize sarıldık ama sonra kapı anında açıldı ve  Jiyan birden bağırdı. "BURADA NE SİKİM OLUYOR!!?" Ensemdeki tüyler diken diken oldu ve anında bacaklarım titremeye başladı.
Bir anlığına onu unutmuştum ve şimdiden öfkenin ondan sızdığını hissedebiliyordum.

Baran'ı üzerimden hızla ittim ve yavaşça geri çekildim , benim arkadaş sevgim Jiyan gelene kadardı işte. Arkamı döndüğümde Jiyan'ın kapı duvarına yaslandığını gördüm. Kollarını çaprazlamıştı ve oldukça sinirli görünüyordu. Ayağa kalkıp Baran'a doğru yürüdü. " Daha kaç kere.." Dilini şaklattı. "Söylemem gerekiyor Baran!?" Jiyan arkamdan yürüdü ve kollarını bedenime doladı. "O benim." dedi, nefesini ensemde hissetmek beni ürperti.

Baran öfkeyle dolup taştı. Yumrukları havaya kalktı. "O senin değil!" diye bağırdı. "O benim!" Baran bize doğru yürüdü ve Jiyan'ın kollarını üzerimden çekti. "O yıllardır benimdi!" Kelimenin tam anlamıyla bu işin ortasındaydım.
Bu çok tanıdık geldi.

Kavgayı ayırmaya çalışarak kollarımı iki yana açtım. "BEN HİÇ KİMSENİN DEĞİLİM!"diye  bağırdım. Parmaklarımı Baran'a doğrulttum. "Ben senin değilim!" Jiyan'ın vücuduma kıvrılan kollarını yakaladım ve çektim. Arkamı döndüm.
"Ben senin de degilim!" bu dediğime saniyesinde pişman olsamda çaktırmamaya çalıştım sonra Jiyan'ın tişörtünün yakasından tuttup onu odadan dışarı sürükledim. Arkamı döndüm ve Baran'a bağırdım, "Sen! Orada kal!" Baran'ın odasının kapısını kapattım.

Saçmalık. Ne yaptım? Neden Jiyan'ı tişörtünden tutup  sürükledim? Arkamı döndüğümde Jiyan'ın sırıttığını gördüm. Yakasını bıraktım. Kıkırdamaya başladı. "Ne var?" diye sordum.

"Hiç bir şey." Bu sefer daha çok gülümsedi.
Tekrar yakasından tuttum.
"Ne var!" diye tekrarladım.

Jiyan sırıttı. "Beni seçtin." dedi , yakasını bıraktım.

Kafam karışmıştı. "Ne?"

"Onu seçseydin beni dışarı sürüklemezdin. Orada onunla kalıp beni dışarı iterdin."gülümsedi, "Ama sen yapmadın." Bu sefer ciddi bir şekilde güldü ,yutkunmamı engelleyemedim.

Jiyan beni belimden yakaladı ve vücuduna doğru çekti. Sıcak nefesini kulağımın yanında hissedebiliyordum. "Beni seçtin." Boynumu öptü. Kaçmaya çalıştığımda tutuşu daha da sıkılaştı. Boynumu aşağı yukarı öperek bana daha da yaklaştı.
"Teşekkür ederim." Fısıldadı.

_______

Q: Jiyan'ı mı yoksa Baran'ı mı tutuyorsunuz?

*

ZORBA | BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin