Yaklaşık iki saat kadar uyumuşuz.Uyandığımızda akşam olmuştu.Telefonuma doğru uzandığımda Nehir'in aradığını gördüm.Telefonumu elime alıp açtım;
"Oh şükür kuzum neden açmıyorsun iki kere aradım."
"Uyuyakalmışız Nehirciğim birşey mi oldu?"
"Birşeyler yapalım diyecektim canım."
"Rüzgarı uyandırıp sana haber veririm."
"Tamam canım öpüyorum seni."
Rüzgara doğdu eğilip yanağına bir öpücük kondurdum.Sanki öpmemi bekliyormuş gibi hemen gözlerini açıverdi.O kadar yakışıklı duruyordu ki,bir insan uyanır uyanmaz bu kadar yakışıklı olamazdı.Elleriyle gözlerini ufalayarak gözlerini açtı.Beni kendine doğru çekip sarıldı...
"Günaydın karıcığımm
Günaydın bitanemm
Günaydın balımm
Günaydın hayatımm
Günaydın güzelimm
Güzeller güzelimmm
Günaydın güneşimmm."Beni o kadar mutlu ediyordu ki.Rüzgara çok fazla aşık olmuştum o yanımda olmayınca nefes alamıyordum sanki.O yokken hayat duruyordu.Onsuzken gülememeye başlamıştım,herşeyden onunla zevk almaya başlamıştım.
"Günaydın kocacığımmm.Sen uyurken Nehir aradı birşeyler yapalım mı diyor ne dersin?"
"Tabiki güzelim yeterki sen birşeyler yapmak iste."
Artık sadece dudaklarımla gülmüyordum gözlerimin içi bile o kadar gülüyordu ki hani küçük çocuklara balon aldıktan sonra onlardan mutluları olmaz ya bende öyle oluyordum.Rüzgar hayatıma girdiğinden beri ben ben değildim.Benim yetişkin ruhumu sanki çocuk ruhu ele geçirmişti.En ufak şeylere bile havalara uçan bir çocuk olmuştum.Rüzgarın sevgisi beni çocuk yapmıştı.
"Ben Nehire yazayım o zaman hazırlanalım çıkarız."
"Tamam güzelim ben duşa giriyorum sen otel görevlisini arar mısın kahvaltımızı getirsinler."
"Tabiki ararım.Sen duştan çıkana kadar bende hazırlanmaya başlayayım."
"Tamam güzelim."yanağıma minik bir öpücük kondurup banyoya doğru ilerledi.
Üstüme yeşil çok ferah bir elbise giymiştim.Tam yazlık bir elbiseydi.Saçlarımın ise yarısına kadar örüp açık bırakmıştım.Makyaj masasına doğru oturup makyajımı yapmaya başladığım sırada Rüzgar banyodan çıkmıştı.Bana doğru ilerleyip omzuma bir tane öpücük kondurdu.
"Nasıl olmuşum?"
"Melekler gibi olmuşsun Ahu'mm.Sana her geçen gün daha çok aşık oluyorum.Ellerimiz hiç ayrılmasın sevgilim."
"Seninle olduğum,senin olduğum için çok şanslıyım."
İlk defa Rüzgar'ın utandığını görmüştüm.Utanırken bile gözleri o kadar parlıyordu ki.Dünyanın en yakışıklı erkeği geçse karşısına ben yine Rüzgar'ımın gözlerindeki neşeyi kimseye değişmem.Telefonumdan yine bir aranma gözüküyordu.Nehir arıyordu yine.
"Hazır mısınızz?"
"Hazırlanıyoruz canım."
"Tamamdır ben aşagıdayım kuzum biraz bir şeyler yiyeceğim haberleşelim."
"Tamam canım öpüyorum."
Rüzgar ben telefonla konuşurken giyinmişti bile.Beyaz pantolon ve açık mavi renk gömlek giymişti.O kadar cool,o kadar yakışıklı,o kadar mükemmel görünüyordu ki.Bir kez daha aşık etmişti beni kendine.Gözlerimi Rüzgardan alamıyordum.
"Bitanem neden öyle bakıyorsun kötü mü olmuş?"
"Aşkım ne kötüsü mükemmelliğinden gözlerimi alamıyorum."
Her zaman bir romantik an yaşadığımızda araya bir şeyler giriyordu.Şimdi de kapı çalıyordu.Rüzgar kapıya doğru ilerledi.Kahvaltımız gelmişti.Hemen bir şeyler atıştırıp aşağıya doğru yol aldık.Rüzgar telefonundan birine mesaj atıyordu ama kime attığını söylemiyordu.Aklında yine bir şey vardı.Nehirin yanına doğru gittiğimizde yanında birisi vardı.Bir erkek vardı.Birlikte sohbet ediyorlardı.Bizi gördüğünde biraz telaş yaptı.Hiç konuşmadan Nehiri alıp arabaya doğru ilerledik.Rüzgar kullanacaktı arabayı.Rüzgar ön koltuğun kapısını çok nazik bir düşünceyle açtı.Yüzüne bakıp gülümsedim ve koltuğa doğru oturdum.Kapıyı kapatıp sürücü koltuğuna oturdu.
"Eniştemiz pek nazik."dedi Nehir gülümseyerek.
"Eh öyledir o."bir anda soruverdim.
"Yanındaki kimdi canım?"
"Hiç kimse Ahucuğum öyle yemekler hakkında soru sordum."pek inandırıcı gelmemişti bana ama uzatmadım.
"Peki dediğin gibi olsun canım.Hayatım biz nereye gideceğiz?"
"Bana bırak bitanem süpriz."Rüzgar bu ara süprizlere doyamamıştı acaba aklında yine ne vardı.Yolun tam ortasında birşey görüp durdu.
"Ben hemen geliyorum hayatım."
"Nereye gidiyorsun ki."
"Bana bırak güzelim."
Arabadan indi.Nehir öne doğru eğilip müzik açtı.Nehir tam bir müzik delisiydi tabi bende öyle.Müzik dinlemeyi çok seviyorduk.Nehir telefonuna bir bildirim geldi.
"Hadi Ahucuğum gel biraz aşağıya inelim."
"Siz yine birşeyler karıştırıyorsunuz ama hadi hayırlısı bakalım."
Arabadan indiğimizde Rüzgar elinde yüze yakın balon ve papatyayla bize dogru ilerliyordu.Ah tabi ya balonları ve papatyaları ne kadar sevdiğimi Nehir biliyordu.Kesin o söylemişti Rüzgara.Tam önümde durdu.
"Güzelim ne kadar balon ve papatya sevdiğini kuşlar söyledi bende sana böyle bir süpriz yapmak istedim."
Yine çocuk ruhum çıkmıştı ortaya.Utanmasam çocuklar gibi havalara zıplayacaktım.Bir anda Rüzgarın boynuna sımsıkı sarıldım.Gözlerimden mutluluk gözyaşları akıyordu.
"Ben çok duygulandım çok çok teşekkür ederim."
"Güzelim neden ağlıyorsun?"
"Ben ben mutluluktan ağlıyorum."
"Bitanem mutluluktan olsa bile o güzeller güzeli gözlerinden tek bir damla yaş akmayacak."Boynuna daha da sıkı sarılmıştım.
Sokağın tam ortasında,herkesin içinde sadece birbirimize sarılıyorduk.Biz sarılırken sanki zaman durmuştu.Nehir elinde kamerasıyla bizi çekiyordu.Bu evdende bana ait olan tek yer Rüzgar'ın kalbiydi.Rüzgar'ın kollarının arasında olmak benim için o kadar kıymetliydi ki.Sanki hiç yazılmamış bir şiirdi Rüzgar,daha önce eşi benzeri olmayan bir şiir.Bu kadar muhteşem olamaz bir insan.Bu kadar nazik,bu kadar kusursuz.Kirpiklerinin dizilişi bile sırayla...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK'IN DOĞUŞU
Teen FictionEllerim hala kalbimdeydi.Bu ev benim evimdi.Bu adam benim evim olacaktı.Ve o yanımda olduğu sürece ben hep iyileşecektim,hep iyi olarak kalacaktım.Ben Ahu,bu benim Rüzgar'ıma kavuşma hikayem..."