Bölüm 21:SEN BENİM KUŞUMSUN.

58 17 9
                                    

"Ben senin yarana bakıp nasıl acıdığını anlarım,sen benim neye kırıldığımı fark edemezsin..."

Evimizde gözlerimi açtığım sırada baktığım ilk şey saat olmuştu.Bitkinliğimin üzerinden tam on iki saat geçmişti.On iki saatir aralıksız uyuyordum.Uyanasım yoktu,sadece uyumak istiyordum.Konuşmak istemiyordum,yemek yemek istemiyordum.Merdivenlerden gelen ayak sesleri ile doğrulduğum sırada kapıdan giren bu sefer Rüzgar değildi,Nehir'di...

Kapı'dan adımını atar atmaz bana doğru koşarak sarıldı.

"Güzelim..."saçlarımı okşamaya başladı.Nehir saçlarımı okşuyordu,ben ağlıyordum.İkimizde tek bir kelime bile konuşamayacak hale gelmiştik.Ben darmaduman olmuştum,yanımdakileri de darmaduman ediyordum.Kapının arasından gözyaşlarına hakim olamayan Rüzgar'ı gördüm.O bizden daha çok ağlıyordu,ama yanımıza gelemiyordu.Şu durumda bile beni üzmek istemiyordu.

Gerçek şans nedir?

Sizi üzmemek için terkeden insanlar mıdır şans?

Yoksa siz üzgün olduğunuzda,elinden gelen tüm çabayı gösteren,sevgisi,saygısı bir an bile eksilmeyen insanlar mıdır?

Rüzgar'a daha fazla bu acıyı çektirmemek istiyordum.

Kahverengi gözleri vardı,ama gökyüzü gibi bakıyordu...
Çok üzgündü,belki de benden daha çok bitkindi,ama öyle bir kalbi vardı ki...
Sevgisi,saygısı,merhameti üzüntüsünden daha ağır basıyordu.Kıyamıyordu,üzmek istemiyordu, atlatmamı istiyordu.Atlatmamızı istiyordu...

Bazı dertler vardır ya hani seni yerden yere vurur ama sadece bir eşiğe oturtup saatlerce ağlatır...

Benim bebeğim ölmüştü.Onu kurtarmayı istemiştim,ama kendimi kaybettim.
Bebeğim öldü.
Ve bu dünyanın en acı cümlesiydi.
Bebeğimi kaybettim.
Ve bu dünyanın en acı şeyiydi.
Onu ellerime alıpta uğurlayamadım,sessizce varlığını bile hissetmeden uğurladım.İlk duyduğumda çok sesli ağladım,ama artık sesli ağlayamıyordum.Bağıramıyordum,elimden sadece sessizce ağlamak geliyordu.Konuşamıyordum,elimden sadece susmak geliyordu.Rüzgar konuşuyordu,dinleyemiyordum.İlgileniyordu,hissedemiyordum.İlk kez konuşmak çok canımı acıtıyordu.

Sakinleştiğimiz sırada Rüzgar içeriye girdi.Bana doğru yaklaşarak alnıma bir öpücük kondurdu.Ellerimi sımsıkı tuttu.

"Ben senin yanındayım.Her zaman."

İnanın cevap bile veremiyordum.Ağzım vardı ama dilim yoktu.Sesim vardı ama ses verecek halim yoktu.Konuşmaya devam etti.

"Belki bu sefer kazanamadık evet,ama kaybedelim güzelim.Hep kazanmak zorunda değiliz,kaybedelim.Ben seninle kaybetmeye de varım.Tekrar deneriz,tekrar oldururuz yeterki sen benim ellerimi bırakma.Biz kadar acı yaşarsak yaşayalım,daima seninle olacağım ben.Söz veriyorum."Başını ellerim'in arasına alıp;

"Rüzgar,"dedim.

"Sen benim kuşumsun."Anlamayarak baktı.

"Kuş mu?"

"Evet kuş."dediğim sırada gözümden bir damla yaş süzülüverdi.

"Düşüyorum,düşüyorum beni minicik gövdenle ayakta tutmaya çalışıyorsun.Yıpranıyoruz,çok yıprandık,ama kendinden önce hep beni düşünüyorsun.Gülüyorum,sen benden çok daha fazla gülüyorsun.Ağladığım zaman ağlamak yerine beni ayakta tutmaya çalışıyorsun.Bu sefer olmadı evet tekrar deneriz,yuvamız için çabalarız."yüzü gülüyordu ama gözlerinden akan damlalar durmuyordu.Çok mutlu olmuştu.Belki bu sefer o bataklığın içine girdik ama o bataklıktan el ele,göz göze çıktık.Tekrar denerdik,birbirimizden vazgeçmedikten sonra herşeyi başarırdık.Önemli olan bir olmaktı...

Nehir ortamdaki hüzünü dağıtmak için bir fikir söylemişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Nehir ortamdaki hüzünü dağıtmak için bir fikir söylemişti.Kafamızı biraz olsun toparlamak için dışarıya çıkmacaktık.Nehir ve Rüzgar aşağıya doğru indikleri sırada, üstüme dolaptan ilk ne bulduysam onu giyip, aşağıya doğru indim.İlk önce kahvaltı yapıp, sinema'ya gitmeye karar vermiştik.Sinemadan üç tane bilet aldıp yaklaşık bir saat kadar bekledikten sonra sinema salonuna girmiştik.Komedi filmi seçmiştik.Bol kahkahalı bir sinema'nın ardından kafam biraz daha dağılmıştı.Rahat hissediyordum kendimi.Rüzgar beni rahatlatmak için herşeyi yapıyordu.Güzel iltifatlar ediyordu.Sinema salonunda dediği söz hala aklımdaydı.Beni çok etkilemişti.

"Sen bu dünya için çok fazla güzelsin Ahu..."

Bazen bizi büyüten acılardır.İçimizde çocuk kalan yanımızı olgunlaştıran acılarımızdır.Bazen büyümek,dimdik ayakta durabilmek için acılar yaşamamız gerekir.Daha iyi bir gelecek için,daha güzel gülümsemeler için,tecrübeler için o acıları yaşamamız gerekir.Lanet ederiz ya bazen o lanet yerine,sadece Allah'a bırakmak gerekir.Güvenmek,teslim olmak gerekir.Hayırlısı buymuş demekki deyip susmak gerekir.Canı veren nasıl Allah ise,alan da odur,o en hayırlısını biliyordur demek gerekir.Hayat en beklemediğimiz anlarda,en beklemediğimiz mucizeler sürer hayatımıza.Bu hayat böyledir işte...

Acıyı tatmadan,mutluluğu bulamazsın.

Bizde bu sefer acıyı en zor bir şekilde tatmıştık,mutluluğu da bulacaktık.Benn Rüzgar'ı hiç bir zaman bırakamayacaktım.Oda bırakıp gidemeyeceğimi çok iyi biliyordu.

Ağaç hiç çiçeğini bırakır mıydı?
Balık hiç sudan vazgeçer miydi?

Neden peki biliyor musunuz,çünkü sevmek her şeyi karşına alıp,engelleri aşmak ve onun varlığında kalmaktır.Vazgeçmeyin,hayatınızda karşılaştığınız her şey bir imtihandır,yada siz onun imtihanı olursunuz.Herkes ve her şey sizi bir yere doğru götürür.
Mevlana'nın da dediği gibi;

"Olursa bir hayır,
  Olmazsa bin hayır ara."

AŞK'IN DOĞUŞUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin