Bölüm 16.MORLUKLAR'IN İÇİNDEKİ ACILAR.

81 32 11
                                    

Mutfaktan gelen sesler ile gözlerimi açmıştım.Perde'nin arasından sızan güneşle gözlerimi ufalayarak açmıştım.Tam o sırada kapının ardından,Rüzgar'ın sesi gelmeye başladı.

"Benim güzeller güzeli karım uyanmış mıı?"dedi.Uyanır uyanmaz güne çok mutlu başlamıştım.

"Uyandım canım.İşe gitmiyor musun?"

"Güzelim'e kahvaltı hazırlamadan gitmek istemedim.Şimdi sen kahvaltını yemeye başlayacaksın,bende çıkacağım."diyerek yanağıma minik bir öpücük kondurdu.

"Teşekkür ederim hayatım."diyerek gülümsedim.

"Teşekkür benden."Kalbim artık yerinden fırlayacaktı.Bir insan,bir insanı bu kadar mutlu edebilir miydi?

İstemeyerek evlenilen evlilikler bu denli mutluluk içerir miydi?

Hiç bu kadar mutlu olacağımı düşünmüyordum.Rüzgar'a artık çocukluğumdan bahsetmem gerekiyordu,ama nasıl bahsedecektim bilmiyordum.Bu kadar acıyı nasıl anlatabilecektim.Ben,ben babamdan çocukluğum boyunca hep şiddet görmüştüm.Doğru düzgün bir çocukluk yaşayamamıştım.Her gece uykumdan babam'ın annemi dövme sesleriyle uyanır,yorganın altına saklanırdım.Yorgan'ın beni koruyacağını düşünürdüm hep.Bir gece çaresizce babamın acımasızlığını,o pis bedenini üzerimde hissetmiştim.Kimseye söylememem için beni annemi öldürmekle tehdit ederdi.Sustum,konuşamadım.Sabah kahvaltı yapmak için odadan çıktığımda,annem yüzüme bakamazdı.Üzülüp kaçardı hep.Baban benim kaderim deyip,babam'ın attığı dayaklara katlanırdı.Ben katlanamıyordum,o küçücük bedenim katlanamıyordu.Bir akşam babam yine annemi döverken,komşumuz Mehmet amca gelip kapımıza dayanmıştı.Babam kapıyı açtığında annem içerde kanlar içinde yatıyordu.Mehmet amca,annemi kanlar içerisinde görünce babamı hemen dışarıya çıkardı.Anneme hangi elleriyle vurduğunu söylettirip,öldüresiye dövdü babamı.O günden sonra annem bir daha bu zulme göz yummadı.O evden taşınıp küçücük 1+1 olan bir eve taşındık,ama yine hayatımız güzel gitmiyordu.Annem aşırı kilo kaybetmeye başlamıştı.Öksürdüğü zaman kanlar geliyordu.Doktora gitmeye karar vermişti.Doktora gittiğinde kanser olduğunu öğrenmiş,eve gözleri şiş bir şekilde gelmişti.Geldiğinde hiç konuşmadan bana sımsıkı sarılıp,özürler dilemeye başlamıştı.O kadar çok ağlıyordu ki,minicik ellerimle annemin göz yaşlarını silmeye başlamıştım.Ağlamasın diye annemi eğlendirmeye çalışıyordum.Annem hiç gülemiyordu,beni o küçücük aklım ile karşısına alıp konuşmaya başladı.Kanser olduğundan bahsetti.Tabiki ben o zamanlar kanser ne demek bilmiyordum.Çok kötü bir şey olduğunu anlamıştım ama annem'in öleceğini hiç düşünmüyordum.Annem hastalığını öğrendiği günden beri bana hep çok iyi davrandı,tüm acıları unutturmaya çalıştı.Unutamıyordum.Sabah uyandığımda kollarımdaki morlukları güzel bir şey zannetip,anneme bahsederken ki o sevincimi unutamıyordum.Unutamayacaktım...

Rüzgar işe gideli tam iki saat olmuştu.Etrafı biraz toparladıktan sonra,kedi ile ilgilenmeye başladım.Yemeğini yedireceğim sırada Rüzgar aramaya başladı.

"Alo güzelim."

"Efendim canım?"

"Ben bir yarım saat'e geleceğim hazırlan direk çıkalım istersen."

"Nereye gideceğiz?"

"Güzelim Mert'in sevgilisi evine davet etmişti ya."

"O vardı demi bugün,unutmuşum."dedim sesimi değiştirerek.

"Güzelim ama yapma böyle."

"Tamam Rüzgar,geldiğinde ararsın ben direk çıkarım."

"Bana neden böyle yapıyorsun sevgilim."

"Birşey yapmıyoruum,gelince ararsın öpüyorum."diyerek telefonu kapattım.

Hiç bir şey olmamış gibi kediye yemeğini yedirmeye devam ettim.Yemeğini yedikten sonra üst kata çıkıp hazırlanmaya başladım.Kadife bir takım'ım vardı.Çok cool bir duruşu vardı.Aynı zamanda da iddialıydı.Onu giymeye karar vermiştim.Makyaj masasına oturduğum sırada,kapı örtüldü.Rüzgar gelmiş olmalıydı.Elbiseye uyacak şekilde bir makyaj yaptıktan sonra, aşağıya doğru inmeye başladım.Rüzgar beni görür görmez,çok şaşırmıştı.

"Sen sıradan olan herşeyden çok daha güzelsin,bu güzelliğinle nasıl baş edeceğim bilmiyorum."

"Utandırıyorsun ama benii."

"Aşkımla yüreğinde kıpırtıya neden olan cümleleri benden daima göreceksin."deyip tebessüm etti.Rüzgara doğru ilerleyip ellerini sımsıkı tuttum.

"Çıkalım mı sevgilim?"

"Tabiki buyurun hanımefendi."

Arabaya doğru ilerlediğimizde.Rüzgar hemen önüme geçip kapımı açtı.Kapıyı açar açmaz o kadar şaşırmıştım ki.Araba'nın her yanı güller ile doluydu.Bir tane de kocaman bir kutu vardı.Kutuyu elime alıp arabaya oturdum.

"Aç bakalım güzelim beğenecek misin?"

Kutunun içinde bir sürü yüzükler, bileklikler,kolyeler ve bir tane de not vardı.Notta şöyle yazıyordu;

"Ne kadar stresli ve düşünceli olduğunu anlayabiliyorum güzelim ve sana hak da veriyorum.Sana senin kadar güzel bir hediye vermek isterdim.Ancak bunun imkansız olduğunu anladım.Güzel olan her şey sanki sende toplanmış.İyiki varsın karıcığım."

Gözlerimden mutluluk gözyaşları akıyordu.Kendime engel olamıyordum,gözyaşlarımı tutamıyordum.Babam'ın sevgisizliğinden sonra Rüzgar'ın şevkati,ilgisi beni benden alıyordu.Rüzgar alnıma bir öpücük kondurarak ellerimi sımsıkı tuttu.

"Gözlerinden akan tek damla yaş için canımı veririm güzelim benim."

Daha da çok ağlamaya başlamıştım.Biraz daha ağlarsam makyaj diye bir şey kalmayacaktı.Biraz sakinleşmeye çalıştım.Sonunda rahatlamıştım.Rüzgara sımsıkı sarılıp kendime geldikten,sonra yola çıktık.İlk önce Mert'i almak için evine gittik.Merti aldıktan sonra Ahsen'in evine doğru ilerledik.Tam evinin önüne geldiğimizde kalbim delicesine atmaya başladı.O kadar çaresizdim ki,göreceklerimden korkuyordum açıkçası.Rüzgar bir şeylerin ters gittiğini anlayabiliyordu,gelip ellerimi tuttu.Kulağıma doğru yanaşıp,

"Ben yanındayım güzelim bu günü de el ele atlatacağız,sakin ol."dedi.

Gülümseyerek rahatladığımı belli etmeye çalıştım.Ellerimizi hiç ayırmadan merdivenlerden yukarıya doğru çıktık.Zili çaldık.Kapıyı öyle bir açtı ki,artık deliriyordum bu kızın hiç kıyafeti yok muydu?

"Hoşgeldiniz!"

"Hoşgeldin Rüzgarcım,sende öyle Ahu."

Kızın saçını başını yolmamak için zor duruyordum.Rüzgara doğru elini uzattığıda elini sertçe alıp ben sıktım.

"Rüzgar benden başkasının eline dokunmaz,ben alayım o eli sağol."

Rüzgar onu kıskandığımı farkettikçe kıkırdıyordu.Onu kıskanmam hoşuna gidiyordu.Ahsen öyle bir bozulmuştu ki,hani derler ya yüzü sirke satıyor diye tamda o haldeydi şu an.Sevgilisine sarılmamıştı bile.Amacı çok farklıydı,ama Mert kör olmuşcasına gözünün önünde Rüzgar'la ilgilenmesini farketmiyordu bile.Yada görmezden geliyordu.Bunun başka açıklaması olamazdı.

"Buyurun şöyle isterseniz direk masaya geçin,acıkmışsınızdır."

Yine Rüzgar'ın yanına oturmaya çalıştığı sırada ittirerek Rüzgar'ın yanına oturdum.

"Canım istersen artık sevgilinin yanına otur."dedim.

Umarım anlaması gerekeni anlamıştır diye umut ediyorum.Yemeğimizi yedikten sonra;

"Ben bir lavaboya gideyim ne tarafta?"

"Sağdan ikinci kapı."

Yapmamam gereken birşey yapacaktım.Lavaboya değil de, başka odaya girecektim.Rüzgar ile ilgili birşey bulmaya çalışacaktım.Rasgele bir odaya girdiğimde gördüklerime inanamadım.O kadar sinirlenmiştim ki,sinirden hemen odanın videosunu çekip oradan ayrıldım.Sakin kalamıyordum, yaklaşık 20 dakika sonrasında,içeriye doğru ilerlediğimde Rüzgar korkarak hemen belimden tuttu.Bir anlığına gözlerim kendinden geçti.

AŞK'IN DOĞUŞUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin