Bir seçim yapmak zorunda kalmıştı Chan. Babasının sözünden ya dışarı çıkmayacaktı.
Ya da kalbinin sesiyle hareket edip gelişen olayları yaşayacaktı. Şu an bir bekar biriyle kendi gibi eşcinsel olan Minho'yu tanıyordu.
Onunla kendini bir ilişki de hayal etmedi ama olmaz da diye düşünmedi. Aslında isterdi bir ilişkisi olmasını.
Bunu tabii tek taraflı düşünen birisi olarak açılamazdı zamanla onunda kendisine karşı aşık olmasını istemişti.
Kendisini baya düşüncelere daldırmıştı kendisine seslenen kişi en sonunda bağırarak Chan kendine geldi.
"Hey!" Hemen baktı kadına ve ayağa kalkıp selamladı. "Üzgünüm işi düşünüyordum."
Kadın gözlüğünü düzeltip saçını kulağın arkasına koydu. "Toplantı yapacağız size verdiğim dosyaları eksiksiz bir şekilde getirin bana."
Kadın herkese bakıp Chan'a ayrı bir bakıp gitti yanlarından. Herkes dosyaları eline alıp tek tek gittiler.
"İyi misin sen?" Sorulan soruyla afallamıştı Chan. "Evet iyiyim, neden sordun?"
Minho omuz silkip dudak büzdü ve dosyayı alıp ilerledi. Chan'da arkasından ilerledi.
Herkes oturup müdürün konuşmasını bekledi. Tek tek herkesten eksiksiz bir dosya istemişti bakacağını da söyledi.
Tek tek baktığında sıra Chan'a geldi umarım her şey düzgündür diye içinden sayısızca geçirdi.
"Chan... yeni gelmene rağmen güzel çalışıyorsun. Beğendim bunu aferin."
Chan gülümseyerek oturduğu yerde başını hafif eğip. "Teşekkür ederim Bayan Sang."
Kadın gözlüğünü çıkartıp gözlerini yavaşça ovuşturdu. "Herkes yerine gidebilir, başka sorabileceğin soru varsa sorsun."
"Aslında benim var Bayan Sang." Minho konuşmuştu. Kadın merakla herkes gibi bekledi.
"İş dışında küçük aktiviteler yapıyorduk önceden, şimdi de ne oldu eskisi gibi yapamıyoruz?"
Kadın iç çekti gülümsedi. "Bunu bende merak ettiğim için başkana sordum."
Chan da merakla bekledi devamını. "Oğlu bizimle çalışıyormuş ve kimliği gizli bir şekilde aramızda. Tam olarak bilmiyoruz ama sıradan bir çalışan gibi, görmemiz gerekiyor ve onun yüzünden bize de yasak bu etkinlikler ama şimdilik."
Minho başıyla anladığını gösterdi ve herkes çıkıp masasına geçti. Chan'ın gerginliği daha da arttı.
Babasının yaptığı bu saçma şey herkesi etkiliyordu kendi hariç. "Su ister misin?" Minho'nun ilgili davranışı hoşuna gitse de ondan en iyisi uzak durmaktı.
"Teşekkür ederim kendim alırım." Minho gidip bardağını su doldurup geldi.
Çekmecesinden bir gofret çıkartıp masasının üzerine koydu Chan'ın.
"Gerek yoktu neden verdin ki?" Minho gülümsedi ve suyundan kocaman bir yudum aldı.
"Ellerin titriyor belki çikolata iyi gelir diye." Chan bunu fark etmesine şaşırmıştı.
Aslında sinirden titriyordu elleri. "Aslında ben sinirlendim." Minho şaşırmıştı.
"Neye?" Chan gözlerini kapatıp 5 saniye sonra açtı. "Başkanın böyle yapmasına."
"Eminim haklı bir sebebi vardır bir de bu yönden bakmak lazım."
Haklı konuşmuştu Minho Chan bir şey demedi önündeki bilgisayarına bakıp işinin başına geçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i fell in love with my boss's son. (minchan)
FanfictionBang Chan babasının istediği gibi şirkete başlamaya karar verdi. Kimse babasının Bang Geum-Soo olduğunu bilmeyecekti soyadı farklı bir şekilde girecekti. Girdiğinde stajyer olarak başladı ve zamanla insanların gözüne sıradan bir insan olarak geldi...