sixteen

78 15 5
                                    

Medya: Bang Chan's Mom Instagram update



Annesine aylarca ulaşamamıştı işe de gitmiyordu babasıyla tüm bağlantıları kesmişti tamamen.

Minho ile beraber yaşamaya devam ediyordu ama ayaklarının üstünde durması gerektiğini biliyordu.

"Çalıştığın yerde hala açık pozisyon var mı?" Minho ağzındaki lokmayı midesine yolladı.

"Bir sormam lazım. Sana ona göre haber ederim olur mu?" Chan başıyla onaylayıp kahvesinden yudum aldı.

"İstersen çalışma, kendini bu yönden kötü hissetme." Chan başıyla reddetti.

"Hayır ondan değil kendimi bir şeye vermem lazım. Yoksa annemi bulmak için amerikaya gideceğim böyle giderse."

Minho hemen atladı söze. "Hayır gitmene izin veremem. Çalışmak istiyorsan iş ayarlayacağım sana söz veriyorum."

"Tamam senden haber bekliyorum. Kolay gelsin sana." Ayağa kalkıp masadaki bardakları alıp bulaşık makinesine koydu.

"Teşekkür ederim, akşama görüşürüz." Chan başıyla onayladı Minho çok geç olmadan çıktı evden.

Arabasına binip sürdü şirkete arkadaşının yanında çalışmaya başlamıştı Chan'ın babasının şirketi kadar büyük değildi ama herkesin geçineceği bir yerdi.

Arabayı park edip içeri girdi asansörü beklemeye başlamıştı. "Günaydın." Diyerek asansöre bindi.

"Günaydın bir sorun mu var düne göre yüzün keyifsiz gibi." Minho gülümseyerek geçiştirdi.

Asansör ineceği katta durdu ve başıyla selamlayıp önden indi. Masasına geçip tam oturacağı sırada.

"Bay Lee bakabilir misiniz?" Kadının seslenmesiyle gidip baktı. "Dünkü dosyaları bulamıyorum yolladığınıza emin misiniz?" Başıyla onayladı. "Eminim tekrar bakın olmadı tekrar yollarım size."

Kadın bir şey demedi ve bulduğunda yüzü gülmüştü. "Tamam buldum, gerek kalmadı teşekkürler."

Minho yerine geçip oturdu ve öğle arası gidip konuşacaktı arkadaşıyla.

Chan'ın annesi bayan Bang sinirliydi ev hapsinden kurtulmuşken buradaki hapishanedeydi.

"Bana hemşireyi getirin! Onunla konuşmam gereken şeyler var."

Hastadan sorumlu hekim güldü ve yanındaki hemşireye baktı. "Burada üçümüzden başka kimse yok. Hangi hemşireden bahsediyorsunuz anlayamıyorum."

"Bayan Sung'dan bahsediyorum, o benimle evimdeyken ilgilenmişti benimle."

"O artık yok biz başka yerdeyiz." Chan'ın annesi sinirlenmişti. "Nereye getirdi beni bu pislik adam. Bıktım artık onun oyunlarından."

"Öncelikle sakin olun Bayan Bang. Sakinleştiricinin dozunu yükselt." Hekim başlarından gittiğinde Hemşire ile yalnız kalmıştı.

"Sakin olun.. ben size yardımcı olacağım. Öncelikle bu dozları düşürmemiz gerekiyor."

Kadın kendisine yardımcı olacağı hemşireye baktı. "Cidden mi? Bana yardımcı olacak mısın?"

Hemşire işaret parmağını dudağının üstüne koydu. "Sessiz olursanız yardımcı olacağım."

Chan bugünkü yemeği yine yapmıştı yapacak bir şeyi olmadığı için dışarı çıkmak istedi.

Minho eve gelmeden geri dönecekti zaten. "Üstümü değiştirdim kapının şifresini biliyorum. Tamam çıkabilirim şimdi."

Tam çıkacağı sırada telefonu çalmıştı elini cebine atıp telefonu çıkarttı. Bilinmeyen numaradan aranıyordu.

Hemen açıp. "Alo?" Dedi meraklı bir şekilde. "Chan.. Benim annen."

"Anne? Neredesin sana neden ulaşamıyorum babam seni nereye götürdü."

"Sakin ol her şeyi anlatacağım ama beni bulman gerekiyor. Sana söyleyeceğim nerede olduğumu."

"Tamam seni dinliyorum anne." "Hani önceden beni kliniğe kapatmıştı, sende benimle birlikteydin çok güzel parka bakıyordu yeri hatırlıyor musun?"

"Evet.. hatırlıyorum orayı. Seul dışında bir yerdeydi yeri." "Evet beni almaya gel oğlum ama yalnız gelme olur mu?"

Chan tam konuşacağı sırada arama sonlanmıştı, yakalandılar sandı ve tekrar arayacağı sırada bilinmeyen numara olduğu için arayamadı.

Derin bir nefes alıp verdi sesli bir şekilde. Gözlerinden yaşlar süzülmüştü ama bu sefer mutluluktan ağlıyordu.

Tam eli bir aramaya gideceği sırada durdurdu kendisini. "Henüz ona güvenemem olmaz."

Kapıyı kapatıp içeri girdi çıkmayacaktı dışarı. Üzerini değiştirip kanepeye uzandı annesiyle kendisinin fotoğrafına baktı. "Az kaldı yanına geleceğim."




i fell in love with my boss's son. (minchan)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin