five

126 26 2
                                    

İşten sonra çok yakın arkadaşıyla buluşmaya gitmişti Chan.

"Baban çok kral bir adam aslında." Bunu söyleyen en yakın arkadaşıydı gözlerini devirdi Chan.

"İtibarından başka bir şey düşünmüyor." Diye vurguladı cümlesini babasıyla ilgili.

"Neden hala babana daha nazik yaklaşmıyorsun?" Chan annesine olan şeyleri unutamıyordu zengin birisi olmasına rağmen 10 yaşından beri anne sevgisini görememişti.

Annesi o zamandan beri yatakta felçli bir şekilde yatıyordu. "Sana bunu söylemiştim unuttun mu yoksa, tekrar mı hatırlatayım?"

Kızmaya başlamıştı Chan. İçkisinden yudum alarak masaya sertçe bıraktı. "Saat geç olmuş, ben gidiyorum."

Ayaklandı arkadaşı da kendisi gibi hemen ayağa kalktı. "Özür dilerim, ben sadece affetmeni değil de.. neyse boş ver."

"Bence de boş ver Hyunjin." Elini kaldırıp görüşürüz dedi ve aşağıya inmek için asansörü bekledi.

Asansör geldiğinde bindi ve yan tarafında birisinin olduğunu biliyordu. Ama bulanık gördüğü için sarhoş olduğu belliydi.

"Yarın işin olduğunu unuttun mu yoksa?" Chan şaşkın bir şekilde arkasında duran kişiye baktı ama gözleri seçemedi.

"Anlamadım? Sen de kimsin." Kıkırdama duyunca ciddileşmişti Chan. "Tekrar sormak istemiyorum cevap verir misin."

"Ben Min-ho." Chan şaşkın bakışlarıyla baktığında simsiyah üstüyle Chan'ın biraz dibine geldi.

"Hesap soruyor gibi olduysam kusura bakma ama, buraya genelde zenginler gelir. Senin ne işin var?"

"Yani sırf zenginler mi geliyor?" Minho omuzlarını rahat bırakıp tekrar konuşmak için ağzını açacakken asansör lobide durdu kapı açıldı.

"Pardon seni kırmak incitmek istemedim." Chan alaycı bir şekilde gülüp asansörden indi o da öyle.

"Konuşmayacak mısın benimle?" Chan ile Minho suit restoranttan çıktı beraber.

"Peki senin burada ne işin var Min-ho?" Chan arabasının gelmesini bekledi.

"İş için buradayım."  Chan kısık gözleriyle Minho'yu süzdü.

"Bang  Geum-Soo ile mi görüştün?" Minho ciddi yüzle sorguladı.

"Hayır başka bir iş görüşmem vardı. Söylemek zorunda mıyım sana?"

"O zaman benimde söyleyecek sözüm yok sana." Arabası gelince şoför arabadan inip Chan arabasına geçecekken.

"Yarın işte görüşürüz dikkatli ol." Chan bir şey demedi arabasına binip sürmeye başladı.

Minho arkasından gelen taksiye binip evin adresini söyledi. "Ona söylemeli miyim acaba onu takip ettiğimi."

Diye mırıldandı taksici de. "Efendim bana bir şey mi söylediniz." Minho gülümseyip.

"Yok telefonla konuşuyordum da." 

i fell in love with my boss's son. (minchan)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin