ten

97 17 4
                                    

İşten çıkma saati gelmişti anlaştıkları gibi projede yarı katkısını Minho'nun masasına bıraktı ve tam adımlayıp çıkacağı sırada karşısında Changbin'i gördü.

"Bende sana doğru geliyordum, belki beraber yemeye gideriz diye."

Chan uzun zamandan beri ilk kez mutlu olmuştu tüm bu kaostan uzaklaşabilirdi eve gidene kadar.

"Seni gördüğüme sevindim, sana vakit ayıracağım." Gülümsediler birbirilerine bakarak.

Arkadan seslenen kişi bütün büyüyü bozmuştu bile. "Chan.. Bay Bang."

Önünü Minho'ya döndürdü ve çatık kaşlarıyla baktı. "Buyurun Lee Bey."

Minho adımlarını onlara doğru atıp tekrar konuşmak için.

"Sizden istediğim projeyi teslim ettiniz mi?" Chan dişlerini sıkarak gülümsedi.

"Evet Lee bey, masanıza bıraktım mutlaka bakın olur mu?"

Minho başıyla onayladı ve tekrar konuşmak istemişti ama lafa hemen Changbin atladı.

"Eğer işin bitmediyse seni bekleyebilirim." Chan başıyla reddetti.

"İşimin bittiğini düşünüyorum, yanılıyor muyum Lee bey." Minho ciddi yüzü tekrar zorla gülümsedi.

"Tabii ki çıkabilirsiniz." Minho alel-acele masanın üzerinde duran çantasını alıp onlarla birlikte asansöre bindi.

Ortalarında Changbin vardı ve hiç biri ses çıkartmamıştı. "Siz.. arkadaş mısınız?" Dedi Minho bütün sessizliği bozabilmişti.

"Eski arkadaşız baya mazimiz var diyelim." Dedi gülümseyerek Changbin Chan'a bakarak.

"Ne kadar eski?" Dedi Minho ciddi yüzüyle. "Neden bu kadar ilgilisiniz Lee Bey."

Chan'ın lafının altında kalmıştı çünkü asansör lobiye inmişti bile.

"İyi akşamlar Lee Bey." Diyerek asansörden Changbin ile hemen indi.

Ardından Minho'da indi ve sinirliydi bu adamın nereden çıktığını bile bilmiyordu.

Bugün Chan ile takılmak istiyordu ama anın büyüsünü bozmuştu Changbin denen herif.

Telefonu çalınca cebinden çıkartıp baktı arayanın kim olduğuna.

Başkanın sekreteri arıyordu hemen açıp, "Bay Lee bugün ve diğer hafta için bilgi almak istedim sizden. Başkan merak ediyor da."

Minho sinirliydi ve sinirliliğini korumak için derin bir nefes alıp verdi. "Her şey yolunda ama aklını kurcalayan bir mesele olduğunu düşünüyorum."

"Ne gibi söyler misiniz?" Minho düşündü ve bütün sinirini Changbin denen heriften çıkartacak gibiydi.

"Bang Chan'ın etrafında Changbin denilen adam var, canını sıkıyor gibi görünüyor."

"Peki ben gereğini yapacağım, bilgilendirdiğiniz için teşekkürler. Şimdilik görüşmek üzere."

Aramayı sonlandırıp cebine koydu telefonu ve arabasına doğru ilerledi bindi.

Gözlerini kıstı ve kötü bir şey yaptığının farkındaydı ama onu başkasıyla birlikte görmek sinirlerini bozuyordu.

Kıskanmak değildi takıntılıydı Minho. "Benim olmayacaksan başkasının da olmayacaksın."


i fell in love with my boss's son. (minchan)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin