twenty-one

62 12 10
                                    

"Ben ne yaptım böyle" Diye düşünürken telefonu titreşmeye başlamıştı.

Hemen eline alıp baktı Chan'dı arayan hemen cevapladı.

"Neden aradın beni? Eve almadın diye vicdan azabı mı çekiyorsun yoksa."

"Dur lütfen dinle bir beni yalvarırım." Chan sustu dinlemek için.

"Baban evi ve arabamı alıp beni evden kovdu."

"Bende dayanamadım babanı öldürdüm." Chan'ın nutku tutulmuştu.

"Ne? Ne demek istiyorsun sadede gel artık." Minho ağlamaya başlamıştı.

"Seni benimle tehdit etti annenin şirketini alacaktı. Buna izin veremezdim bende babanı vurdum."

"Neredesin sen?" Minho derin nefes alıp verdi. "Bir yere çöktüm nerede olduğumu bilmiyorum karanlık bir yer."

"Konumunu at bana." Minho bir şey demedi. "Sana dedim ki konumunu at."

"Başını belaya sokmana izin vermem Chan." Minho aramayı sonlandırıp telefonunu tamamen kapattı.

Chan deli  gibi otel odasında kendi etrafında dönmeye başladı. Annesi uyanıp lambayı yaktı.

"Oğlum iyi misin bir şey mi oldu?" Chan başıyla reddetse de annesine söylemeden edemezdi.

"Anne babamı yakın arkadaşım vurmuş." Kadın doğrulur pozisyona geldi.

"O mendebur ölmez.. bize daha neler yapacak gör." Kadın sinirliydi annesini ilk kez böyle görmüyordu.

"Ailesi olarak yanında olmamız gerekmez mi?" Kadın başıyla reddetti.

"Seni ve beni ailesi olarak görmüyor Chan. O yüzden tek başına yaşam mücadelesi vermesi gerekiyor."

Chan yatağının ucuna oturup dirseklerini dizinin üzerine koydu ve kara kara düşünmeye başladı.

"Uyu oğlum o şerefsiz yüzünden uykusuz kalmana izin veremem."

"Ama anne ben onun için uykusuz değilim, Arkadaşımın başı bela da olabilir."

"Arkadaşının başı bela da ama senin değil. Önemli olan o değil mi?"

Chan annesine bu yönden hak vermişti ama hala düşünmekteydi.

"Yok Anne ben yapamam kafamı yastığa asla koyamam." Chan oturduğu yerden kalkıp cüzdanını telefonunu alıp dışarıya çıktı.

Annesinin dur demelerine rağmen sözünü dinlemedi. 30'u geçkin Minho'yu aramaya devam etti.

Sonunda hat açıktı çalmaya başlayınca açıldı. "Beni arama demiştim."

"Sen bana yardım ederken beni dinledin mi?" Minho sustu.

"O yüzden sana yardım etmeme izin vereceksin." Minho hıçkırıkların arasından konuşmaya çalıştı.

"Tamam sana konum atıyorum." Aramayı sonlandırıp gelen konum için taksiye el kaldırıp bindi.

Adresi şöföre söyleyip harekete geçti taksici. "4500Won" Parayı ödeyip indi taksiden.

Etrafa bakındı bulamadı ses gelen yere doğru baktığında yere çökmüş oturan Minho'yu gördü.

Minho'nun omuzlarından tutup ayağı kaldırdı. "Kendine gel Minho!" Bağırmamak için sesini kısmıştı.

"Yapamam kendime gelemem. Birini öldürdüm katil oldum ben." Chan bu haline gerçekten üzülmüştü Minho'nun.

"Yapma bunu bana ikimize, gel benimle yarın ne olacak bakarız."

Minho'nun omzuna kolunu atıp beraber Taksi durağına kadar yürüdüler.

"Her şeyimi kaybettim Chan." Chan burukça gülümsedi. "Her şeyini geri alacağım. Merak etme lütfen bana güven."

Beraber taksiye binip hotelin yolunu tuttular. İkisi de yolu izlemeye koyuldular.


i fell in love with my boss's son. (minchan)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin