eight

123 26 4
                                    

Öğle yemeği saati gelmişti ama diğerleriyle gitmek yerine bir dakika önce onlardan erken çıkmıştı.

Bugünkü konuşmalardan dolayı Minho'ya güvenmek bile istemiyordu.

Oturdu masaya gelen menüye baktı bir kaç şey sipariş edip beklemeye başladı yemeği.

O sırada etrafa boş boş bakarak zaman geçirmeyi planlarken karşısına birisinin oturduğunu masanın sallanmasıyla anladı.

"Hani her şey yolunda gibi davranacaktın?" Minho'nun dediği şeye mi şaşırsaydı yine takip edilmesine miydi bilemiyordu.

"Açıkçası beni takip edebileceğini düşünmezdim son konuşmamızdan dolayı."

"Ben senden emir almıyorum, babandan emir alıyorum Chan."

"Resmiyeti de kaldırmışız belli ki." Minho alnını kaşıdı.

"Seninle nasıl konuşabileceğimi inan bilmiyorum. Beni ikilemde bırakıyorsun."

Gelen yemekler ikisinin konuşmasını böldü. "Bende aynısından alabilir miyim?"

Kadın başıyla onayladı Minho'yu. "Babana az bilgi veriyorum her şeyi merak etmiyor."

"Yani işimi düzgün yapıyor muyum diye mi bilgi veriyorsun?" Minho başıyla onayladı.

Minho gülümseyerek elini Chan'ın eline koydu. Chan geri çekti elini ve etrafa baktı.

"Ne yapıyorsun?" Minho oturduğu yerde dikleşerek oturmaya başladı.

"Seninleyken kendime engel olamıyorum özür dilerim."

Chan gözlerini kısıp Minho'yu süzdü baştan aşağı.

"Yoksa.. benden hoşlanıyor musun?" Minho bir şey demedi.

Daha doğrusu diyememişti söylediği yemeği gelmişti.

"Sana karşı evet bir şeyler hissediyorum ama çekim var gibi aramızda."

Chan bir şey demedi sadece yemeğine odaklandı. Yemeğini bitirdikten sonra.

"Eşcinsel olduğumu nereden biliyorsun?" 

Minho gülümseyerek konuştu. "Bilmiyorum ama düşüncelerimi duyduğunda benden kaçmadın."

"Benim bu tür şeyleri yaşamamam gerekiyor." Minho hemen konuştu.

"Biliyorum farkındayım ama inan kalbime söz geçiremedim."

"Daha 2 ay oldu buraya geleli ne ara benden etkilendin." Dedi Chan şaşkın bir şekilde.

"Sence ben seni 2 ayda mı tanıdım?" Chan afallamıştı. "Yani beni uzun zamandan beri tanıyor musun?"

Minho başıyla onayladı. "Benim babam babanın yanında çalışan kişi."

"Çocukluğumuz beraber geçti Chan."  Chan'ın kalbi deli gibi atmaya başlamıştı.

"Benden o zamandan beri mi hoşlanıyorsun?" Minho başıyla reddetti.

"Hayır öyle gelişmedi aslında." Chan bir şey demedi yemeğini ödemek için kasaya gidecekken.

Bileğindeki el durmasını sağladı. "Ben ödedim, ödemene gerek yok."

Oturdu tekrardan ve bir şey demedi gerçekten şok içerisindeydi.

"Konuşmayacak mısın?" Chan bir şey demedi yine.

"Pekala ben konuşayım sen dinle beni olur mu?"

Chan etrafa bakınmaya devam etti. "Bana görev verdi baban ama görevin, sen olduğuna dair hiç bilgim yoktu."

"Ve sonra ben o göreve tamam demek zorundaydım, karşıma çıktığında çok mutlu olduğuma yemin edebilirim."

Minho durdu ve nereye baktığını anlamaya çalıştı ama boş verip devam etti.

"O zamanlar kötü bir evliliğim vardı sonlandırıp yoluma bakmaya karar vermiştim."

"Ama seni görüp hayatımın belki iyi dönemindeydim diye sevinmiştim."

"Ne demeye getiriyorsun gerçekten anlam veremiyorum."

Chan sıkılmaya başladı evet ona karşı bir şeyler hissetmesine rağmen bu ilişki ikisi içinde yeterince tehlike barındırıyordu.

"Demek istediğim, senden hoşlanıyorum ama senin düşünceni bilsem de hoşlanmaya devam edeceğim."

"Seninle sevgili olamam buna karşılık veremem üzgünüm."

"Tek taraflı mı yaşamam gerekiyor, gerekiyorsa yaşarım hiç sıkıntı yok."

"Garipsin gerçekten." Minho gülümseyip başını salladı.

Bileğindeki saate bakıp Chan'a baktı. "Öğlen saati bitmek üzere, gitsek iyi olur."

Chan ayağa kalktı ve Minho'da öyle. hızlı adımlarla yürüdüler şirkete doğru.

"Lütfen dediklerimi düşün, belki de fikrin değişir umutluyum bu yönden."

Chan gülümsedi ve bir şey demedi.



i fell in love with my boss's son. (minchan)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin