Yine ben geldim. Biraz smuta giriş yaptığımız bir bölüm oldu. Ama sadece smut deyip geçmeyin, karakterlere dikkat edin.
Yorum da kasınnn. İyi okumalar.
|||
Teninin Çıkmaz Bir Sokak Olduğunu Keşfettiğimde...
|||
Onunla başa çıkmak bazen zor oluyordu. Her zaman Jungkook'a karşı sabırlı olmuşumdur ve olacağımda ama beni bu şekilde insanların içinde zor durumda bırakması sabrımı sınıyordu. "Lütfen beni ağlatma..." diye hayıflandı. İçeriye ses gitmemesi için çabalıyordum.
İçi çıkana kadar saniyeler içerisinde ağlamayı başarıyordu, yerinde tepiniyor ve sarılıyordu. Onu sarmaladım ben de ve saçlarını öptüm. Biraz sakinleşsin istiyordum. Her zaman işe de yarıyordu zaten. Jungkook benden gelen her türlü ilgiye razıydı. Islak gözleri ve dolu burnu ile yüzüme baktı. "Kıpkırmızı olmuşsun ağlamaktan. Hadi yüzünü yıkayalım."
"Söyleyecek misin onlara sevgili olduğumuzu? Söyle, söyleyecek misin?"
"Sakinleşip, yüzünü yıkarsan söyleyeceğim."
Gözleri parlamıştı ve uyuşan ayağı nedeninden olsa gerek ki sendeleyerek kalktı yerinden. Omuzlarıma tutundu ve ben de onun belini sarmaladım. Yüzlerimiz çok yakın bir mesafedeydi ve o bu fırsatı kullandı. Dudaklarıma ıpıslak bir öpücük bıraktı. "Sonunda sessizlik ha? Tüm mahalleyi ayağa kaldıracaktın neredeyse."
"Hala kaldırabilirim."
"Bu sefer sesin daha çok ulaşsın diye sokağa atarım seni, daha kolay kaldırırsın."
"Başka şeyleri kaldırsam olmaz mı?"
"Evet, mesela düşen iq seviyeni?"
"Ya Taehyung! Ağlarım bak-"
"Tamam tamam sus artık, haydi."
Dudaklarını büzünce onlara bir bakış atmış ve kıkırdamıştım. Gözünden bu kaçmadı, hemen yeniden dudaklarıma yükselmek istedi ama ben kollarından tutmuş ve onu ters yöne doğru çevirmiştim. "Hadi yıkayalım yüzünü."
Yüzünü yıkamış ve elini tutup onu içeriye, salona çekmiştim. Yanıma oturtmuştu hemen. Sanki herkes bizden bir açıklama bekliyor gibiydi. Sözü Taylor devraldı ilk. "İçeriden sesler duyduk, sen iyi misin Jungkook? Ağlıyordun sanki dostum."
Jungkook konuşmamayı tercih etmişti, sadece belli belirsiz başını salladı. Onun yerine ben söze girdim. "İyi iyi, benim hatamdı. Onu kırdım... Aslında sizinle önemli bir şey konuşacağım, yani aslında bizim için öyle sizin için değil."
"Tabii dostum nedir?"
Jungkook'a bir bakış attım, o ise beni hevesli gözlerle bekliyordu. Hatta elimi tutma şeklinden heyecanlandığını hissetmiştim.
"Yalan söyledim. Jungkook benim sevgilim. Ancak ben çok fazla düşmana sahip olduğum için Jungkook'u pek sevgilim diye tanıtmam. Size güvenmediğimden değil, bir şey olur, duyulur, öğrenirler falan... Belli olmaz yani. O yüzden Jungkook'u saklama kararı almıştım bu şekilde. Lakin o bundan pek rahatsız, biraz yara açtım istemeden sanırım onda. Bizimde aramızda kalsın, buradan çıkmasın. Jungkook'u kimsenin öğrenmesini istemem."
Kısa sürede bulabildiğim en iyi yalan buydu. Çillerle süslü yüzüne baktım Jungkook'un, az önce kıyameti koparmamış gibi ilgisiz görünüyordu ancak elimin üzerini okşadığını es geçemem.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUNAWAY | TAEKOOK ✓
Fanfictionİkisine de deli demişler, Hastaneye tıkmışlar. Jungkook, Taehyung'a Taehyung bir başkasına Divaneyken kaçmışlar. Askerler ve yıldızlar; Taehyung'u bırakmazmış. Jungkook çok severmiş, Hikayenin sonunda, Ondan ayrı kalamazmış. ---- Seme Taehyung...