///
O Ne İnsan Ne De Bir Tanrı'ydı, Sadece Yorgun Bir Katil
///
Taehyung evin içinde en son uyanan kişiydi. Gerçekten çok fazla yorulmuştu ve dün yaptığı seks üzerine iyi bir uyku çekmişti. Saat öğleni geçerken mayışık bir şekilde yataktan kalkmış ve banyoya gidip rutin işlerini halletmişti. Bir duş alıp kendine geldiğinde aşağı kata inmiş ve arkadaşlarının ne yaptığını merak etmişti. Umuyordu ki Jungkook yine birilerini katletmemişti.
Şimdi böyle içinden geçirse de adam aslında hala bunu hazmedememişti. Birini öldürmek kolay mıydı? Jungkook resmen bunu hiç umursamadan hayatına devam etmişti. Verdiği sebep onun için geçerli miydi? Taehyung hala düşünüyordu. "Sen zaten öldürecektin, öldüremezsin, kafan karışır, ona gidersin ve ben yalnız kalırım" bahanesi ile mi öldürmüştü cidden? Öyleyse bile, kafası iyi olmasa bile yine hiç mi sorun değildi? Kötü birini öldürmemişti ki, masumdu o sonuçta. Beni aldatması onun gözünde de onu öldürecek kadar kötü yapıyor muydu diye düşünüp duruyordu.
Ağır adımlarla ve çıplak üstü ile salona ilerledi. Tüm arkadaşlarının birlikte olduklarını gördü. Hangil, Taylor, Meri, Saem, Jimin ve Yoongi de oradaydı. Taehyung çok sessizdi ve onu fark etmemişlerdi. Kapının ağzında onları izledi adam.
Yoongi herkesin karşısına geçmiş ve heyecanla bir şeyler anlatıyordu. "Ben eskiden dağcıydım, Everest'e tırmanmışlığım var."
"Hadi ordan lan!" Taylor yattığı yerden ona çemkirirken birkaç kişi daha ona katılmıştı ve Yoongi hala onları ikna etmeye çalışıyordu. "Lan niye yalan söyleyeyim? E siz o zaman önceden 2012 yüzme şampiyonasında ülkeye birincilik getirdiğimi de bilmiyorsunuz."
Hepsi gülmeye başladı. Saem söze girdi. "Küçük at da civciv yesin bari." O sırada Jimin'e kaş göz işareti yapıp onu rahatsız ediyordu. Jimin bunun üzerine yine sinirlendi, herkes sürekli ima edip duruyordu ve bu çok sinir bozucuydu.
"Başlarım ha civcive, siz de hiçbir şeye inanmıyorsunuz!"
Meri oturduğu yerden konuştu. "Kanıtla o zaman. Sen sadece Jimin'i tavlamaya çalışıyorsun."
Onu demesiyle aniden ortalık karışmıştı ve herkes bir ağızdan farklı bir şey demeye başlamıştı. Jimin ise bu ortamdan çok fazla sıkılmışa benziyordu, söz bahis sürekli onaydı sanki. Yoongi yeniden bağırdı. "Elinde telefon var, internete yaz! Jumping'de Guinness rekorlar kitabına bile girdim."
"Hasiktir oradan deli."
"Yaz lan internete."
Taylor bu salaktan şüphelenmeye başlamıştı bu yüzden çaktırmadan internete onu yazmaya başladı. Saem ise inatla ona laf atıp duruyordu.
Taehyung ise oraya girmekten vazgeçti ve Jungkook'u göremediği için büyük evde biraz dolanmaya başladı. Sırasıyla her yere bakıyordu ancak ona dair bir şey bulamamıştı, en sonunda aklına mutfak geldi ve oraya hızlıca girdi.
Tamam, şimdi sakin olabilirdi çünkü çocuk karşısında yemek masasına oturmuş ve elinde bir kalemle bir şeyler düşünmekteydi. Önünde bir sürü boş A4 kağıdı bulunmaktaydı. Taehyung onu biraz izledi. Ne yaptığına bakıyordu. Resim mi çiziyordu? Bir adım attığı gibi ona seslendi.
"Ne yapıyorsun sen?"
Jungkook duyduğu ses ile irkilmiş ve başını kapıya doğru çevirmişti gördüğü kişi ile. Saçları yine özenli duruyordu. Bugün tüm tokaları kafasına takmış gibiydi. Kafasında tam tamına altı tane yıldız vardı. Üç-üç ayırmış ve özenle taramıştı. Altında bol bir siyah kumaş pantolon vardı, üzerinde ise beyaz bir tişört ve onun da üzerine kahverengi yün bir hırka atmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUNAWAY | TAEKOOK ✓
Fanfictionİkisine de deli demişler, Hastaneye tıkmışlar. Jungkook, Taehyung'a Taehyung bir başkasına Divaneyken kaçmışlar. Askerler ve yıldızlar; Taehyung'u bırakmazmış. Jungkook çok severmiş, Hikayenin sonunda, Ondan ayrı kalamazmış. ---- Seme Taehyung...