VII.

4.6K 454 1.1K
                                    

İyi okumalar.




///

Merhaba, Ben Oraya Gitmek İstiyorum. Beni cennete Götürebilir Misin?

///

Karşımda olan bu vahşeti izlemeyi nasıl anlatabilirdim bilmiyordum ama herhalde kan dondurucu falan olması lazımdı normal biri için. Teni, eti, tüm uzuvları bir bir pişiyor, yanıyor, kızarıyor, soyuluyor, parçalanıyor, eriyor artık siz ne derseniz deyin o hale bürünüyordu. Kezzap onun derin çığlıklar atmasına neden oluyor ve küvetten buharlar yükseliyordu. İlk bir can havli ile küvetten çıkmaya çalışmış ve pahalı ayakkabımın tabanı ile alnına vurarak geri küveti boylamasına neden olmuştum. Üzerime sıçrayan birkaç damla kezzap ise kıyafetimin delinmesine neden olmuştu.

"Anne!"

 "Ne olur yardım et... Canım hiç bu kadar yanmamıştı!" Bu elbet üzücüydü, kimse yaşlı bir adamın anne diye ağlayarak erimesini görmeyi istemezdi. Anne diye delice bağırıyordu. O an insan ne kadar günahkar olduğunu da düşünmüyordu elbet. Herhalde benim aracılığım ile Tanrı ona böyle ölümle cezalandırmıştı.

Cildi bozuluyordu, kemiklerini görüyordum, kasları çoktan aşınmıştı. Ağzı yüzü yer değiştirmişti... Gözlerinin bir tanesi hatta, küvetten aşağı düşmüştü. Asit onu yok ediyordu. Burnu artık yoktu, içini görebiliyordum. Saçları zaten çoktandır yoktu.

Sigaramın dumanı gözlerimin önünde çeşitli şekiller çizerken izlemeye devam ettim, bu arada telefonumu çıkarmıştım ve bu anı ölümsüzleştirmek istediğim için videoya almaya başlamıştım onu. İsterseniz psikopat deyin bana, her zaman asitle düşmanlarımı öldürme fırsatı bulamıyordum.

"Sesin artık çıkmıyor, öldüysen dua okuyacağım ona göre."

Artık hareketsizdi ve küvetin içinden acayip sesler geliyordu. Yağ cızırdaması gibi mesela. Dudaklarım iki yana kıvrıldı ve onun anadan doğma küçülmüş çıplak bedenini izlemeye ve daha yakından çekmeye başladım. İnce bağırsağı bacaklarının arasından süzülüyordu, kırmızı ışıkta olsa da bariz değişen su ve küvetin rengi göz alıcıydı.

Bir anda kapı açıldı. "Hallettim, çıkalım buradan işin bittiyse."

Bana çok güveniyor olmalıydı ki rehin alınabilme gibi bir durumu düşünmeden pat diye banyoya girmişti. Egomu okşadı fark etmeden.

"Ayyy, ıyy! Sen ne yaptın? Aman Tanrım!"

Ona yavaşça kafamı çevirmiş ve yüz ifadesine bakmıştım. Midesini tutmuştu ve yüzündeki iğrenir ifade birazdan kusacağını gösteriyordu. Hatta çok geçmeden öğürdü. Nefesleri hızlandı.

"Sana ben çıkmadan gelme demiştim."

"Lanet olsun Taehyung, bir de videoya mı çekiyorsun. Saçmalama, hiçbir şekilde delil bırakmamalısın! Ayrıca miden nasıl kaldırıyor izlemeye, sen kafayı mı yedin?!"

"Bunu yeni fark etmeniz ne hoş hanımefendi, tabii ilk altı ay anne sütü önemli."

Bana kızmış ve sertçe telefonu elimden almıştı. Eli ağzındayken videoyu kapattı ve asla önüne bakmamaya çalıştı. Kendisini tuttuğu için gözleri de hafiften dolmuştu.

"Dikkat et, bir yerlerine asit gelmesin. Yürü bakalım."

Bana şaşkın gözlerle bakmış ve bir şey dememeyi tercih edip önden ilerlemişti. Ben de onun arkasından ilerlemeye başlamıştım ama unuttuğum bir şey vardı. Bu yüzden kapının önünde durdum ve son kez Sunghoon'a baktım. Tabi küvette parçalara bölündüğü için buradan gözükmüyordu. Ona dua edecektim.

RUNAWAY | TAEKOOK ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin