XXIII. 💦

2.8K 226 359
                                    



///

Seni Seviyorum

///

Jungkook, Taehyung ve Yoongi birlikte evlerine dönmüşlerdi. Jungkook yol boyunca surat asmıştı ve iğneleyici konuşmuş ve Taehyung'u deli etmişti. En sonunda ise patladı. Sözleri gayet netdi.

"O neden bizimle gelmek zorunda? Bu tam saçmalık! Bu deli hepimizi kesip atar, onu indir arabadan." Taehyung'un ise cevapları pek değişmiyor, genelde aynı şeyi söyleyip duruyordu.

"Çünkü arka koltukta canı sıkıldıkça kafama silah çekiyor ve ben de onu eve götürmek zorundayım."

"Ama aşkım evde de beni öldür bu!"

"Doğru öldürürüm."

Gerisi kimsenin umurunda değildi, her telden farklı bir ses çalarken bir şekilde evin yolunu bulabilmişlerdi. Ev bugün kalabalık olacak gibi görünüyordu. Ayrıca Jungkook biraz içeri girmeye korkuyordu çünkü Taylor'un bacaklarına sıkmış ve büyük ihtimal onun yatalak kalmasını sağlamıştı. Üstelik  Jimin ile ne konuşacağını da bilmiyordu, bu yüzden oldukça gergindi.

Taehyung önde kapı ziline basmış ve beklemeye başlamıştı, yanındaki Jungkook onun elini tutmuştu. İçinde kendine saçma batıl inançlar yaratıyordu. Eğer şimdi Taehyung ile el ele tutuşarak içeri girerse sonsuza kadar beraber olacağına inanıyordu mesela.

Nihayet kapı açıldı ve karşılarına sarışın bir oğlan çıktı. Oğlan biraz yorgun görünüyordu ve kısık gözleri sonunda tanıdık yüzler görmesi ile açıldı, rahatlamış bir ifade onu ele geçirdi. Abisine sarılırken Jungkook'a sert bir şekilde bakmıştı ancak bunu içeride konuşacaktı. Kapının önündeyken bir yere kaçmasını istemezdi, onun ne kadar şeytan birisi olduğunu anlamıştı.

Taehyung ve Jungkook içeri geçtiğinde arkalarında birinin daha olduğunu fark etti sarışın çocuk. Karşısında diken gibi havaya kalkmış saçları, bembeyaz teni ve tamamen siyah giyinmiş haliyle kendi boyundan biraz daha uzun bir adam bulunmaktaydı. Garip bir şekilde elinde silah vardı ancak onu çok da kullanıyor gibi görünmüyordu.

Yoongi o anda dumura uğramış gibi hissediyordu ve hemen silahını arkasına saklayıp ona gülümsedi. İçinden kendi sadakatını sorguladı ama şimdi ona dair hiçbir şey görememekteydi. Her şey çok değişikti bu gün sanki zaman daha ağır bir şekilde akmaya başlamıştı. Rüzgarın sesi ilahi bir müzikal eşliğinde kulağına duyuluyor ve dünya daha da yavaş hareket ediyordu.

Jimin'in kısık gözleri yavaşça ona doğru döndü ve rüzgara karşı duran ince saç telleri çok yavaş bir şekilde sallanmaya başladı. Onun kalın parlak dudakları o kadar dikkat çekiciydi ki katil bakışlarını hemen ardından oraya dikti. Biraz yamuk duran ancak inci gibi dişleriyle alt dudağına ısırdı ve o daha da çekici bir hale geldi. Bir elini kalbine götüren Yoongi bu güzelliğe dayanamayacağını düşünürken sarışın çocuk bir de ona göz kırptı ve Yoongi onun kirpiklerini bile saymaya başladı.

Ancak bunun yanı sıra ortama farklı bir pencereden baktığımızda Jimin kapıyı tutmaktan sıkılmıştı ve bir an önce içeri geçmek istiyordu çünkü yüzüne çarpan rüzgar onu üşütmüştü ancak karşısındaki geri zekalı ona bön bön bakıyor ve korkmasına neden oluyordu. Ağzı beş karış açılıyordu ve gözleri yüzünden bir saniye bile olsun ayrılmıyordu. Onun bir kaçak olduğunu düşündü. E tabi haksız da sayılmazdı.

RUNAWAY | TAEKOOK ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin