2.9

45 7 1
                                    

Mikey:Neden konuşmuyorsun? Haklı olduğum için mi?

Asami:Haklı mı? Kendini üstte mi görüyorsun? Acınacak haldesin Manjirou Sano! SANA ACIYORUM!

Dedim ve koşarak oradan gittim.

~~~

En sonunda evimizin önüne gelince durdum.

Gözümden yaşlar akarken eve girdim. Babam evde değildi.

Göz yaşlarım yere düşüyordu. Neden ağlıyorum? Neden gülemiyorum? Gülmem lazım! Evet kesinlikle bir erkek için ağlayamam!

Göz yaşlarımı sildim ve kendimi gülmeye zorladım. Gülsem de kalbimin bir tarafı acıyordu. Hep acıyacaktı. Salondaki koltuğa yattım. Ağlarken tavana bakıyordum.

Mikey ile olan anılarımız canlandı gözümün önünde. Onları hatırlayınca onu gerçekten sevdiğimi anladım. Ama her şey için çok geçti. Artık iki bir yabancıydık. Öyle olmalıydık. Dediklerimden sonra bana dönemezdi geri.

Artık Japonya'ya da gidemezdim oradaki hiç kimse beni istemezler. Onları tanıyorum.

Ayağa kalktım. Ev çok boğucu gelmeye başladı. Dışarı çıksam iyi olabilir.

Dışarı çıktım. Milli bir park vardı bu zamanlar orada çok güzel çiçekler oluyordu. Bu yüzden oraya gittim.

Çiçeklere bakan bir banka oturdum. Çiçekleri izlerken birisi yanıma geldi.

İ:Yavrum buraya oturabilir miyim?

Bir ihtiyardı. Başımı olumlu anlamda salladım. İhtiyar elinde tuttuğu kitabı açtı ve okumaya başladı. Okuduğu kitaba baktım. Fyodor Dostoyevski'den Beyaz Geceler okuyordu.

(*Kitabı okuyun çok güzel kitap)

Önüne döndüm ve çiçekleri izlemeye devam ettim. Çiçeklerin orada ağlayan bir çocuk gördüm. Ayağa kalktım ve yanına gittim.

Asami:Hey! Bir sorun mu var?

Çocuk:Annemi kaybettim.

Dedi ağlarken.

Asami:Onun telefon numarasını biliyor musun?

Çocuk:Hayır!

Asami:Peki.

Tek çözüm onu polise götürmekti. Etrafta çok insan yoktu. Yani vardı da annesi olabilecek kadar yaşta insan yoktu. Buraya genellikle benim yaşlarımdakiler okul çıkışı geliyordu.

Asami:Polise gitmek ister misin?

Çocuk:Evet!

Dedi ağlayarak. Elinden tuttum ve en yakın polis merkezine götürdüm.  Olayı anlattım. Onlarda çocuktan annesinin görüşünü anlattı. Bu görünüş fazla tanıdık gelmişti. Ama insanlar insana benzeyebilirdi değil mi?

Polis:Şu anda kadını araştırıyoruz. Annesi gelene kadar burada çocukla kalsanız iyi olur.

Başımı olumlu anlamda salladım.

Asami:İsmin ne bakalım?

Dedim çocuk sakinleşmişti.

Çocuk:Zoe!

Asami:Ne güzel isim! Annen mi koydu?

Çocuk:Evet!

Asami:Annenin adı ne?

Çocuk:Hikari, Japonya'dan buraya gelmiş. Hatta bir ikizi de varmış ama meleklerin yanına gitmiş!

Dedi çocukça gülümsemesiyle.

Asami:Anlıyorum!

Derken polis anneme benzeyen bir kadınla yanıma geldi. Anneme benziyor diyorum çünkü onun aynısı! Yoksa çocuğun anlattığı ikizi annem olabilir mi?

Bir anlığına donmuştum. O da beni görünce aynı şeyi yaşadı. Sonrasında kendine geldi. Zoe'ye çömeldi. Zoe ona sarıldı. O da Zoe'ye. Sonra kalktı ve bana baktı. Bende ayaktaydım.

Hikari(Zoe'nin annesi):Çocuğuma baktığın için teşekkür ederim.

Ağlıyordu.

Asami:Ne demek efendim vatandaşlık görevim.

Hikari:Sana borcum var. İstersen kahve falan ısmarlayayım.

Asami:Gerek yok.

Hikari:Olmaz ısmarlayayım.

Dedi. Mecburen kabul ettim. Bir cafeye gittik. Ve bir masaya oturduk. Hikari bana da fikrimi sorarak iki tane kahve bir tane meyve suyu aldı.

Zoe:Abla senin ailen var mı?

Kıkırdadım. Çocuğa annem öldü diyemezdim.

Asami:Tabikide var!

Hikari:Bazen böyle saçma sorular sorar kusura bakma.

Diyip kıkırdadı. Kıkırdaması annemi anımsatıyordu. Aynı annem gibiydi.

Asami:Efendim çok tanıdık geliyorsunuz. Ve Japon'a da benziyorsunuz.

Hikari:Aslında Japon'um ama kardeşim öldükten sonra buraya taşınmak zorunda kaldım.

Asami:Anlıyorum sizi. Ayıp olacak ama kardeşinizi... Kim öldürdü?

Belki kardeşi gerçekten annem olabilir.

Hikari:Sorun değil. Kardeşimi kocası öldürmüştü.

Asami:Kocası mı? Neden ki?

Hikari:Kardeşim bir mafyaya bulaşmıştı. Bunun üzerine mafya da eğer onunla bir gece geçirirse onu salacağını söylemişti. Bu yüzden onunla bir gece geçirmek zorunda kaldı. Fakat sabah kocası bunu öğrendi.

Sanırım cidden kardeşi benim annem.

Asami:A-aslında... Benim annem de babam tarafından öldürüldü. Onu aldattığı için.

Hikari:Sen o musun?

Asami:Annemin Hiraki.

Hikari hiç düşünmeden bana sarıldı. Ağlamaya başladı.

Hikari:Yıllardır seni ve abini arıyorum!

Benden ayrıldı.

Hikari:Abin nerede?

Asami:O Japonya'da.

Hikari:Anlıyorum.

Hikari'ye detaylı bir şekilde neden burada olduğumu anlatmıştım. Sonra biraz daha konuştuktan sonra eve gitmem gerektiği için eve gittim.  Karnım acıkmıştı. Mutfağa gittim. Buzdolabından hazır sandiviç aldım ve yedim. Sonra salondaki çekmeceden bir film kaseti aldım ve televizyona yerleştirdim. Filmi izlerken uyuyakalmıştım.

OY VERİN LÜTFEN

Herkese iyi bayramlar~

𝐴𝑠̧𝑘 𝐸𝑠𝑘𝑖 𝐵𝑖𝑟 𝑌𝑎𝑙𝑎𝑛 // Mikey x Reader //Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin