0.3

205 12 17
                                    

"Neler oluyor?"diye sordu yanımdaki Strange. "Hiç, hiçbir şey."dedim sakince.

"Neden portallarından birini açıp bizi buradan çıkarmıyorsun?"

Göz devirdi, "Yapabiliyor olsaydım burada olmazdık."

Anladım dercesine başımı salladım. Bir süre sessizce durduk. Rahatsız edici bir sessizlikti. Strange ayağa kalktı. Bende onunla beraber. "Başta bir şey söylemiştin, baban ile ilgili. Neydi o?"diye sordu.

"Önemli değil. Sesli dü-"

"Beni geçiştirme. Ne olduğunu söyle dedim. Ne saklayabilirsin. Burada tıkalı kaldık."dedi hafif sesini yükselterek. Bana sesini yükseltti. İnanamıyorum. "Bana sesini yükseltemezsin, bakarsınki bir daha konuşamıyorsun. Bir kadınla konuşmasını öğren zaten iletişimin kolaylaşır."

Sonrasında bana sakince ve bir beyefendi gibi sorular sordu. "Bak, bizim planımız bu yöndeydi. Tamam, başardık. Benim yok olma kısmını saymamıştık tabii. Sonrasında taşları yok edecektik. İşte planımız bu yöndeydi. Demek istediğim, babam umarım taşları yok etmemiştir. Hem ben buradayım, öyle bir şey yapmaz değil mi?"

-Beş yıl sonra-

Thanos, kızını kaybetmesinin üzerine ağır dönemler geçirmişti. Ve bu psikoloji ile yaptığı çoğu şeyin farkında bile değildi. Taşları yok ederken de pek bir şey düşünemiyordu. Yanına gelen Avengers ekibi ona taşları sormuş, yok ettiğini söyleyince ise işler karışmıştı.

Şimdi ise kendi rızası ile Avengers üssündeydi. Evet evet, yanlış görmediniz. Avengers üssünde, bahçede durmuş öylece etrafa bakıyordu. Friday'in uyarısı üstüne herkes çabucak hazırlanmış, tetikte Thanos'un karşısında duruyorlardı. Thanos, "Lütfen, durun. Buraya bir kargaşa çıkarmaya gelmedim. Sadece, kaybettiğim kızımı geri kazanmaya çalışıyorum."dedi.

"Bunu bizi öldürerek yapacağını zannediyorsan çok yanılıyorsun. Her şeyi kendin batırdın."cevabını verdi Clint. Buruk bir tebessüm yerleşti yüzüne Thanos'un.

Bu kararı vermek için çokça düşünmüştü. Yaptığı tüm hesaplamalarda sonuç onlara çıkıyordu. Başka çaresi kalmamıştı. Gururunu bir kenara bırakıp, birlik olma zamanıydı. Kabul edeceklerini pek sanmıyordu. Hele ki aralarında en çok hasar görmüş kişilerin.

"Bana inanın. Elimde bir şeyim kalmadı, bir hata ile taşları da yok ettim. Düzeltmenin bir yolu olmalı. Güvenin, kafamın içinde kızımı kurtarmaktan başka plan yok."

Koca adamın, evrenin yarısını yok eden adamın bu hale düşmesini beklememişlerdi. Acınası bir hali vardı. Zavallı durumdaydı. Bunu herkes biliyordu.

Yüzbaşı yanındaki Natasha'ya baktı. Sıra ile gerisinde kalanlara. Bir kaç gün öncesinde gelen Scott'a bile emin olmak için bakıyordu. "Üzgünüm dostum, bu olanlardan sonra sana güvenmemiz pek olası değil."diyerek saldırıya geçtiler.

Büyük bir bedeni, oldukça yüksek zekası olabilirdi Thanos'un. Ama eldivensiz bir hiç gibiydi. Zaten çökmüş olan adam fazla direnemiyordu. Zarar vermek istemiyordu, onlara ihtiyacı vardı. Ama onlara bıraksa kendisini öldüreceklerdi. Hepsini ittirdi. Bağırarak konuşmaya başladı.

"Sizi öldürmek istemiyorum. İhtiyacım var diyorum, anlamıyor musunuz? İstesem karşımda bile duramazdınız. Alın, en iyi mahzenlerinize bile tıkayın. İstediğim tek şey kızımı geri getirmek. Lütfen."

Artık yalvarma aşamasına gelmişti adam. Yavaşça yere çöktü. Dolan gözlerini saklama zahmetinde bile bulunmadı. Ellerini havaya kaldırdı. Teslim olduğunu açıkça gösteriyordu. Yüzbaşı yanında bulunan birine baş hareketiyle adamı gösterdi.

Üstünde bir şey varmı diye kontrol ediyorlardı. Tedbiri bırakmamak lazımdı.

•••

Yarım saat. Yarım saattir oturmuş birbirlerine bakıyorlardı. Ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Başlarında zaten yeterince sorun varken, birde Thanos eklenmişti. Thanos'u en güçlü odalarına kapatmışlardı. Camlı bölmenin arkasındaki adama bakış attılar.

"Güvenip güvenmemiz gerektiğini bilmiyorum. Ama koca adam gerçekten pişman gibi."dedi Natasha.

Clint dayanamayarak atladı. "Neler yaptığını biliyorsunuz. Ailemi kaybettim, onun yüzünden! Şimdi hiçbir şey olmamış gibi onu yanımıza mı alacağız?"

"Sakin ol, sadece bir hataydı. Herkes hata yapar.", Natasha arkadaşını sakinleştirmeye çalışıyordu. Steve ise daha çok düşünüyordu. Ne yapmaları gerektiğini. Dağılmış olan takımın lideriydi. Bu takımı eksik de olsa geri toplamalıydı. Aklında Scott'ın anlattıkları da dolaşıyordu. Zaman makinesini kullanabilmeleri için yapabilecek bir zekaya ihtiyaçları vardı.

Ve o zeka ise sadece Tony Stark'ta bulunuyordu.

•••

Arabadan inip küçük, tatlı evin kapısına geldiler. Tony bu beş senede kendi hayatını kurmuş, bir çocuğu bile olmuştu. Küçük bir kızı. Stark kızını kucağına almış eve doğru ilerlerken, arabadan inen Yüzbaşı'yı gördü. Sonra Natasha ve Scott.

Yüzünde duygusuzluk olabilirdi ama içinde. Kimsenin okuyamadığı karışıklıklar. Aradan geçen kısa bir süre üzerine eve davet etti. İçeriye geçmiş konuşuyorlardı.

"Anlayacağın eve dönemezsin."dedi Stark.

"Ama döndüm."diye cevapladı Scott. Zamanda geriye gidip taşları alma konusunda ne kadar ciddi olsalarda Tony kabul etmiyordu. Yapabileceğine inanmıyordu.

Geçen hararetli konuşmadan sonra nazikçe evinden kovmuştu hepsini Tony. Kafası karmaşıktı. Yapabilirmiydi, elbette. İstiyormuydu. Belki.

Hayatı bir düzendeyken bozmak istemiyordu. Sonunun iyi olmayacağını, bir fedanın gerçekleşeceğini çok iyi biliyordu hemde. Daha fazla düşünmedi.

Akşam olunca bulaşıkları yıkamaya gitti Tony. Düşüncelerini kafasından atmaya çalışsada, aklının bir köşesinde hâlâ duruyordu. Son kuruladığı tabağıda yerleştirdi. Yavaşça yapay zekası ile oluşturduğu hologramların olduğu masaya baktı. Ellerini kurutup masaya yöneldi.

Verdiği birkaç komut ile yapay zekası hologramında değişiklikler yapmaya başladı. Gördüğü sonuç ile Tony şaşkınca elini ağzına götürdü ve arkasındaki sandalyeye oturdu.

"Oha."

"Oha.", arkasından onu tekrarlayan sese döndü Tony. Kızını gördü, "Bu kelimeleri kullanman yasak."dedi.

Kızının elinden tutup yatağına götürdü. Alnına minik bir öpücük kondurdu. "Seni üç bin kez seviyorum baba."dedi.

Tony gülümseyip odadan çıktı. Aşağıya indi ve koltukta oturan Pep'in yanına ilerledi. "Nasıl olduğunu çözdüm."

"Aynı şeyden mi bahsediyoruz?"

"Evet, zamanda yolculuktan."

•••

Bölüm hakkında düşünceleriniz neler?

Okuduğunuz için teşekkürler :)

• 𝐁𝐥𝐚𝐧𝐜 𝐍𝐨𝐛𝐥𝐞 •Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin