-Adalie-
"Pekala, Friday sana yemek saatinde haber verecek. Geldiğinde masada konuşuruz tekrar."
"Yemek yermiyim bilmiyorum. Bakarız."
Odamdan çıktı ve bende banyoya girdim. Ilık suyun altında iyice durulandıktan sonra çıktım. Bornozuma iyice sarıldım. Dolabın karşısına geçtim. Eh, pek güzel sayılmazlardı. Eğer burada kalacaksam alırdım bir şeyler.
Bir şort ve t-shirt aldım. En iyileri bunlardı şuan için. Saçlarımı havlu ile hafif kuruladım. Nemli olmaları hoşuma gidiyordu. Yatağıma yatıp dinlenmeyi tercih ettim. Aşağı inmektense.
Birkaç saat sonra Friday olduğunu tahmin ettiğim ses yemek saati olduğunu söylemişti. Sesi biraz değişmiş gibiydi sanki. Acıktığımı hissediyordum. Ama aşağa inmek o kadar istemiyordum ki...
Odamdan çıktım ve asansör aradım. Bu koca binada merdiven kullanmıyorlardır umarım. Aradığım asansörü buldum ve bindim. Kaçıncı kat olduğunu sordum, ve tuşladım.
Kapılar açıldı, dışarı çıktım. İleride oturan ekibi gördüm. Masada boş olan bir sandalye vardı. En kenarda, yanında da Steve oturuyordu. Onunla iyi anlaştığım için seçmişlerdi herhalde.
Buzdolabına ilerledim. Açsam ayıp olur muydu? Vazgeçtim ve bir bardak alıp su doldurdum. Göz ucuyla masaya baktım. Ayaklarım benden izinsiz ilerlemeye başlamıştı zaten. Senden izinsiz öyle mi? Kes.
Sandalyeyi çekip oturdum. Tabağıma baktım. Çatalı alıp yemekle oynamaya başladım. "Neden yemiyorsun?", Steve kulağıma eğilerek sormuştu. "Bilmiyorum."dedim.
Bana seslenilmesi ile kafamı kaldırdım. "Anlat bakalım, neden buradasın."dedi Tony. Bilmiyormuş gibi, sanırım sohbet açmaya falan çalışıyordu.
"Steve geçenlerde yanımdan ayrıldıktan sonra Fury'yi odamda buldum. Bana dinlenildiğimizi, konuşmak için konum atacağını söyledi. Ertesi gün yanına gittiğimde peşimde bir ekibin olduğunu söyledi. Ne olduklarını anlattı, kurtulamazmışım. Burada durmam güvenliymiş. Kabul ettim."
Zorunda kaldım kısmını söylememe gerek yoktu bence. "Peki biz bir göreve gittiğimizde ne yapacaksın burada? Tek başına."demişti Wanda. Onun sormasını hiç beklemiyordum. Başımı ona çevirdim bu sefer. "Bilmiyorum, Fury söyler muhtemelen."dedim normal bir şekilde. Bana sataşmadığı sürece bende ona bir şey yapmazdım.
Yemeğimle oynamayı bırakıp yemeye başladım. Diğerleride sohbet ediyordu. Tabağımı bitirdikten sonra izin isteyerek odama çıktım. Burası kendi evim olmadığı için ekstra bir sıkılıyordum.
Yatağıma geçip telefonumu aldım. Akşama daha çok vardı. Uyuyamıyordum. Dışarı çıkıp gezmeyi pek sevmem. En iyisi telefondan oyun oynamak.
Kapımın tıklanılması ile kafamı kaldırdım ve gel dedim. İçeriye uzanan baş Natasha'dan başkası değildi. Yatağımda doğrulup bağdaş kurdum. İçeriye girip ardından kapıyı kapattı.
"Ne oldu?"dedim nazikçe. "Sadece konuşmaya geldim. Biliyorsun biraz ani oldu. Belki sohbet ederiz diye düşündüm."
"Olur, yanıma gel. Sıkılmıştım bende."
Yanıma geldi ve yatağın diğer tarafına oturdu. Bana sormak istediği birçok şeyin olduğunu söyledi. İzin verdim ve bir süre soru cevap yaptık neredeyse. Onunla konuşmak çok eğlenceliydi. Saatlerce süren sohbetimizi gitmesi gerektiğini söyleyip bitirmişti. Ona teşekkür edip tekrardan yatağa ilerledim.
Gelirken bazı eşyalarımı getirmiştim. Çantamı açıp içerisinden binlerce kez okuduğum ama asla sıkılmadığım kitabımı çıkardım. Normalde kitap okumayı seven bir insan değilim. Ama her insanın bazı istisnaları olur. Benimkide bu kitap işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
• 𝐁𝐥𝐚𝐧𝐜 𝐍𝐨𝐛𝐥𝐞 •
FanfictionAdalie, babasının ona bıraktığı izler ile yaşamaya alışkındı. Ama babası olmadan pek değil. Yaptığı şeylerin bir hata olması umrunda bile değildi ama sanırım düzeltmesi gerekiyordu. Bu hataları da Avengers ile düzeltecekti.