"Acil durum alarmı patron. Binada yabancı biri var."
Duyduğum ses ile hızlıca kalktım. Sürekli çalan alarm beynime işlemişti. Kapıdan dışarıya baktım. Yüzbaşı'da aşağı iniyordu. Asansöre koştum. "Yüzbaşı, kapıyı tutar mısın?!"
Elini araya koydu ve beni bekledi. İçeriye girdim ve kapatma tuşuna bastım. "Teşekkür ederim, ve günaydın."
"Ah, günaydın."
Şimdi ise sessizlik hakimdi. "Önceden müzik koyarlardı."dedi. Ona döndüm. "Evet."dedim kısaca. Kapının açıldığını belli eden ince bir ses çıktı. İndik ve diğerlerinin yanına vardık.
"Neler oluyor?"
"Garajıma yabancı biri girmiş! İnanabiliyor musunuz? Zırhlarımdan söz ediyoruz!"
"Tamam Tony. Sakin ol, kim girmiş görebildin mi bari?"
"Bil bakalım kim Adalie."
"Bende onu soruyorum, kim?"
"Loki!"
Gözlerimi açtım. Ne Loki'si. Bu adam cidden her yerden çıkıyor. "Nerede?"dedim. "Alarm çaldığı anda zaten garajdaydım. Bir anda çıktı ve bende odaya kapattım."diyerek cevapladı beni.
İkimiz odaya ilerledik. Artık şaşırmıyorlardı sanırım. Tepkilerine bakılırsa...
Odaya vardım ve camın arkasından baktım. "Loki?"
"Ah, Adalie. Şükürler olsun."
Tuhafça baktım. Kollarımı göğsümde birleştirdim. "Bir Tanrı'nın şükretmesi tuhafıma kaçtı. Ne işin var burda?"
"Seni görmeye geldim. Odana gelsem sapık gibi görünürdüm. En uygun garajdı ama Tony'yi hesaba katmadım."
Loki ona dönmüş bir nevi uyarmıştı. "Tony, bir sorun yok. Çıkabilirsin konuşacağız."
İkimize tek tek bakmış sonra çıkmıştı, saydıra saydıra. Loki'ye döndüm. "Beni neden görmek istedinki?"
"Kızım sen manyak mısın? Günler önce bir göreve gitmişsin, dönüşün ise patlamalı uçmalı olmuş."
"Bu benim normal halim. İnan isteyerek gitmedim göreve, Fury zorladı."
Konuşurken kapalı tutulduğu alanın kilidine ilerledim. Kilidi açtım ve dışarı çıkardım onu. "Piç."diye söylendiğini duydum. Gözlerimi devirerek ona döndüm. "Öyle deme, bakarsın senide göreve falan göndermiş. İğrenç bir şey."
Uzattığı koluna girdim. Sakince salona ilerledik. Bize dönen gözleri boşverip Loki'ye döndüm tekrar. "Ben iyiyim. Bir dahakine söyle ben gelirim. Bunlar korkuyor."
Dışarıya ilerledik. Kendince kontrol etmiş, bir sürü nasihat vermişti. Hepsini başımı sallayarak onayladım. Kopacaktı yahu! "Yeter Loki. Anladım, teşekkür ederim. Gidebilirsin şimdi."
"Seslendiğinde anında yanındayım. Biliyorsun."
"Biliyorum."
Kollarımı bedenine sardım, aynı şekilde o da. Vedalaştıktan sonra içeri girdim. Herkes kafasına göre dağılmıştı bile. Yatağıma geri döndüm. Şimdi gel ve uyu! Uyumak için camdan dışarıyı seyrederken bir gölge gördüm. Sabah sabah ne gölgesi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
• 𝐁𝐥𝐚𝐧𝐜 𝐍𝐨𝐛𝐥𝐞 •
FanfictionAdalie, babasının ona bıraktığı izler ile yaşamaya alışkındı. Ama babası olmadan pek değil. Yaptığı şeylerin bir hata olması umrunda bile değildi ama sanırım düzeltmesi gerekiyordu. Bu hataları da Avengers ile düzeltecekti.