1.7

79 9 16
                                    

Sabah kalktığım gibi evi kontrol ettim. Görüntülere baktım. Bir şey yoktu. Acaba bu adam beni mi kandırıyordu? Boş verip mutfağa ilerledim. Hızlıca bir kahvaltı hazırladım ve masaya oturdum. Kızarttığım patatesleri yerken telefonuma bildirim geldi. Saçma sinyaller üzerinden. Fury olduğunu anlamak zor değildi. Keşke biraz daha durabilseydi!

Attığı konuma baktım. Bir saatlik yol mu?! Şaka mı bu adam! Klavyenin üzerinde parmaklarımı gezdirdim. Bildiğim tüm küfürleri yazıyordum. Arada kendimden üretiyordum. Gönder tuşuna basmam ile elimde kalmıştı tabii. Mesaj gönderemiyordum. Ardından bir mesaj yolladı.

'Uçarak gelme. Dikkat çekersin.'

Çok sağ ol ya. Benide düşünürmüş. Sabır, Tanrım lütfen sabır. Yemeğimi acele etmeden bitirdim. Uçmadan gidecek isem beni bekleyecekti.

Odama gidip giyindim. Çok dikkat çekmeyen bir kıyafet. Her yönden. Telefonumu da alıp dışarı çıktım. Kapıyı kilitledim ve merdivenleri inmeye başladım. Şehrin içine girdim. Kalabalık iyi olurdu.

Dediği yere gelmiştim. Telefonum tekrardan titredi. İlerideki barda olduğuma dair bir mesaj. Sabah kim bara giderki? Fury yaparmış.

Sabahın aydınlığına tezat karanlık detaylı olan bara girdim. İçerisi adeta gece gibiydi. Sanırım geceyi beklemeye gerek yoktu. Yanındaki tabureye oturdum. Eline aldığı iki bardaktan birini bana uzattı. Baktığımda viski olduğu anlaşılıyordu.

"Nasılsın bakalım?"

"Konuya gir Fury. Ben adamların gibi değilim, günümü sana ayıramam.

"Yaklaşık bir ay önce girdiğin savaş. Hani şu çatılardan atladığın. Bazı kişilerin dikkatini çekmiş gibi. Kısaca Hydra peşinde."

Gözlerimi açıp ona baktım. O kimdi be?!

"Tanımıyorum?"

"Tanımıyorsun, nasıl olduklarını anlatayım. Gördükleri ve beğendikleri kişileri silaha, mutanta dönüştürüyorlar."

"Ben zaten mutantım. Ve bunlar grup öyle mi?"

"Bir gruptan daha fazlası. Devamını getireyim. İşte, beğendikleri insanlarında zihnini silip kendi silahları yapıyorlar. Geldiğin gibi dikkat çektiğin için gözlerine girdin. Peşindeler."

Bardağımdaki son yudumu içtim. Barmene doldurması için uzattım. Dolan bardağı izlerken konuştum.

"Elimde güç var. Peşimdekileri atlatır gezegen değiştiririm. Ne var bunda."

"Kolayca yapabileceğin bir şey değil. Olsa uyarmazdım bile. Her şekil peşine gelirler. Steve'in arkadaşı Bucky, o da onların kurbanıydı. Zihni hâlâ tehlikede. Bir sürü adam toplayıp üstüne salarlarsa seni güçlerinde kurtaramaz."

Boyut değiştirdiğimiz gün yaşadığımız kargaşada nasıl bir şey olduğunu görmüştüm Bucky'nin. Ama o zaman güçlerim yoktu.

"Benden ne istiyorsun?"

"Güçlüsün, ve bunu kaybetmek istemem. Ölmene izin vermeyeceğim. Bizim tarafımıza geç."

-Avengers-

Tüm ekip görev yorgunluğu ile odalarına dağıldı. Yaklaşık sekiz saattir görevdeydiler. Daha fazlasıda olmuştu elbette, alışmışlardı artık.

Fury onların yanına gitmek için bekliyordu. Yorgun olduklarının o da farkındaydı.

Aradan yine saatler geçmiş dinlenmişlerdi. "Fury kuleye giriş yapmış bulunmakta patron." Friday'in sesi tüm katlarda yankılanıyordu. "Hadi ama, yeni bir görevden döndük. Ne istiyor bu adam."dedi Clint. Adeta yardım çığlıkları atıyordu.

Kulede yankılanan ses üzerine herkes ortak alanda toplanmıştı. En son gelen Tony'de yerini aldı. Fury kendini beklediği belli olan ekibe ilerledi.

"Size bazı haberler ile geldim."

"Başka bir şey için gelmiyorsun zaten."diye mırıldandı Clint. Elbette herkes duymuştu. Bu adam hepsinin iç sesi gibiydi. Fury gayet mükemmel bir bakış attıktan sonra en akıllılarına döndü. Bu da Clint dışında herkes demek oluyordu.

"Adalie, artık burada."

"Ne?"diye bağırdı Wanda. Adeta bir ağlayışa benziyordu. Öylece kalmışlardı. Beklemiyorlardı. Bu kız onlara beklenmedik şeyler çıkartıyordu her seferinde.

"Bir dakika, doğru anladım değil mi? Adalie burada olacak, bizimle."

Steve'in sözleri üzerine ona döndü Fury. Başını evet anlamında salladı. "Aynen öyle."

"Karışmak gibi olmasın ama bizim aylarca uğraştığımız şeyi nasıl başardın?" Tony gerçekten merak ediyordu.

"Peşinde adamlar var, bunu ona söyledim. Ve onu koruyorum."

"Güzel yalan ama ya öyle bir şey olmadığını öğrenirse?"dedi Natasha.

"Yalan olduğunu kim söyledi Romanoff?"

•••

Adalie karşısındaki binaya baktı. Neden her seferinde yolu buraya çıkıyordu? İstemeyerek içeri girdi. Friday durmayıp yetiştirmişti hemen. Kendisine de toplantı salonunda olduklarını ve onu beklediklerini söyledi.

Anladığını belirterek Friday'in dediği yönde ilerlemeye başladı. Kapıyı açtı ve kendine dönen gözlere bakmadan boş sandalyeye oturdu. Fury'nin baş yanındaki.

"Buraya gelme sebebin açıklama yapmak. Kalacağın yeri öğrenmek."

"Koskoca Shield binası varken neden Avengers?"

"Seni en iyi koruyabilecekler."

"Pekala, ne olduğunu açıklayacak mısınız?"dedi Natasha. İyice meraklanmıştı.

"Adalie'nin peşinde Hydra var. Sizinle savaştığı gün fark edilmiş olmalı. Onu kendi silahları yapmadan bu işi bitirmeliyiz."

"Hydra çökertildi sanıyordum?"dedi Steve. Hepsi öyle sanıyordu. "Bizde öyle sanıyorduk, yaptığımız kapsamlı araştırmalar sonucu hâlâ devam eden bir plan olduğunu öğrendik. Planlarının içinde Adalie'de var."

Hepsi kıza döndü. Sanki kendi yapmış gibi bakıyorlardı. "Bana öyle bakmayın. Kim olduklarını bile bilmiyorum."

"Durum bu, peşlerini bırakana kadar bizimle. Sizinde peşinizdeler artık. Bitirin onları."dedi ve odadan çıktı. "Bu hep böyle havalı gibi mi davranır?"dedi Adalie. Clint gecikmeden evet anlamında sallamıştı başını.

Orada öylece durdular. Gözleri kıza gidiyor ve sonra dağılıyorlardı. "Burada kalmaya bayılmıyorum. Kurtulmak istedikçe ayağımın altında olmanızı bende istemem. Yapacak bir şey yok."

Ayağa kalktı kız. Tony ona odasını göstermeye gitti. Fury'nin ona neden boş oda olduğunu sorması anlaşılmıştı. Üstelik en iyileriyle donatmasını istemişti. Kim için olduğunu sorduğunda ise 'kendim için' cevabını almıştı.

Odasına ilerledi Adalie. Baktığı zaman sade ve rahatlatıcı olduğunu gördü. Fury tam onun tarzında yaptırmıştı.

•••

Böyle olacağını beklememiştim 😳

Anlık gelişti ama iyi oldu uzamıştı bence

Yanlışlarım için kusura bakmayın. Öpüldünüz:)

• 𝐁𝐥𝐚𝐧𝐜 𝐍𝐨𝐛𝐥𝐞 •Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin