Aurora Ophelia Swan
Sabah hissettiğim ilk şey gözlerimin ne kadar ağrıdığıydı. Yataktan isteksiz bir şekilde kalkıp aynanın karşısına geçtim. Gözlerim ağlamaktan şişmişti ve korkunç görünüyorlardı. Elimi gözümün altındaki koyu halkada gezdirdim.
Bu dünyada bu gözleri saklayabileceğim makyaj malzemeleri bile yoktu. Yenilgi ile omuzlarım çöktü. Bu yıkılmış halimi kimsenin görmesini istemiyordum. Ama yapacak bir şeyim de yoktu.
Dağınık sarı saçlarımı inceledim. Sanki biraz cansız görünüyorlardı. Sanırım kalbimdeki mutsuzluk ve huzursuzluk artık gözle görünür hale gelmeye başlamıştı. Beyaz geceliğim beyaz tenimle birleştiğinde korku filmlerindeki kadınlara benzemiştim. Ölü olup beyaz gecelik ya da beyaz elbise giyen korkunç kadınlara.
Kapım çalındığında dikkatimi aynadan uzaklaştırdı.
"Girin."
İçeriye Sofia girmişti. Elinde bir kahvaltı tepsisi vardı.
"Uyanmışsınız. Size kahvaltınızı getirdim," Sofia'yı inceledim. Yüzünde gerçekten samimi bir gülümseme vardı. Çok tatlı ve iyi bir kıza benziyordu. Koyu renk kıvırcık saçlarının önlerini toplamıştı. Kahverengi gözleri ise gülümsediğinde ışıldıyordu. Gözlerindeki bakış sıcacıktı. Tekrar aynaya dönüp kendi gözlerime baktığımda ürperdim. Sanki ölü birinin gözlerine bakıyordum. Bakışlarım soğuk ve ifadesizdi.
Soluk, renksiz ve cansız. Bir Tim Burton filmi karakteri gibi görünüyordum.
Aklıma dün gece gizlice dinlediğim konuşma geldi. Mutfaktaki kadınlar acaba Sofia ile konuşmuş muydu? Ona güvenebilir miydim? Ya da çok yakın olursak onu dışlarlar mıydı?
"Bayan Swan iyi görünmüyorsunuz. Doktoru çağıralım mı?" gözlerini inceledim. Endişesi samimi görünüyordu. İfadesi içtendi. Bu kıza güvenebileceğimi hissediyordum. Hislerimde haksız çıkmamayı diledim.
"Hayır, ben iyiyim," bir an duraksadım. Tepsiye baktım. Hepsini tek başıma bitiremeyeceğim kadar fazlaydı. "Sofia, kahvaltı yaptın mı?" genç kız şaşkın şaşkın bana bakmıştı.
"Hayır, henüz fırsatım olmadı."
"Benimle kahvaltı yapar mısın? Bütün bunları tek başıma bitiremem. Lütfen bana eşlik et."
"Tabii. Siz nasıl isterseniz."
"Lütfen bana Aurora de. Yüksek mevkili bir insan falan değilim. Öylesine bir kızım ben de. Tek farkım sanırım eğitimli olmak," derken omzumu silktim. Tereddüt ediyordu ikna olmasını umut ederek ona gülümsedim.
"Kahvaltıyı balkonda yapalım mı?" diye sorduğunda gülümseyip başımı salladım. Küçük balkonumdaki masada karşı karşıya oturmuştuk. Birini düşürme ihtimalime karşı iki çatal getirmesi iyi olmuştu.
"Ne zamandır burada çalışıyorsun Sofia?"
"Sanırım üç ay olacak."
"Bana burayı gezdirebilir misin? Kütüphanede çalışmak için buraya geldim ama henüz yerini bile bilmiyorum."
"Elbette isterseniz kahvaltıdan sonra size sarayı ve araziyi gezdirebilirim."
"Çok isterim, ve ciddiyim lütfen saygı ifadeleri kullanma. Sen diyebilirsin," dediğimde gülümseyerek yerinde kıpırdandı.
"Ağladın mı?" diye sorduğunda hazırlıksız yakalanmıştım. Çatal elimde donakaldım. Evet, aslında belli ettiğimin farkındaydım. Kaslarımı bir gülümseme oluşturmak için zorladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kader Madalyonu: Orkide | Tamamlandı
FantasyOrkide İngiliz Dili ve Edebiyatı okuyan sıradan bir üniversite öğrencisidir. Tek akrabası olan büyükannesi ile yaşar. Tüm hayatı okulundan ve büyükannesinden ibarettir. Bir gün en yakın arkadaşı ile 22.yaş gününü kutlarken Orkide'nin tüm hayatı değ...