Aurora Ophelia Lexington
Bu sefer sağlam bir şekilde inmiştim. İki ayağımın üstünde duruyordum. Etrafıma bakındım. İkindi vakti gibi görünüyordu. Kırsalın temiz kokusunu içime çektim. Neşeyle yerimde zıpladım ve kahkaha attım..
Tanrım inanamıyordum. Başarmıştım. Evime dönmüştüm.
Şimdi yapmam gereken tek şey sevgili nişanlımı bulmaktı. Avucumun içindeki yüzüğü parmağıma taktıktan sonra elimi havaya kaldırıp parmağımdaki yerine dönmüş oluşunu neşeyle seyrettim. Defne ona iyi bakmıştı.
"Evet, şimdi yapmam gereken tek şey ailemin yanına dönmek," kendi kendime mırıldanırken kırsaldaki araba yolunun kenarında yürümeye başladım.
Şu geçiş işini biraz daha kolay yapmalılardı. Tam konuma ışınlanmak mümkün değil miydi? Ya da belki de sadece ben acemiydim. Bir süre yürüdükten sonra bir at arabasının sesini duyduğumda durup döndüm. 19.yüzyılda otostop yapılıyor muydu? Olmadı atların önüne atlar ve arabacının beni fark edip durmasını umut edebilirdim. Neyse ki arabacı ona işaret ettiğimi fark etti ve yavaşlayıp durdu. Arkasına dönüp arabanın arkasındaki kişiye bir şeyler söyledi. Arabanın kapısı açıldığında içinde yaşlı sayılabilecek bir adamın başı göründü. Beni kısaca inceledi.
"Neden arabamı durdurdunuz hanımefendi?" birileriyle İngilizce konuşmayı bile özlemiştim.
"Ah, kusuruma bakmayın lütfen. Kayboldum. Acaba Wilmot Sarayı veya Lunaria Malikanesi yakınlarda mı?"
"Evet, Lunaria Malikanesi buraya oldukça yakın. Fakat onlar da benim gibi yola çıkmış veya çıkacak olabilir."
"Ne için yolculuk?"
"Bugün Dük'ün oğlu olan Lord Williams'ın nişanlısı Leydi Lexington'ın doğum günü ve onun onuruna bir balo düzenleniyor. Büyük bir etkinlik," duyduklarım karşısında şaşkına dönsem de sevinmeden edemedim. Ben kendime inanmayı bıraktığımda bile o bana inanmayı bırakmamıştı. Adıma bir balo düzenlemişti. Ve belli ki ben burada yokken nişanımız duyurulmuştu.
İnsanlar Bayan Swan'dan Leydi Swan'a geçiş yapmama şaşırıyordu. Ben burada yokken Leydi Lexington oluşumu nasıl karşıladıklarını merak ettim. Nasıl bir hikaye anlatmışlardı? İnsanlar ne tepki vermişti?
"Rica etsem beni Lunaria Malikanesi'ne götürebilir misiniz? Eğer onları evde bulamazsam da lütfen Wilmot'a kadar da size eşlik etmeme izin verin," adam bir süre beni inceledi. Ardından sanırım ona güven verdiğime karar verdi ve beni arabasına kabul etti.
Yol boyunca kalbimin çarptığını hissedebiliyordum. Acaba ailemin tepkisi ne olacaktı? İçim içime sığmıyor neşeyle yolların tanıdık bir hale gelmesini bekliyordum.
"Çok neşelisiniz," karşımdaki adama gülümsedim.
"Bugün çok güzel bir gün. Uzun zamandır evimden çok uzaktaydım ama sonunda geri dönebildim."
"Buna sevindim,"
"Sizi de yolunuzdan alıkoyuyorum ama lütfen kusuruma bakmayın,"
"Önemli değil. Genç bir hanımın yüzünde bir gülümseme oluşturmak beni her zaman mutlu eder," karşımdaki adam bunu samimi bir şekilde söylemişti. Sarkıntılık eder gibi ya da çapkın biriymiş gibi değildi. Gerçekten iyi birine denk gelmiştim. Bu konuda acaba ailemizin bir çeşit şansı mı vardı? İlk seferinde de Lizzy beni böyle bulmuştu.
Bir süre sonra yol tanıdık bir hale geldi. Gözlerim heyecanla büyümüştü. Aklıma bir şey gelince adama döndüm.
"Şey, acaba bugünün tarihi 27 Kasım 1809 mu?" adam başıyla beni onayladığında rahatlayarak nefesimi verdim. Yılın 1809 olmaması beni korkutuyordu. Hesaplamalarda yanlışlık olmasından ve 1810'da veya daha sonraki yıllarda buraya gelmekten korkmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kader Madalyonu: Orkide | Tamamlandı
Viễn tưởngOrkide İngiliz Dili ve Edebiyatı okuyan sıradan bir üniversite öğrencisidir. Tek akrabası olan büyükannesi ile yaşar. Tüm hayatı okulundan ve büyükannesinden ibarettir. Bir gün en yakın arkadaşı ile 22.yaş gününü kutlarken Orkide'nin tüm hayatı değ...