"Leyla!"
Yüzümde hissettiğim minik ağırlıkla gözlerimi açtım. Bir kaç saniye bulanık olan görüşümün düzelmesi için bekledim. Ardından yüzümün biraz üstünde uçan Lia'yı fark ettim.
"Sonunda uyandın!"
"Ne oldu, Lia? Bir sorun mu var?"
"Olmaz olur mu? Var tabi ki! Saat 7:56."
Yüzümü ovuştururken aniden doğruldum.
"Nasıl ya? Off!"
Kalkıp banyoya gidip rutin işlerimi hallettim. Kıyafetlerimi giyinip banyodan çıktığımda Ömer'in yatakta uyuduğunu gördüm. Ders olmayacak mıydı?
"Lia? Ömer-"
"Bu gün dersiniz saat 8'de değil ki..."
"Of ama, Lia. Neden uyandırdın o zaman?"
Azıcık aralık duran kapıdan çıktığında ben de koridora çıktım.
"Lia?"
Az önce önümde uçan peri yok olduğunda bir işler döndüğünü anlamam uzun sürmedi. Beni bu saatte uyandırmanın hıncını alacağım elbet.
Uzaktan gelen silüet dikkatimi çekmişti. Biraz daha yaklaştığında bunun Emir olduğunu anlamıştım.
Emir'i gördüğüm an aklıma dün Kaan'ın bana söylediği şeyler doldu. Alayına sorduğum soruya ciddiyetle cevap vermişti.
Emir'le konuşup konuşmama arasında kaldım. Bu yüzden onu görmezden gelerek yanından geçmeye hazırladım kendimi. Tam yanından öylece geçip gidecekken sesini duydum.
"Bu saatte neden uyanıksın, sinirli kız?"
Başımı sola çevirip yüzüne baktım. O gıcık gülüş yine vardı. Her zamanki alayı...
"Sana ne? Buna kendim karar verebilirim, değil mi?"
Daha da büyüdü gülüşü.
"Hah! Tabi ki."
"E o zaman?"
Ellerini havaya kaldırıp teslim olur gibi yaptı. Yine o gıcık gülüşüyle konuştu.
"Tamam, sinirli kız."
Hitap şekline göz devirdim ve yürümeye devam ettim. Dümdüz ilerlediğimde artık sıkıldığımı fark ettim.
Evet. Daha 15 saniyedir yalnızım. Ama sıkılmıştım. Çünkü alışmıştım etrafımda birilerinin olmasına. Ömer ve Su arasında olan tatlı atışmalara şahit olmak, Kaan'la aynı ortamda olmak. Konuşmasak da olurdu. Sadece duralım istiyordum. Sadece onu izlemek...
Kafam sert bir şeye çarpınca az geri durup alnımı ovdum.
"Acıdı mı?"
Elim bir anlığına durdu. Başımı kaldırıp önümde durup bana bakan Kaan'a çevirdim gözlerimi. Ona mı çarpmıştım...
"Ya ben duvara çarptım sandım."
Dedim gülerek. Elini kaldırıp parmaklarını başımda gezdirdi. Rahatlatmıştı bu hareketi beni. Gözlerimi gözlerine dikmiştim. Kırpmadan bakıyordum kahvelerine.
"Dikkat et. Önüne bakıyorsun, ama dalgınsın. Seslendim de duymadın. Hani biz halletmiştik bu konuyu?"
Sessizce durup beni azarlamasını dinledim. Sözünü bitirip sustuğunda kendimi savunmak için bir şeyler aradım beynimin bir yerlerinde.
"Senin ne işin var burda?"
Diye sordum. Gözlerimin içine bakıp ofladı.
"Evet. Konuyu hallettik. Sen neye taktın ki bu kadar?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümsüzler Okulu
Science FictionYeni hayatını keşfeden, deniz kızı Leyla.. Ona yardım eden, koruyup kollayan arkadaşları... Ortada bir melez varken, geleceği bilinmeyen, ölümsüzlerle dolu bir okul.. Her şey Leyla'nın Ölümsüzler Okuluna gelmesiyle başlamıştı..