-KAAN-

224 17 0
                                    

Başımı salladım. Ayakkabımı çıkarmıştım. Fakat ayaklarımı suya değdirmiyordum. Birden parmak uçlarımı suya değdirdim. O an koyu renk olan su birden açık maviye döndü. Kaan da ben de şokla ayağıma ve rengini değişen suya baktık. Ne oluyordu?

Bir anda etrafımı balıklar sardı. Ahenkle dans eden balıklara uzattım elimi. Çok güzellerdi. O an fark ettim.

'İçimdeki güç bambaşka bir şeydi.'

Bir müddet sonra sudan çıktım. Kendime hayran kalmıştım. Sudan çıkınca bütün bakışların üzerimde olduğunu anlamıştım. Fakat bakamamıştım kimseye. Öğretmen yanıma geldi.

"Aferin, Leyla. İkinci sınavını da geçtin."

Öğretmene baktım.

"Sağolun, hocam."

Diyip saygıyla eğildim. Sonra her kes dağıldı. Ben ise iskelede oturmuş, ayaklarımı suya sarkıtmıştım. Düşünüyordum. Ben bunu nasıl yaptım? Normal miydi? Ömer de başarmıştı. Hoca neden onu tebrik etmemişti ki? Ben özel bir şey mi yapmıştım?

"Al bakalım."

Düşüncelerimi gözümün önüne tutulan şişeyle böldüm. Şişeyi uzatan bedene baktım. Onun burada ne işi vardı ki?

"Senin ne işin var burada?"

Diyip şişeyi aldım ondan.

"Biraz kaba değil misin?"

"Ben mi kabayım?"

"Boş ver."

Yanıma oturunca daha dikkatle izlemeye başladım onu. Neden sürekli etrafımdaydı ki?

"Neden buradasın?"

"Düşüncelerinde boğuluyordun. Kafanı dağıtmak istedim sadece."

"Çok mu belli oluyor?"

"Yok benim 6 cı hissim kuvvetli. Seni anlaya biliyorum."

Başımı salladım. Ayakkabımı çıkarmıştım. Fakat ayaklarımı suya değdirmiyordum. Birden parmak uçlarımı suya değdirdim. O an koyu renk olan su birden açık maviye döndü. Kaan da ben de şokla ayağıma ve rengini değişen suya baktık. Ne oluyordu?

"Bunu nasıl yaptın?"

"Bilmiyorum.."

Ayağımı çektim. Bu zaman rengi açık mavi olan su da yine kendi koyu rengine dönmüştü. Başımı sağa çevirip nehrin gök yüzüyle birleşip oluşturduğu manzaraya daldım. Gözlerimi kapattım ve temiz havayı ciğerlerime çektim. Varlığını unuttuğum Kaan'a döndüm. Fakat onun bana çoktan baktığını anlamam uzun sürmemişti.

Göz göze geldiğimizde bir süre öylece bir birimizi izledik. Ne kadar böyle oturduk bilmiyorum. Bakışlarım birden arkaya kayınca Ömer'in bahçeden bu tarafa, yani yanıma geldiğini gördüm. Bakışlarımı Kaan'dan çekip ayağa kalktım. O da kalktı tabi.

"Leyla?"

"Efendim, Ömer?"

"Ne yapıyorsunuz burada?"

"Hiç öyle oturuyorduk. Sen de gelsene. Buranın harika bir manzarası varmış."

Diyerek kolunu tuttum. Kaan'a baktığımda Ömer'in kolunda olan elime bakıyordu. Sonra bana baktı ve konuştu.

"Benim dersim var şimdi. Siz eğlencenize devam edin. Görüşürüz."

"Görüşürüz."

Dedim ve o da gitti. Ömer geçip sala oturdu. Ben de onun yanına oturdum.

"İyi anlaşıyorsunuz galiba."

"Hm hm. Evet. İyi çocuk."

Başını salladı.

"Sen nereye gitmiştin?"

"Öğretmen çağırmıştı. Hani bu sınavı da geçtim ya. Tebrik etti falan."

"Hm hm."

"Beni boş ver de."

Başımı çevirip yeşillerine odaklandım.

"Sen onu nasıl yaptın ya?"

"Neyi?"

"Hani derste, suyun altında balıklarla dans ettin ya."

"Anladım. Ama nasıl yaptığımı ben de bilmiyorum. Birden kuyruğum parladı ve etrafıma balıkların toplandığını gördüm. Nasıl olduğunu ben de çözemedim."

"Leyla, fark ettim de, sen çok özelsin."

Bakışları değişti.

"N-nasıl yani?"

"Yani ne bileyim. Böyle güçlerin falan bi yana. Sen.."

"Ben?"

Diye tekrarladım tamamlaması için.

"Yani sen çok güzelsin işte."

Duyduğum şeyle duraksadım. İlk defa iltifat alıyordum. Ve bunu Ömer'in söylemesi garip hissettirmişti. Utandığımı belli ederek başımı eğdim ve bir süre öyle kaldım. Sessizliği ne o bozdu ne de ben. Öylece oturup suyu izledik. Ta ki fark ettiğim şeye kadar.

Ömer de benim gibi ayakkabılarını çıkarıp oturmuştu. Birazcık ileriye kayıp parmak uçlarını suya değdirdi. Fakat suda bir değişiklik olmamıştı. Ne bir hareketlenme, ne bir renk değişimi. Ama benim ayağım suya değdiğinde...

"Ömer, suyun renginin değişmesi için ne yapılır? Yani özel bir güç var mı bunun için?"

"Leyla, o nereden çıktı? Bunun için biz bir şey yapamayız. Hiç kimse yapamaz."

"Anladım. Boş ver ya öylesine sordum zaten."

Ben konuyu kestirip atınca o da fazla üstelemedi. Ayağıyla suyu dalgalandırdı. Ben de suyla oynamak isterdim. Ama bunu Ömer'in yanında yapamazdım. Daha ne yaptığımı kendim bile çözemezken, onu da yoramazdım. En iyisi bunu kendimin halletmesi. Lia da bir şey bilmiyor. Kim biliyor ki? Aslında bilen bir ölümsüz var..

Kaan..

Ölümsüzler OkuluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin