carseat backseat | jude bellingham & brahim diaz

427 10 0
                                    



İhanet.

Kız arkadaşlarının hepsi ucuz bahanelerle seni yalnız bıraktığında hissettiğin şey tam olarak buydu. Barda oturmuş, ne sipariş etmen gerektiğini düşünüyordun ki önüne bir margarita geldi. Barmene kaşını kaldırarak baktın ve "Şu locadaki genç adamlar tekilayı sevdiğinizi fark etmişler" cevabını aldın.

Çoğul eki daha da şaşırmana sebep olurken etrafa bakmadan önce içkiden bir yudum aldın. Yiyişen çiftlerle dolu locada sana bakan iki çift gözü hemen yakaladın. Kendine güvenen bir gülümsemeyle, bir yudum daha almadan önce bardağını onlara doğru kaldırdın.

Hem tekila shotının tadını hem de DJ'in çaldığı müziği onaylayarak mırıldandın, ardından yanında birinin varlığını hissettin. Sana içki ısmarlayan adamlardan kısa olanı, çenesini ve üst dudağını kaplayan hafif kirli sakalıyla yanındaydı. "Nasılsın güzelim? İçkiyi beğendin mi?" Tehlikeli derecede yakındaydı, ama bu yakınlığı rahatsız edici bulmamıştın.

"Tekilayı sevdiğimi nasıl anladın?" gülerek saçlarını arkaya attın. Brahim de güldü ve yüzünün nasıl aydınlandığını görmezden gelemedi. Dudakları keyifle aralandı ve her hareketini izledi. Bacak bacak üstüne atışın ve onları açmayı ne kadar çok istediği aklından çıkmıyordu.

"Senin gibi biri nasıl dikkatimi çekmez?" Brahim'in sesi adeta bir mırıltı gibiydi, elini uzatıp saçlarını yavaşça kulağının arkasına ittirdi. Bir anda yüzünün tamamının ısındığını hissettin. "Ben Brahim, memnun oldum." Aynı şekilde kendini tanıttın. "Tanıştığımıza memnun oldum, ¿Hadi?" Kalabalık dans pistini işaret ederek elini uzattı.

İçkini bitirip bar taburesinden atladın, elini memnuniyetle tutup dans pistine doğru ilerledin. Avrupalılarla olan deneyimlerinden, çok da iyi dansçılar olmadıklarını biliyordun; genellikle hareketsiz durup elleri kalçalarında tavana bakarlardı. Adamı kurtaran tek şey, sevdiğin bir şarkı çalıyor olması ve sana içki ısmarlamasıydı, ona en azından bir dans borçluydun.

Ama ne kadar yanıldığını anladın.

Brahim ellerini kalçalarının yumuşak derisine sıkıca yerleştirdi ve ara sıra yaptığın dairesel hareketleri kontrol ederken kalçana doğru sürtündü. Fısıldayark küfrettiğini duyduğunda, bu seni daha da alevlendirdi. "Siktir... çok iyi kıvırıyosun prenses" Tepkisine hafifçe gülüp alt dudağını ısırdın. Seni döndürerek yüz yüze dans etmenizi sağladığında burnun onun burnuna değdi ve aranızdaki gerilim daha da arttı.

Mesafeyi kapatmak ve daha derine gitmek üzereyken— parfümü duyularını bulandırmış, büyüyen cinsel gerilimle zihnin bulanıklaşmıştı— seni tekrar çevirdi ve gözlerin doğrudan başka bir bedenle çarpıştı. Başını kaldırarak, Brahim'in yanında oturduğunu hatırladığın adamın gözlerine baktın.

"Paylaşmaya ne dersin kardeşim?" Brahim'e seslendi ama gözleri sadece sana bakıyordu. "Hepsi bizim, Jude."dediğini duydun. Sözler zihninde yankılandı, tüylerin diken diken oldu. Artık adının Jude olduğunu öğrendiğin adam iki elini de tuttu, yukarı doğru çekerek boynuna doladı ve ikinizin salınışına katıldı.

Üçünüz arasındaki gerilim daha önce hiç hissetmediğin bir şeydi, Brahim'in burnunun boynuna sürtünmesi ve Jude'un bakışları dizlerininin bağının çözülmesine neden oldu. Tam o anda şarkı sona erdi ve DJ bambaşka bir türe geçiş yaptı. Ama bu Jude'un aradaki mesafeyi kapatıp seni öpmesine engel olmadı, gözlerin anında kapandı. Boynunda bir öpüş daha hissettiğin anda dudaklarından bir nefes kaçtı.

"Neden buradan çıkmıyoruz?" Jude'un öpücükleri arasındaki önerisine başını salladın ve Brahim sizi dans eden bedenlerden uzaklaştırmak için elini avuçlarının arasına aldı Jude da diğer elini avucuna hapsederek onu takip etti.

football one shotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin